Bilal Şahan

Bilal Şahan

Spordaki Özal’a takım elbise giydirdiler

Spordaki Özal’a takım elbise giydirdiler

Ahmet Özal’ın yeni bir tartışma çıkaran basın toplantısına katıldım. Oğul Özal ile yaklaşık 5 yıl önce Özal belgeseli röportajı için görüşmüştük. Son gelişmelerin Ahmet Bey’i yıprattığını gördüm. İçinde bulunduğu durum vücuduna yansımış, elleri yara olmuş.

Bazı konulardaki eleştirilerime de cevap buldum. Ellerindeki saç tellerini yapılacak tahlillerde sonuç çıkmama ihtimali, çıkarsa da karartılabilir çekincelerinden dolayı şimdiye kadar savcıya vermemiş Özal.

Rahmetlinin en yakın çevresi, yaveri Aslan Güner, Cumhurbaşkanlığı Alay Komutanı Hasan Iğsız ve Belediye Başkanı Bedrettin Dalan Ergenekon Davası sanığı. Ahmet Özal’a enteresan gelen bir olay ise; Dalan’ın sadece ailenin olması gereken yerde, gasilhanede, Özal yıkanırken orada olması. Özal, yıllardır babasının son anlarında yanında olan Güner ile bir türlü görüşemediğini altını çizerek belirtiyor. Semra Hanımın yardımcısı da, hizmetçi kız da olay sonrasında Türkiye’den kaçtığını unutmamak gerekir. Kısaca çevreleri sarılmış.

Tartışmaya sebep olan fotoğraf ve “özal hastaneye yürüyerek sokuldu” iddiası yaklaşık 10 gün önce Rotahaber.com’dan Ahmet Memiş’in haberiyle ortaya atıldı. Özal basın toplantısı yapmasa herkes üç maymunu oynayacaktı.

“Fotoğraftaki Özal’dı, değildi” tartışmasından önce “rahmetli spor yaparken mi yoksa normal haldeyken mi rahatsızlandığının” gündeme gelmesi gerekiyor.

Spor yaparken rahatsızlandı ise bu fotoğraf hemen boşa çıkacak veya yeni bir iddia gündeme gelecek “spor yaparken rahatsızlanan Özal’a takım elbise giydirdiler.”

Belgesel için yaptığım röportajların deşifrelerini tekrar okudum. Semra Özal “Sabah kalktı. Tıraş oldu, duşunu yaptı, bende o arada onun kahvaltıyı hazırlamıştım. Gittim içeriye. Bizim yatak odasıyla oturma odası arasında küçük bir oda vardır. Orada hem spor aletleri, hem sağlık malzemeleri durur. Gittim kahvaltı hazır demek için. ‘Gelirken biraz yürüyeyim dedi. Sonra yok yok dedi şimdi yürürsem terlerim yeni duş yaptım’ dedi, ‘vakit yok’ dedi. Ondan sonrada hazırlanıp İstanbul’a geleceğiz çünkü. Hiç sporunu yapmadan, konuşuyoruz işte elbisen hazır dedim, işte gömleğin, hangi elbisemi çıkardın, işte konuşa konuşa yürürken ben önden yürüyorum o da arkamdan yürüyor. Konuşurken birden bir ses, düştü. Birden bire düştü, inanılmaz bir şey” diyor.

Özal’ın basın Sözcüsü Kaya Toperi, 826 metre yürükten sonra fenalaştığını söylerken, o gün izinli olan Koruma Müdürü Musa Öztürk’ün anlattıkları ise bir hayli ilginç: Rahmetli kalkmış tıraşını olmuş, şu saate kadar da jimnastik yapacağım diyor. Yürüyüş bandı var. Sanıyorum 700 küsur metrede orada bir sıkıntı geliyor, iç odada yapıyor bunu. Salonda hanımefendi oturuyor, 10 buçukta bana görevli garson kıza da bana kahve getir diyor. Bakıyorlar ses seda yok, kahveyi de getirmiş kız. Efendim cumhurbaşkanımın kahvesini getirdim diyor, İçerde olacak bak bakayım kızım diyor. Kapıyı vuruyor, kapı açılmıyor. Rahmetli ayağındakinin birini çözmüş birini çözememiş. Sıkıntı gelmiş, jimnastik yaptığı yerin kapının arkasına düşmüş, kapı da o yüzden açılmıyormuş zaten. “

DDK’nın raporu daha da ilginç “ Merhum Cumhurbaşkanına Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde müdahalede bulunan doktorlar, Merhum Cumhurbaşkanının 17 Nisan 1993 tarihinde nasıl rahatsızlandığı hususunda yakınlarından doğrudan bilgi almadıklarını, sabah spor yaparken rahatsızlandığı bilgisinin kendilerine kimin tarafından verildiğini bilmediklerini ifade etmektedirler.”

Geçelim fotoğraf tartışmasına…

Toplantını sonrasında çıkan tartışmandan dolayı internetteki Özal fotoğraflarını inceledim. Rahmetli Cumhurbaşkanı’nın giydiği takımların çoğu desenli, çizgili ve kruvaze. AA’nın çektiği fotoğraftaki kişinin de takımı kruvaze…

İddiayı yalanlayanlar arasında AA’nın Foto Muhabiri Selahattin Yılmaz da yer aldı. Yılmaz, “Rahmetli Özal’ın böyle bir olayı olduğunu duyar duymaz birkaç ekip hem Gülhane hem de Hacettepe’ye gittik. Hacettepe’ye giden ekipte sadece ben vardım. Ben Hacettepe’den içeri girdiğim andan itibaren gördüğüm manzara şu, servisin kapısının 100-150 metre dışındaydım koruma arkadaşların bir sedyeye rahmetli Özal’ı koyduklarını ve acilden içeriye girdiklerini gördüm. Benim çektiğim fotoğraf, zaten gazetelerde çıkan bu fotoğraf değil. Benim çektiğim fotoğrafta sadece ayakları görünüyordu, korumaların arasında sedyedeydi. bu kadar kalabalık yoktu” diyor.

Ekip birden fazla kişiden oluşur değil mi? Söz konusu fotoğrafı Yılmaz çekmediyse kim çekti de , AA servis etti, gazetelerde yayımladı? Buna cevap bulmak lazım.

Alın size bir soru daha…Milliyet Gazetesi’nin 18 Nisan 1993 tarihli nüshasında tartışmalı fotoğrafın altına neden “Özal Hacettepe Hastanesi’ne böyle kollarda taşınarak götürüldü” yazıldı? O fotonun olduğu 13. sayfadaki haberi bakarken bir şey daha dikkatimi çekti. Haberde Cumhurbaşkanlığı Yaverliğince Başbakan Demirel hariç köşke girişlerin yasaklandığı belirtiliyor. Ölümünün hemen ardından neden böyle bir yasak gelir ki?

Benim fotoğraftan, iddialardan olay çıkardığım sonuç şu: “Yıllarca spor yaparken kalpten öldü” diye kandırıldık, oyalandık.

Ölümüyle hayatı değişen Türk Milleti de bu davaya müdahil olmalı ve davanın zaman aşımına uğramaması için gerekeni bu iktidara yapmalı…















Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Bilal Şahan Arşivi

Tohum

18 Eylül 2014 Perşembe 13:33