Serdar Demirel

Serdar Demirel

Kalkınmacı Müslümanlar (2)

Kalkınmacı Müslümanlar (2)


Bir önceki yazımda “Kalkınmacı Müslümanlar” diye çevirmeyi tercih ettiğim “Progressive Muslims” grubunu ele almıştım. Bazı okurlarım “İlerici Müslümanlar” diye tercüme etmeyi tavsiye ettiler. Ben daha çok bu grubun iddialarının içeriğine bakarak ilerici değil de kalkınmacı diye tercüme etmeyi tercih etmiştim.
Bu konuya kaldığımız yerden devam edelim.
Bu grup, aklın kabul etmediği, etmekte zorlandığı, bilimsel hakikatlerle uyuşmuyor dediği, bilimin ürettiği değer yargılarıyla ve hayat tarzıyla örtüşmüyor gördüğü Kur’an ve Sünnet nasslarını birinci gündemleri yapmış durumda. Biz “akıl” meselesine bakalım.
Aslında haklılar. Haklılar, çünkü Kur’an ve Sünnet’te “akla” aykırı nasslar var. Onlar da buna tahammül edemiyor, Kur’an’da varolan “akla” aykırı âyetleri ya tevil ederek, ya da tarihsel bir okumaya tabi tutarak Kur’an’ı hâşâ bu ayıptan kurtarmaya çalışıyorlar.
Sünnet’i ise kimileri topyekûn reddederek, kimileri de “akla” aykırı kabul ettikleri bölümünü uydurma kabul ederek işin içinden çıkıyorlar. Meselâ Scott Siraj al-Haqq Kugle, eşcinselliği haram kılan hadislerin sahih olmadığını söylüyor. Hadisleri reddederken dayandıkları objektif kriterler neler diye boşuna aramayın, bulamazsınız çünkü.  
Bunlar, birden fazla “aklın” olup olamayacağını hiç sorgulamıyor, bu meseleyi gündemlerine almıyorlar. Acaba, bizim akılla çatıştığını iddia ettiğimiz nasslar neden 14 asır boyunca Müslümanların ortak aklıyla çatışmadı, sorusunu sormuyorlar. Ya da bizim problemli gördüğümüz nasslar çağdaş olduğumuz diğer Müslümanların aklıyla neden çatışmıyor sorusunu da sormuyorlar. Çünkü “Batı seküler aklının” tek makbul akıl olduğu vehmine kapılmışlar.
Hâlbuki ortada sadece bir “akıl” yok, birden fazla “akıl” vardır. Bu tarih boyunca hep böyle olmuştur, bundan sonra da böyle olmaya devam edecektir. Her medeniyetin kendi değer yargısına, dünya tasavvuruna göre inşa ettiği bir akıl mevcuttur çünkü.
Modernleşmemiş bir Çinlinin, Hindu’nun, Budist’in ya da Yahudi’nin kendisine göre bir aklı vardır, herbiri diğerinden farklıdır, meseleleri farklı telakki eder.
Ortak noktaları yok mudur? Elbette vardır ama o ortak meselelere de yine kendi sistemleri içinden bakarak bir yerde buluşmuşlardır. Bu buluşma zoraki değil, kendi içinde tutarlı bir imali fikir ve hayatın tabiî akışı içinde bu fikrin ete kemiğe büründüğü ortak tecrübeyle oluşmuştur.    
Kur’an ve Sünnet’in inşa ettiği Müslüman aklı ise elbette kendine has olacaktır. Bu aklın inşa ettiği hayat tarzı, estetik, kültür, ahlâk, adabı muaşarat hep orjinaldir. Müslüman tarih tecrübesinde ictimaî dokuyu diğerlerinden farklı kılan ruh, hayatın etrafında örgülendiği tasavvur kendi mana köklerinden beslenecektir. Dolayısıyla bu Müslüman aklı Kalkınmacı / İlerici Müslüman aklından farklı olacaktır.
Çünkü bunların aklı cevherinde sekülerizm olan, Batı dünyasında bilim ve Kilise çatışması atmosferinde ortaya çıkmış ve neticesinde Kilise’nin kaybetmesi ve sekülerizmin mutlak galibiyetiyle son bulduğu sürecin aklıdır.    
Bu sebeple, ilerlemeyi Batı seküler paradigmasına has bir vaka olarak gören bu kesim, bu aklın ürettiği hayat tarzını da insanlığın ulaşabildiği en son ideal nokta olarak görmektedir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi