Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Kutadgu Bilig'den Osman Yüksel'e

Kutadgu Bilig'den Osman Yüksel'e

Biliyorum, “Kutadgu Bilig ile Osman Yüksel Serdengeçtinin ne alakası var?” diyeceksiniz.

İkisi arasında, iki açıdan ilişki var.

Bir: Her iki konuda, Hacettepe Edebiyat’tan mezun iki arkadaşın çalışması, Yani iki Hacettepelinin çalışması bunlar. İkisi de geçtiğimiz günlerde piyasaya çıktı.

İki: Kutadgu Bilig’de işlenen konular, 900 yıl sonra, farklı sosyal-siyasal zeminlerde ve üslupta da olsa, Osman Yüksel tarafından da yoğun bir şekilde işlenmiştir.

Cemal Kurnaz, Osman Yüksel monografisi olan ve Kurgan Edebiyat yayınlarından çıkan “Deli Rüzgar: Osman Yüksel Serdengeçti” adlı hacimli çalışmasıyla, büyük bir eksikliği doldurdu. Mehmet Kara, 1991 yılında Kültür Bakanlığınca yayımlanan “Bir Başka Açıdan Kutadgu Bilig” adlı eserini Nesil yayınlarından, yeniden yayınladı.

Bu iki eseri yayınlayanların ikisinin de Hacettepe Edebiyat’tan olmasından başka, ikisinin de Torosların çocuğu olması, benim için özel bir anlam taşımaktadır. Sevgili Mehmet’in “Ben Dağlardayken Daha Beyazdım” adlı yazısı, bir Toros yazısı idi. Cemal Kurnaz, bir başka Toroslu… Osman Yüksel de öyle… Zaten Rasih Yılmaz da Osman Yüksel için “Toros Yüzlü Adam” dememiş miydi?…

Böylece bu yazıda üç Toroslu buluşmuş oldu.

Önce Cemal Kurnaz’ın kitabından söz edelim.

Cemal Kurnaz, 1917-1983 yılları arasında fırtınalı bir hayat yaşayan Osman Yüksel’in neredeyse her şeyini yazmıştır. Ailesi, muhiti, kavgaları, yayın hayatı, mektupları, konuşmaları, ümitleri, ümitsizlikleri, heyecanları… Hepsini, günü gününe ve tam bir belgeselci hassasiyetiyle kaydeden Cemal Kurnaz, bu milletin Osman Yüksel’e olan vefa borcunu tek başına ödemiştir.

Osman Yüksel, Türk yayın ve siyaset hayatında, DTCF Felsefe Bölümü öğrencisi olduğu yıllarda 1944’te parlamıştır. Meşhur 3 Mayıs olaylarında başrolde olan Osman Yüksel’in aynı ay fakülte ile ilişkisi kesilmiştir. Bu, Osman Yüksel’in hayatını değiştiren olaydır. Zaten Fakültedeki komünist hocalarla (Behice Boran, Pertev Naili, Niyazi Berkes) yaptığı mücadele ile gençlik lideri haline gelen Osman Yüksel, bundan 3 yıl sonra, her şeyini kendisinin hazırladığı Serdengeçti mecmuasını çıkaracak ve bu derginin macerası, aralıklarla ve 33 sayı olmak üzere 1962 yılına kadar sürecektir.

Osman Yüksel, Serdengeçti mecmuası ile, Anadolu insanının heyecanını matbuat âlemine taşıyan ilk insandır. O zaman kadar neşredilen hiçbir mecmua (Büyük Doğu da dâhil), Serdengeçti kadar etkili olamamıştır. Anadolu’da köylere kadar giren derginin 33 sayısının toplam tirajı bir milyona yaklaşmış; bazı sayıları birkaç defa basılmıştır.

Mecmua ile beraber Serdengeçti Yayınları’nı da kuran Osman Yüksel, kendi 13’ü kitabı olmak üzere, Serdengeçti Yayınlarından 52 kitap yayınlamıştır.

Serdengeçti mecmuasının her sayısının olay olması, Türk yayın tarihinde önemli bir olaydır. Ayrıca, yayınladığı Bir Nesli Nasıl Mahvettiler, Mabetsiz Şehir, Bu Millet Neden Ağlar adlı kitaplarıyla da “olay adam” olan Osman Yüksel, en ücra köylere kadar, kitap okuma geleneğini sokmuştur.

