Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Kin ve nefreti mecralarına yönlendirin

Kin ve nefreti mecralarına yönlendirin

Kin ve nefret, düşmanlarımıza ve kötülüklere karşı kullanılmak üzere verilmiş, fıtratımızdan atamayacağımız duygulardır.
Bu duyguları iyi kanalize edebilirsek, tahripte değil, tamirde kullanabiliriz. Meselâ din ve vatan düşmanlarına karşı kullanabiliriz. İslâmın galebesi için, düşmanlara karşı bir “kîn-i muzmer,” yani gizli bir kin gereklidir. Mü’mine kin ve nefret beslemek ise zulümdür.
Kin ve nefret konusunda da, İlâhî fermana kulak ver:
“Ey imân edenler! Allah için hakkı ayakta tutan ve adâletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adâletsizliğe sevk etmesin. Adâletli olun; bu takvâya daha yakındır. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızın hepsinden haberdardır.” (Mâide Sûresi, 8.)
“Onlardan sonra gelenler de, ‘Ey Rabbimiz’ derler. ‘Bizi ve bizden evvel îmân etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. İmân edenlere karşı kalplerimizde kin bırakma. Ey Rabbimiz, muhakkak ki Sen çok şefkatli, çok merhametlisin.” (Haşir Sûresi, 10.)

İNADIN İKİ GÖZÜ DE KÖRDÜR!
İslâma göre, diğer duygular gibi ‘inat’ da, güzel ve iyi alışkanlıklar kazanmak için verilmiş bir duygudur. İnsan hakta sebatı ölçüsünde bu duyguyu yerli yerinde kullanmış olur.
Meselâ inat, nefis ve şeytanın “Namaz kılma, kitap okuma, hak ve hakikat için çırpınma, hakta sebat etme!” gibi telkinleri karşısında, nefis ve şeytana inat, “Namaz da kılacağım, kitap da okuyacağım, hak ve hakikat için mücâdele vereceğim, hak yoldan ayrılmayacağım!” şeklinde kullanılırsa insan kazanır.
Kötü alışkanlıklardan kurtulma, iyi alışkanlıklar edinmede bu duygudan muhakkak istifade etmelidir. Meselâ, sigara içen bir insan içmemede inat ederek bu duyguyu mecrasına kanalize etmiş olur.
Aksi halde inat hem ferd, hem de sosyal hayatı tahrip eden, muzır bir haslete dönüşür. Bu şiddetli duygu önemsiz, geçici işlere karşı kullanılırsa felâkete kapılar açar.
Eğer inat “hakta sebat, doğruluk için mücadele ve sabır” şeklinde kullanılıp kanalize edilmezse, sefâlet, rezâlet, sıkıntı, hayattan zevk alamama gibi pek çok zararı da beraberinde getirir. Akıllı bir mü’min, duygularını kontrol ve kanalize edebilen mü’mindir. İnat duygusunu da müsbet yolda kullanmayı bilir. Boş ve çirkin sözlerle karşılaşan bir Müslüman, inatlaşıp zaman öldüreceğine, Kur’ân’ın şu tavsiyesini dinler:
“Boş sözlerle, çirkin davranışlarla karşılaştıkları zaman, izzet ve şereflerini muhafaza ederek oradan geçip giderler.” (Furkan Sûresi, 72.)
Tabiî ki bu, “Sizden herhangi biriniz bir kötülüğü görürse onu hemen eliyle düzeltsin. Eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle değiştirsin. Ona da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğzetsin. İşte îmanın en zayıf derecesi budur [üçüncüsüdür]” (Müslim, îmân: 78; Tirmizî, Fiten: 11) hadis-i şerifinin getirdiği ölçü ve prensipler dahilinde, kendi makam ve mevkiine göre vaziyet almasına mâni değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi