Hiç bedel almadık, hep bedel verdik biz
Kısa ömrümüzde çok darbe gördük biz
Dün darbe yiyen bugün darbe seviyor
Tutup darbeci dövmeliyiz artık biz

Herkesin çıkını ortaya döküldü, amma “Bir numara kim?” sorusu verha devam ediyor..
İllegal teşkilatlarda “Bir numara” gizli tutulur..
Fakat, yine de bendeniz, “RöPORTAJ” başlıklı şiirimden örnekler vermek istiyorum..
Yalan dolan ile devran sürmeyi
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.
Milletin başına çorap örmeyi
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir..
Böyle encamı müşkül sorular sıradan adamlara sorulmaz..
Büyük makamlar işgal etmiş, büyük meselelere parmak basmış, büyük ihalelere imza atmış büyük insanlara soracaksınız sorunuzu..
Mesela Demirel’e..
“Binaenaleyh” diye başlayınca, size gezdirmedik ülke ve dağ-taş bırakmaz..
Yani dünün dün olduğunu, bugünün bugün olduğunu fevkalade bilir sayın Demirel..
Demirel gibi Cumhurbaşkanlığı yapmış, istihbarat örgütlerini tanıyan, kimin kim olduğunu ayırt etme yeteneğine sahip diğer Cumhurbaşkanlığı yapmışlara da sorulmalı bu soru..
Kenan Evren’e..
Ahmet Necdet Sezer’e..
Mutmain olmadığınız zaman, Rauf Denktaş’a da sormanız icabeder..
Belki “Bir Numara” bulunabilir..
Sahi ne yapacaksınız Bir Numarayı? Şimdilik iki numara, üç numara ve numarasız figüranlarla idare eyleyin..
Yorulmayın canlarım..
BAŞBAKAN’IN SORGULANMASI
İki gün önce Aydın Doğan medyasının başsavcısı Ertuğrul özkök iki saat boyunca Başbakan Tayyip Erdoğan’ı sorguladı..
Gazeteler yazdılar, okuduk..
Ben biraz daha sabretmeyi yeğledim.. Ta ki Aydın Doğan medyasının başsavcısı özkök Kanal D programına çıkıp sevinçten gözleri parlayarak hadiseyi tepeden tırnağa anlatıncaya kadar..
Görüşmeyi kendi mantığına göre deşifre eyledi özkök..
Başbakan 2 saat içinde ifadesini verip kurtulmuştu.. çünkü bu konuya hiç değinmedi..
Acaba Başbakan’ı Ertuğrul özkök’e hesap vermeye zorlayan bilmediğimiz sebepler mi var? Ya da muhatabının deyimiyle “mahalle baskısı” mı?
Ertuğrul özkök hangi özelliğinden dolayı Başbakanlığa “akredite” oldu, bilemeyiz.. Şu bir gerçek ki, Başbakan’ı ve AKP’yi cansiperane savunan gazetelerin yetkilileri 2 saat görüşme elde edebilirler mi?
Ben sanmıyorum..
özkök, ilk fasılda nasıl bir av yakaladığını, hangi ajansların ne tür yorumlarda bulunduğunu yazdıktan sonra: “Türkiye’yi yönetmek zordur, ama inanın Hürriyet’i yönetmek de çok kolay bir iş değil” diyor..
Başbakan, “Cumhurbaşkanlığı ve türbanla ilgili” cevaplarının dava bittikten sonra yayınlanmasını istemiş.. Lütfetmiş, medya savcısı “olur” demiş..
Başbakan’ın selamından, kelamından, duruşundan kötü sonuçlar çıkarmakla maruf medya başsavcısı bakın nelere dikkat etmiş?
“Kıravatsızdı” diyor. “Elinde tesbih vardı” ifadesinden sonra, tesbihin sıkıntı defetmek için çekildiği kanısına varmış.. Tesbih ile stres atmanın yeri özkök ile karşı karşıya gelmek miydi, başka meseleler mi?
çok ılımlı imiş Başbakan.. Acaba “Ankara’dan iyi sinyaller mi almış”?
Dikkat buna derler.. Fezleke yazarsa oraya sokar görüşlerini..
Erdoğan, partisi kapatılırsa ne yapacak, kapatılmazsa ne yapacak merakına net cevap verememiş.. Partisi kapatılmazsa “daha yumuşak tavır alır” dedikten sonra, kapatılırsa “sertleşir, hırçınlaşır mı” beklentisi içine girmiş..
Sayın Başbakan’a “Sizin hiç hatanız olmadı mı?” sorusunu sormuş ve “Bazı hatalarımız olmuştur” cevabını almış.. Bu itiraf, ceza gerektirir mi? Sorgu savcısı bilir elbette..
Söz uzun.. Eline geçirdiği Başbakan’ı terletmeden bırakır mı sevgili savcısı?
İhalelerin adil şekilde yapılıp yapılmadığını sormuş.. önemli soru bu. Patronu için önemli.. İhale demek, kazanç demektir.. Bir de, kredilerin adaletli dağıtılıp dağıtılmadığı üzerinde durmuş.. Ne güzel sorular bunlar..
Sohbet uzun.. İkinci güne sarkmış.. “Kendi zenginini yaratma” meselesi ve akraba kayırmaları.. Baykal, Ergenekon, ekonomi, Kuddusi Okkır, Ekonomist dergisindeki “tiran” sözüne, “Firavunlaşıyor” iddiasına alacağı cevapları Pazar gününe ertelemiş savcımız.. Oh be, embedded dediğin böyle olur işte..