Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Bir tür meslek buluşması

Bir tür meslek buluşması

Yolların en kalabalık olduğu saatler sabah saatleridir. Şafak vakti evlerinden çıkan öğrenciler, memurlar, işçiler yolların en sadık müdavimleridir. Otobüs durakları, sabahın erken saatinde, ince bir ip gibi dizilen bu insanların telaşına tanıklık eder.

Bir sabah vakti insanların bu telaşına ortak oluyor ve onlarla birlikte otobüs bekliyorum. Az sonra otobüs geliyor ve hep beraber içeri giriyoruz. Öğrenciler birbirlerine tutunarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Yolcuların gözlerinde yoğun bir uyku mamurluğu hâkim. Az ileride otobüs duruyor ve üç yolcu daha alıyor. Yolculardan birinin, klasik tavrı ve görüntüsü ile bir eğitimci olduğunu tahmin edebiliyorum. Önce sağa sola bakınıyor sonra ön tarafta kendine bir yer arıyor ama bir an önce işlerinin başına gitme telaşı içinde olan yolcular bu bakışa hiç aldırmıyor. Öğrenciler öğretmenlerini tanıyor ve başlarını önlerine eğiyorlar. Az sonra bayan, güçlükle ayakta durmaya çalışan öğrencilere şöyle bir göz atıyor ve bir kız öğrencinin yakasına yapışıyor, “Bu ne hâl, daha kıyafet serbestliği gelmedi, okula bu renk bir etekle gelemezsin, ne saygısızsınız sizler…” diyor. Genç kız insanların bakışlarını üzerinde hissediyor ve utancından başını yere eğiyor sonra, “Özür dilerim hocam” diyor. Ama hanımefendi söylenmeye bir süre daha devam ediyor. Sonra başını arka tarafı çeviriyor ve erkek öğrencilere, “Susun gürültü yapmayın bu ne hâl” diye çıkışıyor. Yolcular, bir otobüs yolculuğunda öğrencileri hizaya sokmaya çalışan bu hanıma bakıyor ve olup bitenlere anlam vermeye çalışıyorlar. Sonra arkadan biri, “Kardeşim burası okul değil ki, ne gerek var bu çocukların gururunu burada rencide etmeye” diye mırıldanıyor… Ama bayan bu tavırlarını yol boyunca sürdürüyor.

Sosyal yaşam alanı, kimliklerin sergilendiği ve insanların kendilerini ifade ettiği bir ortamdır. Ancak hangi kimliğin içinde yer alıyorsak onun gereklerini yapmalı ve bunun bilincinde olmalıyız. Bir eğitimci evinde anne ve eştir ve buradaki kimliği neyi gerektiriyorsa o şekilde davranmalıdır. Komşu ile ilişkilerinde bir komşu gibi davranmalı ebeveyni ile ilişkilerinde ise bir evlat olarak sorumluluklarını yerine getirmelidir. Yani hayatın içinde, anne, baba, çalışan, komşu, akraba, evlat, işçi, memur gibi pek çok kimliklerimiz vardır ve hangi kimliğin içinde yer alıyorsak buna uygun davranışlar sergilemeliyiz. Fakat ne yazık ki bazı kimselerin, baskın kimliklerini dış dünyaya bulaştırarak insanları hizaya sokmaya çalıştıklarını görüyoruz. Mesela otobüsteki hanımefendi, öğrencileri ile selamlaşabilir, sohbet edebilirdi, ancak eğitimci olarak rolünü aktif bir şekilde icra edeceği mekân okuldur. Ayrıca bu çocukları insanların gözleri önünde rencide etmek ve onların güven duvarlarını yıkmak abes olduğu kadar da yıkıcı bir tavırdır. Toplumun göz bebeği dediğimiz eğitimcilerimiz öncelikle gençlerin psikolojisini çok iyi bilmeli ve bu konuda herkese örnek olmalıdırlar.

Yaptığı iş ne olursa olsun kişi, kimliğinin icra edildiği ortamlarda aktif ve disiplinli olmalı, sosyal hayata katıldığında ise buradaki ortamın bir ferdi olduğunu bilmeli ve buna göre hareket etmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi