Mehtap Yılmaz

Mehtap Yılmaz

Ercan Akyol’un çizgilerine zeka nakli lazım

Ercan Akyol’un çizgilerine zeka nakli lazım

 

Adamın irapta mahalli yok! Yok, çünkü icra ettiği çizgi sanatı ciddi anlamda zekâ boşluklu! Hedef kitlesinin zekâsını, okul öncesi çağda zannediyor! Sadece çizip, boyuyor… Dümdüz yani… Yazık… Bir de çizgilerinde, zekâ düzeyini konuşturduğunu düşünüyor olmalı ki çizgilerini izah etme lüzumu hissedip baloncuklarda lüzumsuz izahat yapıyor. Bayıyor yani… Hadi yıllardır çizdiklerinin hatırına dibe vurmuş demeyeyim… Lakin, semantik konusunda sıfırın altında seyrediyor.
 
Keşke dolduruşa gelip karikatürist olacağına grafiker kalsaymış! Akıl gerektirmeyen, teknik çizgilerin adamı olarak… Zira karikatür sanatı akılsız çizgiyi kaldırmıyor. Ya İbrahim Özdabak gibi karikatür gibi karikatür çizeceksin, ya bu işi yapmayacaksın arkadaş!
 
Hilali ters çizmeyeceksin en azından.  Kalıp kalıp ideolojinin içini boyamakla sanat olmaz! Sen susacaksın, çizgilerin konuşacak!
Kitap gibi çizeceksin, okurlar, çizgilerini makale okur gibi okuyacak! Çizgilerinden ham ideoloji değil, kıvama gelmiş bir sanat, zekâ fışkıracak!
Aslında Ercan Akyol da değil, ideolojiyle gemi yürütmeye çalışanlarda kabahat! Milliyet, adamın önce zihniyetine değil, çizgi çapına bakacak! Milliyet’in sayfalarının yanında hafif kalmayacak çizgileri! Su yüzüne çıkmayacak! İdeolojik yakınlık değeri üzerinden değil, çizgi değeri üzerinden işe alacak!
 
Aksi halde böyle olur… Çizgi sanatı konusunda duvar gazetelerinde bile yer bulamayacak bir adam, ideolojinin rüzgârıyla Milliyet gibi bir gazetede yer bulur! Tabii olan da bu çapsız çizgilerin karikatür diye yutturulduğu okur kitlesine olur!
Bu yüzden madem Ercan Akyol için birkaç cümle yazacağım, hakkındaki değerlendirmelerimi yazayım dedim. Alınmasın, gücenmesin, üzmek değil, tahlil etmek niyetim! Ne yazık ki çizgilerinde kullandığı malzeme bu! İşporta bir çizgi sanatıyla başörtüye ne söylediği de mühim değil!
 
Doğduğumdan beri çizen bir çizgi ehlinin hiç mi adı anılmaz, hiç mi gündem olamaz, başörtüden başka bir meseleye tutunmadan popülarite yakalayamaz?
 
CHP, YIRTILDI YIRTILACAK
 
Bu aralar CHP salıncak gibi… Hüseyin Aygün’ün PKK’lılarla flörtü, üniversite eylemlerindeki, yer yer meclisteki CHP&BDP ittifakı, Kılıçdaroğlu’nun gizemli Çin gezisindeki öforik çıkışları, Çin’deki yeni iktidar partisinden, kendi ülkesinde hiç karşılaşmadığı türden bir itibar görünce sevindirik olup CHP’deki muhalif kanada rağmen verdiği tavizler ve son olarak da Birgül Ayman Güler’in aşırı ırkçı çıkışı… Evet, CHP’de ciddi manada bir kutuplaşma söz konusu! Yönetim, gövdesiz bir baş gibi hareket ediyor.
 
Tamam, siyasi parti yapılanmaları içinde heterojen bir yapılanma olmasından, yani çok renklilikten yanayız lakin parti yapılanması içerisinde illa bir uyum da gerekiyor.
Kılıçdaroğlu, dümen kontrolünü kaybetmiş bir kaptan gibi, CHP’yi oraya buraya savuruyor. Bu yüzden halihazırdaki yönetim boşluğunda kopmaların ortaya çıkması normal! Ancak seçmeni ciddi anlamda tedirgin ediyor. Partinin itibarı, halk nezdinde yerle yeksan oldu, olmaya da devam ediyor.
 
CHP’liler, Kılıçdaroğlu’nu gördükten sonra Baykal’lı günlerini dahi özlüyor.
Son olarak Birgül Ayman Güler denilen varlığın, provokatif çıkışından sonra yeniden alabora oldu. Durulacak gibi de görünmüyor. Parti, iki ayrı uç arasında salınıp duruyor. Aslında iki tarafa çekiştiriliyor. Yırtıldı yırtılacak…
Süheyl Batum
 
Bunca kargaşanın üzerine birileri, çoktan beri başını kaplumbağa gibi kabuğuna çekmiş “Süheyl Batum, ırkçı Birgül A.Güler’e neden destek verdi” diye yakınıyor. Yahu Süheyl Batum, bu silik pozisyonuyla birine yukarıdan aşağıya, soldan sağa destek verse ne olur?
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehtap Yılmaz Arşivi