Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Hakkımız olan şeyler

Hakkımız olan şeyler

Birisi bir şey istediğinde, rızamız olsun ya da olmasın kabul etmek zorunda olduğumuzu düşünürüz. Hayır dediğimizde ya da istenilen şeyi yapmadığımızda dışlanacağımızı, olumsuz biri olarak tanınabileceğimizi sanır ve teslim oluruz. Halbuki böyle durumlarda hiç birimiz tam olarak kendimiz olamayız ve başkaları için yaşayacağım derken kendimizi her zaman ihmal ederiz.

İstemeden yaptığımız ya da yapmak zorunda hissettiğimiz durumlarda kendimize çok fazla yüklendiğimizden yorgun düşer ve dayanma gücümüzü kaybederiz. Belki de yaptıklarımızla çevremizde iyiliksever başarılı ve cömert biri olarak tanıyoruzdur fakat gücümüzün üstünde bir yük yüklendiğimizden sorumluluklarımızı yerine getirmekte zorlanır ve bitkin düşeriz.

Başkaları için çalışmak ve biz duygusu ile haraket etmek erdemdendir ve bunu her zaman savunmuşuzdur. Fakat bireysel alanımızda kabul edebileceğimiz ve ya etmeyeceğimiz şeyler vardır ki böyle durumlarda hayır deme hakkımız da vardır. Mesela, bir arkadaşımız, gece geç vakitte sohbet etmek için gelmek istediğini söylediğinde, “erken yatmamız gerektiğini, çünkü sabah erken kalkıp işe gideceğimizi” söyleyebiliriz. Ya da birisi “bize şu işlerimi yapmamda yardımcı olabilir misin?” Dediğinde eğer bizden istenilen, gücümüzün üstünde bir şey ise bunu uygun bir dil ile ifade edebiliriz. Yani istenilen şeyi yapamayabiliriz ya da yapmak istemeyebiliriz. Böyle durumlarda hayır deme hakkımızın olduğunu bilmeliyiz. Çünkü nasıl ki insanların bizim her istediğimize evet diyememe mazeretleri varsa bizim de aynı şekilde evet diyememe hakkımız vardır.

Hazreti Peygamber, “izin istemek üç defadır, izin verilirse girersin verilmezse geri dönersin” buyurur. Yani kapınız çaldığında eğer müsait değilseniz açmama hakkınız var. Bu hakkınızı kullanmak istiyorsanız kullanabilirsiniz. Bu sizin insan tarafınızdan bir şey eksiltmez zira hakkınız olan bir şeyi yapmaktasınız.

Bizden istenilen her şeyi kabul edemeyeceğimiz gibi kabul edebileceğimiz şeyler de vardır. Çünkü bizler hiçbir zaman ben odaklı bir hayat algısı ile hareket edemeyiz, bireysel alanımızı korumakla sorumluyuz ancak biz odaklı bir hayat tarzına kurgulanmış olarak yaşarız.

Hayır diyememe sorunu olan kimselerin ekserisi onaylanma ihtiyacı yüksek olan kimselerdir. Bu kimseler başkalarına boyun eğmediklerinde, sevilmeyeceklerini, değersiz biri olarak görüleceklerini düşünürler. Onlar ancak dışarıdan beslenebildikleri takdirde kendilerini değerli hissederler aksi takdirde işe yaramaz, değersiz ve önemsiz biri olduklarına inanırlar.

Kişi Allah’ın yarattığı bir kul olarak nerede durduğunu ve değerini bilmelidir. Aksi taktirde sürekli sevgi dilenen biri olmaktan kurtulamaz. Gandhi “siz kendi elinizle teslim etmediğiniz sürece kimse kendinize olan saygı ve sevginizi elinizden alamaz” der. Bu sözün doğruluk payı yüksektir zira ne yaparsanız yapın insanları memnun etmeniz ve istediğiniz şeyleri işitmeniz pek mümkün olmaz. Sürekli verirsiniz, saçınızı süpürge yapar, her şeyinizi seferber edersiniz. Karşılığında ise sadece sevgi ve onay beklersiniz ama olmaz. Çünkü insanoğlu genellikle hata odaklıdır, o yüzden ne yaparsanız yapın sizin hatalarınıza odaklanır ve kusur bulmaya çalışır. Bu nedenle her zaman düş kırıklığı yaşarsınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi