Faruk Çakır

Faruk Çakır

Daha neler duyacağız?

Daha neler duyacağız?

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, darbe sürecinde mağdur olmuş kişileri dinlemeye devam ediyor. Milyonlarca kişinin mağdur olduğu bir konuda 300 ya da 500 kişinin dinlenmesi bile yeterli değil. Keşke daha fazla kişi dinlense ve darbelerin millet bünyesinde açtığı yaralar tam olarak ortaya konulabilse.
Bu arada, gerek 12 Eylül 1980 [hatırlayalım: Yeni Asya, 12 Eylül sonrası bir yıldan daha fazla bir süre ile kapatılmıştı] darbesinde ve 28 Şubat 1997 sürecinde mağdur olan Yeni Asya mensuplarının dinlenmemesi, kasıt değilse ciddî bir ihmal.
Bu yönüyle komisyonun çalışması, mağdurları dinlemesi, kamuoyunun yeni bilgiler öğrenmesi bakımından da faydalı oluyor. Keşke daha fazla kişi ve gerekiyorsa kurulacak yeni komisyonlarda dinlenebilse. TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu şimdilik sadece dinliyor. Umalım ki bu dinlemeler neticesinde elde edilen bilgiler, keyfî hareket eden darbecilerin yargılanması ile neticelenir.
Komisyon geçen günlerde İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Erdoğan’ı dinledi. (18 Ekim 2012)
28 Şubat sürecine direnen ve karşı tutum sergileyen yazılar yazdığını ifade eden Prof. Dr. Erdoğan, 28 Şubat’ın Türkiye’nin darbeler ve muhtıralar tarihinde farklı görünmesine rağmen arkasındaki saikin aynı olduğunu hatırlatmış.
Türkiye’de bir “anayasal hukukî düzen” olduğunu, bir de “yazılı olmayan arka plan düzeni”nin bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, ‘’Türkiye’deki darbeler aslında rejimin orijinal halinin restorasyonuna yöneliktir’’ demiş. Tabiî ki sözün tamamının kime söyleneceği bellidir. Bu, “Milletin kurtulmak istediği ‘darbeler düzeni/ dönemi,’ gerçekte; ‘rejim’i ihdas edenlerin orijinal halidir/ hayalidir” anlamına gelmez mi? İşte, darbelerden, muhtıralardan kurtulamayışımızın bir sebebi de bu. Elinde güç olanlara göre Türkiye’yi ‘darbe’siz bırakmak olmaz!
Başka ‘uzman’lar gibi Prof. Erdoğan da teşhisi ortaya koyarken, TSK’nın hukukî sisteminin, sivil bir anlayışla kökten değiştirilmesi gerektiğini, bu yapılmaması durumunda meselenin bir yönünün eksik kalacağını kaydetmiş. (AA, 18 Ekim 2012)
‘’Üniversitelerde fetva veren hocalar çıktı. 28 Şubat, 5’li çete, [28 Şubat sürecindeki yönetimleriyle 5’li çete: TİSK, TOBB, TESK, DİSK ve Türk-İş] medya, üniversite ve yargının desteği olmadan başarılamazdı’’ diyen Erdoğan, darbe döneminin kapanabilmesi için askerî eğitim müfredatının sivil bir anlayışla yeniden ele alınmasını da teklif etmiş.
Bakınız, askerî eğitim müfredatının değiştirilmesi, ‘demokrat’ bir anlayışla hazırlanması gerektiğini ifade eden ilk ve tek kişi de Prof. Dr. Erdoğan değil. Belki onlarca, hatta yüzlerce kişi aynı noktaya işaret ediyor. O halde ‘tek başına iş başına’ gelenler bu meselelerle niçin ilgilenmezler? Eğitimde yeni bir sistem için her ‘risk’i göze alanlar, sözkonusu askerî eğitim olunca niçin görmez, duymaz ve işitmez olurlar?
Askerî müfredat niçin değişsin? Cevabı Prof. Dr. Erdoğan vermiş: Müfredat askerlikle ilgili teknik bilgileri içermiyor, tamamen ideolojik! Bu sebeple müfredatın tamamen değiştirilmesi gerekir!
Üniversitelerde bazı bölümlerde Atatürk İlke ve İnkılâpları dersinin verilmesini de eleştirerek, bunun kaldırılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Erdoğan, böylece unutulmaması gereken önemli bir noktaya daha dikkat çekmiş.
28 Şubat’ın ‘güçlü’lerine, vaktinde ve zamanında itiraz eden Erdoğan, bazı konulardaki ‘hayal kırıklığını’ da şöyle ifade etmiş: ‘’AK Parti’nin iktidar olmasıyla devlete karşı eski mesafeli duruş ortadan kalktı. Hatta devletin bazı yanlışları bile savunulur hale gelindi. Bu beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattı.’’
Derin devletin yeni anayasa yapım sürecini baltalayıp baltalamayacağına ilişkin bir soru üzerine de Erdoğan şöyle cevap vermiş: ‘’Derin devleti sizin daha iyi bilmeniz gerekir. Bu engel AK Parti’den bile gelebilir. Ben Başbakan’ı ve AKP yönetimini yeni anayasa konusunda istekli görmüyorum. Bu işten AK Parti cayabilir.’’
Demek ki neymiş? Yeni anayasanın yapılması çalışmalarına AKP’den bile engel gelebilirmiş. Ve “AKP(liler), devletin bazı yanlışlarını bile savunulur hale gel”miş.
Bakalım, komisyona konuşan ‘sıradaki’lerden daha neler duyacağız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Faruk Çakır Arşivi