Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Çöl ağlıyordu 1

Çöl ağlıyordu 1

Yezit ve avanesi, saltanatlarını sürdürebilmek için zulmün her türlüsüne başvuruyor ve Allah'ın dinini tahrip etmekten vazgeçmiyorlardı. Diğer taraftan toplumda varlık göstermeye çalışan bir avuç müslüman, korku ile sindiriliyor ve seslerini çıkaramıyorlardı. Haksızlığa başkaldıranlar ise ya cezalandırılıyor ya da öldürülüyordu. Yezid ve onu destekleyenler, para ve mevki peşine düşmüş, Ümeyyeoğullarının tüm intikamlarını Kureyş ve Haşimoğullarından, Abdulmuttalipoğullarından almayı düşünür hale gelmişlerdi. Bu kabileci ırkçı yaklaşımlarını meşru gösterebilmek için de, insanları korku ve baskı ile sindiriyorlardı. Allah'ın Resülünün bıraktığı emanet yerler altına serilmiş, toplumun birlik ve beraberliği bozulmuş, değerler ciddi anlamda yara almış, mal ve saltanat sevgisi insanların gözlerini ve dimağlarını kör etmişti. Bu insanlar, Allah'ın dinini kör taassuplarına kurban ediyor ve bu melun eylemlerinin önünde bir engel olarak gördükleri Hazreti Hüseyin'in sesini kısmaya çalışıyorlardı. Bunun için çeşitli vaadlerde bulunuyor ve Hz. Hüseyin'e kendilerine biat etmesi için ısrar ediyorlardı. Elbette ki, Hazreti Hüseyin, saltanat için yanıp tutuşan ve Allah'ın ayetlerini para karşılığı satan, ilmi akidevi imani olarak bulunduğu koordinattan çıkan birine biat edemezdi ve etmedi de. Onlar Hüseyin'in dik ve kararlı duruşunu görünce, onu karanlık eylemlerin önünde engel olarak gördüler ve hain bir tuzak kurmaya karar verdiler.

Hazreti Hüseyin önce Mekke'ye sonra da Medine'ye gelmiş ve burada Kufe halkından bir mektup almıştı. Mektupta Kufeliler, " yezidin zulmünden bıktıklarını ve kendisini önder olarak kabul ettiklerini belirtiyorlardı. Maddi güç ve saltanatı hayatlarının merkezine koyan, yezid ve onu yönlendirenler, Hazreti Hüseyin'i ikna etmek için Kufe halkını kullanmışlardı. Hazreti Hüseyin Kufelileri tanıyordu ancak, Allah'ın dinine yapılan tahribat katlanılır gibi değildi. Yaşananları gördükçe sorumluluğunu hatırlıyor ve yola çıkmanın gerekli olduğuna inanıyordu.

Yezid'in adamları, para karşılığında halkı Hüseyin'e karşı kışkırtıyor ve ayaklar altına aldıkları değerleri es geçerek saltanak sevgilerini meşru göstermeye çalışıyorlardı. Akıl ve iradeleri felç olan bu insanlar üç beş kuruşluk çıkar için Hazreti Peygamberin torununa tavır almış ve onu düşman bellemişlerdi. Böyle bir günde insanların çoğu Hazreti Hüseyin'i yalnız bırakmışlardı. Bu bildik sıradan bir yalnızlık değildi. Belki de öyle olsa katlanmak mümkün olurdu. Ama, yanınızda ve yakınınızda bulunun ve kardeş bildiğiniz kişiler kırılmış bir tespihin taneleri gibi dökülüyor ve sizden yavaş yavaş uzaklaşıyordu. Allah'ın dinine sımsıkı sarılan Hüseyin ve arkadaşları böyle bir imtihandan geçmekteydiler ki, bu imtihanla birlikte çizgiler netleşiyor hak ile batıl ayrılıyordu. Yezid batılı Hz. Hüseyin ise hakkı temsil ediyordu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi