Faruk Çakır

Faruk Çakır

Sungur Ağabey’i uğurladık

Sungur Ağabey’i uğurladık

Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin yakın talebe ve hizmetkârlarından, muhterem ağabeyimiz Mustafa Sungur’u Pazar günü kıldığımız cenaze namazı ile ebedî âleme uğurladık. Bu vesile ile bütün geçmişlerimize ve iman ehline Allah’tan rahmet ve mağfiret niyaz ediyoruz.
Mustafa Sungur Ağabeyi, Bediüzzaman’a hizmet eden diğer talebeleri gibi; Risale-i Nur eserleriyle tanıştığımız ortaokul yıllarımızda, mektupları ve müdafaalarını okuyarak gıyaben tanımıştık. 12 Eylül 1980 öncesi tertiplenen Van ve Isparta mevlidlerinde ise görmek nasip olmuştu. Dersini dinlemek ve sohbetinde bulunmak ise 12 Eylül 1980 sonrası Rize’yi ziyaretlerinde nasip olmuştu. Rize - Engindere’deki ‘ders’ sonrasında çekinerek de olsa bize Üstad’dan ve hatıralarından bahsetmesini arzu etmiştik. Gerçi yazılı hâle gelip kitaplaşan hatıralarını da okumuştuk, ama bir defa daha kendisinden dinlemeyi talep etmiştik. Sungur Ağabey de diğer "Son Şahitler" gibi hatıralarından kısaca bahsederek, Üstad’ı merak edenlerin Risale-i Nur okumasını tavsiye etmişti.
Sonraki yıllarda da çeşitli vesilelerle görüşmek nasip oldu. Üstad’ın vefat yıldönümü olan 23 Mart vesileleriyle gazetemizin hazırladığı "ek"ler için de kendisini ziyaret etmiştik. Üsküdar’da gerçekleşen bu ziyaretlerimizin birinde (2007), ‘ders’ten sonra oradaki kardeşlerden birine, “Hele şu cübbeyi bana bir getirin!” diye seslenmişti. Hepimizde bir heyecan... Neyse, Üstad’ın cübbesi getirilmiş ve röportaj vesilesiyle ziyarete gidenler olarak (C.Çakır, A.Eraçıkbaş, İ.Tezer ve ben) hepimize sırayla bu cübbeyi giymek nasip olmuştu. Doğrusu böyle bir talebi dile getirmeye hicap ederdik, ama nasip oldu.
Mustafa Sungur ağabey, Risale-i Nur eserlerinin yurt dışında tanınması için en çok gayret sarfeden ağabeylerden oldu. Bilhassa ‘demir perde / Rusya’nın dağılması sonrasında bu ülkelerde “Medrese-i Nuriye”lerin açılmasına ve Risale-i Nur eserlerinin okunmasına vesile oludu. Kaderin bir cilvesi olsa gerek, biz de Sungur ağabeyin vefat haberini Yunanistan’ın Selanik şehrindeki “Medrese-i Nuriye”de aldık. Geçen Cuma günü günü (30 Kasım 2012) bazı ağabeylerimizle Batı Trakya’yı (Gümülcine ve İskeçe) ziyarete gitmiştik. Cuma namazını Cümülcine’nin bir köyünde kıldıktan sonra İskeçe’ye hareket ettik. İskeçe merkezindeki ‘medrese’yi ziyaret edip mihmandarımızla buluştuktan sonra şehre 30 km uzaklıktaki Ketenlik Köyüne gittik. Ketenlik, 5 bin nüfuslu, dağın tepesine kurulmuş büyük bir köy. 1950’lerde atılan “Nur tohumlar” Allah’a şükür günümüzde meyve vermiş, buradaki ‘dershane’de her hafta Risale-i Nur dersleri yapılıyor. Burada da bir tevafuk yaşadık ve ikinci ders olarak, Sungur Ağabeyin bir mektubu okundu.
Cumartesi günü Selanik’e geçtik. Kısa bir şehir turundan sonra “Medrese-i Nuriye”de ikindi namazına hazırlanırken İstanbul’dan gelen bir telefonla Sungur ağabeyin vefat haberini aldık. “İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn” diyerek ruhuna fatihalar okuduk ve hemen cenaze namazının ne zaman kılınacağı haberini bekledik. İlerleyen dakikalarda cenaze namazının Pazar günü ikindi vaktinde ve Fatih Camii’nde kılınacağını öğrendik ve cenaze namazına ulaşacak şekilde programda küçük bir değişiklik yaptık. Akşama doğru yeniden İskeçe’ye geçtik ve mutad Cumartesi ‘ders’inde Sungur Ağabeyin Afyon Ağırceza Mahkemesi’ne sunduğu ‘müdafaası’nı dinledik. Bu müdafaa okunduğunda görülecek ki—aynen diğer Nur Talebelerinin mahkeme müdafaalarında olduğu gibi—şahıslar değil, ‘iman ve Kur’ân davası’ savunuluyor. Vefatından bir gün önce mektubunun okunması, vefat haberini “Medrese-i Nuriye”de almamız ve aynı günün akşamında mahkeme müdafaasının okunmasını hikmetli bir tevafuk olarak yorumladık.
Pazar sabahı erken saatte İskeçe’den yola çıkarak Gümülcine-Dedeağaç-İpsala üzerinden İstanbul’a ve Fatih Camii’ne ulaştık. Onbinlerle birlikte Sungur Ağabeyin cenaze namazını kılmak nasip oldu. Onu da dualarımızla ebedî âleme, Hz. Peygamberimizin (asm) ve Üstadımızın yanına uğurladık. Yeri, mekânı Cennet olsun inşaallah. Hizmetleri ve sevap cihetiyle yaşamaya devam ediyor. Bizlere de böyle hayırlı ve nurlu ömürler ve imanlı ölümler nasip olur inşaallah...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Faruk Çakır Arşivi