Faruk Çakır

Faruk Çakır

Fransa, “Mali” götürmenin peşinde mi?

Fransa, “Mali” götürmenin peşinde mi?

Epeydir Türkiye ile Fransa’nın yıldızları barışmıyor. Türkiye’nin AB üyeliğini engellemek isteyenlerin başında da Fransız yöneticiler var. Fransa, Avrupa ülkeleri arasında “İslâma en kapalı ülke” olarak da biliniyor. Türkiye’nin Fransa ile arasının bozulduğu anlarda, Fransız mallarına karşı boykot kampanyaları açılır. Geçmişte, Fransa’dan ithal edilen “elma”ların çöpe atıldığı da olmuştur.

Paris’te 3 PKK yöneticisinin katledilmesi sebebiyle de Fransa gündemde. Bir yandan bu cinayetler tartışılırken, öte yandan da bir askeri müdahaleye imza atılmış durumda. Bilindiği gibi bu ülke, uzun yıllar “sömürdüğü” Mali Cumhuriyeti’ne müdahale etmiş bulunuyor.
Mali Cumhuriyeti, Batı Afrika’da bulunan bir ülke. Aynı zamanda Afrika’nın en büyük yedinci ülkesi. Yüzölçümü Türkiye’den daha büyük olan bu ülkede 12 milyon insan yaşıyor. Fransa, halkın yüzde 90’ının Müslüman olduğu bu ülkeye niçin müdahale etmiş olabilir? Kısaca, Amerika, Irak ve Afganistan’a niçin müdahale etmişse o sebeple diyebiliriz. Yani işin içinde “mal, mülk, petrol, altın ve değerli madenler” meselesi var.
Nasıl ki Türkiye iç politikasında bir insanı dışlamak için etiketleme ve damgalama yapılır, benzer şekilde uluslar arası ilişkilerde de devletler damgalanıyor. Türkiye’de bir insana “mürteci, irticacı, gerici” dediğinizde maksada ulaşır, onu “kötü”lemiş olursunuz. Ülkeler arasındaki politikada da “El Kaide’yi destekliyor” dediğinizde o ülke “suçlu” ilan edilmiş oluyor. İşte, Mali Cumhuriyeti’nde de bu tehlike varmış!
Belki böyle bir tehlike vardır, ama bu durum bile Fransa’nın Mali’ye müdahalesine haklılık kazandırır mı? Fransa neresi, Mali neresi? Elbette yıllardan beri sömürdüğü Mali ve benzeri ülkelerde yaptığı yanlışların hesabını insanlığa vermek durumundadır.
Mali’de halkın yarısı yoksulluk sınırının altında. İşlenmemiş zengin kaynaklara sahip. Mali’de altın, uranyum ve fosfat bol miktarda var. Dünyanın en büyük altın ihracatçısı olmayı hedefleyen bir ülke. Ayrıca petrol ve doğalgaz yataklarına da sahip. (Hürriyet, 13 Ocak 2013) Bu bilgiler, Fransa’nın Mali’ye niçin müdahale ettiğini anlamaya yetmez mi?
Mali Cumuhiyeti’nin de içinde olduğu 15 Batı Afrika ülkesi kendi aralarında bir birlik kurmuş. Avrupa Birliği benzeri bu yapıya üye olan ülkeler de Mali’ye müdahale edilmesini desteklemiş. Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’nun (ECOWAS) taraf olması da Fransa’nın müdahalesine haklılık kazandırmaz. Maksat, Mali’yi fakirlikten kurtarıp hürriyetine kavuşturmak olsaydı bu güne kadar beklenmemesi icap ederdi.
Mali’de ciddî sıkıntıların yaşandığı belli. Değişik “tehlike”ler de olabilir. Ama bütün bunlar Fransa’ya müdahale hakkı vermemeli. Mali, aynı zamanda İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) üyesi olduğuna göre iş yine İslâm ülkelerine düşüyor. Sadece maddi problemlere değil, sosyal dertlere de çare bulunmalı ve aktif olarak devreye girilmelidir.
Aslında Fransa’nın Mali’ye müdahalesi, “ikinci Avrupa”nın menfaatçi yüzünü de görmemize hizmet etmiş oluyor. Bediüzzaman Hazretleri’nin şu tesbiti ne kadar da haklı: “Hem görmüyor musun ki, zarurî kuttan ziyade Müslümanların elinde bırakılmıyor? Ya Avrupa kâfir zalimleri veya Asya münafıkları, desiseleriyle ya çalar veya gasp ediyor.” (Lemalar, On Yedinci Lem’a, s. 126)
Mali Cumhuriyeti, 1892 ile 1960 yılları arasında Fransa tarafından sömürge olarak kullanılmış. Dikkat edelim, “tarih öncesi”nden bahsetmiyoruz. Bahsettiğimiz tarih, yani “sömürge”nin bitirilişi 1960 yılı. Tabii sömürgenin ne ölçüde sona erdiği de ayrı bir tartışma meselesi, ama ülkeri bunca yıl sömürge olarak kullananların bugün aynı ülkeleri “kurtarma”ya koşması ne derin çelişkidir!
“Mali”yi götürme peşinde olan Fransa’ya kimse itiraz etmeyecek mi? Ve İslâm ülkeleri, “kurtarıcı”lardan kurtulmadıkça huzur yüzü görmeyecek mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Faruk Çakır Arşivi