Bütün hayatı hep mücadele ile geçmiş bir insandır Osman Yüksel… Hayatı dergi-matbaa-mahkeme arasında geçmiştir. 53 defa mahkeme edilen Osman Yüksel, 6 defa mahkûm, bir defa da mebus olmuştur.

Osman Yüksel yayın hayatına şiirle başlamış heyecanlı bir gençtir başlarda ama yaşadıkları onu bilemiş ve keskin bir bıçak hâline getirmiştir. O her ne kadar hazırcevaplılığının getirdiği nüktedanlığıyla meşhursa da, bu halkın manevi değerlerinin yılmaz bir mücahididir.

Fırtınalı hayatı, ona oturup sakin bir şekilde düşünme ve üretme imkânı tanımamış; âdetâ, cepheden cepheye koşan bir asker gibi yaşadığından, oturup strateji ve felsefe üretememiştir. Osman Yüksel, cerbezeli bir hayat yaşamasaydı, 20. yüzyıl Türk düşünce hayatında, daha derin izler bırakabilecek bir mütefekkir olabilirdi. Yazık!... Sistem, ondan bu imkânı almıştır.

Cemal Kurnaz, başta Osman Yüksel’in yeğeni Emine Bağlı arşivi olmak üzere, pek çok arşivde bulunan bilgi, belge ve fotoğrafları derleyip toplamış ve 756 sayfalık bir kitap halinde neşretmiştir. Bu vefâkârlığından dolayı Cemal Kurnaz’a ne kadar teşekkür etsek azdır.

“Toros Yüzlü Adam”ın hikâyesini, bir başka Toroslu’dan okumanızı tavsiye ederim.

***

Şimdi de öteki Toroslu’nun, Mehmet Kara’nın “Bir Başka Açıdan Kutadgu Bilig” kitabına bakalım.

Yazının başında, Kutadgu Bilig ile Osman Yüksel arasında bir ilişki kurmuştuk. Mehmet Kara, bu kitabında, Balasagunlu Yusuf’un sevdasını yazmıştır.

Balasagunlu Yusuf, bizim Müslüman olduktan sonra telif edilen ilk hacimli kitabımız olan Kutadgu Bilig’i yazarken, Asya Kültürü ile İslâmiyet’i mezcetmiştir. Kitap genel olarak bir siyasetname olarak görülse de, o bizim ilk ahlak kitabımızdır ve bu kitapta, yeni girilen dinin bütün heyecanları yansıtılmıştır.

Mehmet Kara, Kutadgu Bilig’deki beyitleri tasnif edip seçmeler yapmıştır. Bu beyitleri, kaynağını ayet ve hadislerden almalarına göre tasnif edip açıklamalarıyla veren Kara, böylece kültür değişiminin güzel bir örneğini sergilemiştir.

Zümer Suresi 53. ayetindeki “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz” cümlesi, Kutadgu Bilig’de şöyle zikredilmiştir:

Bu king dünya özke küçün kılma tar
Yazuklug kulınga Bayat fazlı bar


( Bu geniş dünyayı kendine zorla daraltma; günahkâr kulu için Allah’ın fazlı ve rahmeti vardır.)

Bir başka beyitte, “İnsanların en hayırlısı; insanlara en çok faydası olandır” hadis-i şerifi şu şekilde işlenmiştir:

Kişiler ara kör kişi ol bolur
Anıngdın kişiler asıglar bulur


( İnsanlar arasında insan olan kimse, başkalarına faydası dokunan kimsedir.)

Kara, bazı beyitlerde ayet ve hadisin birlikte işlendiğinin örneklerini de vermiştir.

Ayet ve hadislerin 11. yüzyıl Türkçesiyle, hem de şiir dilinde nasıl işlendiğini merak ediyorsanız, bu kitabı tavsiye ederim.

***

Bereketli ve yüce Torosların üç insanını konu ettik bu yazımıza; Toroslar kadar bereketli, Toroslar kadar yüce üç insanını…

Bayrağımız gibi, dilimiz gibi, ezanımız gibi her daim var ol Toros!...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi