Cemal Nar

Cemal Nar

Milliyetçilik Irkçılık mıdır? 1

Milliyetçilik Irkçılık mıdır? 1

Bugün de bu ülkede Türklerden, Kürtlerden, Araplardan, Çerkezlerden, Rumlardan, Yahudilerden ve başka ırklardan olmak üzere milliyetçiler ve ırkçılar vardır. Türk Milliyetçileri ve Kürt Milliyetçileri şimdi ilk akla gelen iki büyük guruptur. 


Türkiye’de cari sistem kurulduğundan bu zamana kadar hep “ırkçı” politikalar ile ülkeyi yönetti. Fakat hiçbir zaman yaptığına “ırkçılık” demedi. Bilakis hep “milliyetçilik” dedi. Fakat ben şimdi size soruyorum, sizce bu ülkede bu zamana kadar uygulanan “milliyetçilik” midir, “ırkçılık” mıdır?


Yani bu sistem bütün yaptıklarını  “milliyetçilik” yerine “ırkçılık” diyerek yapsaydı, değişen bir şey olur muydu? 


Kesinlikle hayır!


Türklerden başkasını yok sayan ve asimile eden, Türklerin de bütün değerini ırka bağlayarak dinini, diyanetini yok sayan ve yok etmek için çabalayan onca yaşanmış acı uygulamalardan başka bir şey acaba ortaya çıkar mıydı, yürürlükteki sistem, “milliyetçilik” yerine “ırkçılık” diyerek yapsaydı bütün yaptıklarını? Buna “evet” demek mümkün müdür? 


Kesinlikle hayır!


Öyleyse bu ülkede Cumhuriyet devrinde uygulanan ve adına dün “milliyetçilik”, bugün “ulusalcılık” denilen politikalar, başka bir şey değil,  ırkçılığın ta kendisidir. Bunu savunanlar da “milliyetçi” değil, “ırkçıların” ta kendileridir.


Burada sistemin uygulamasından şu netice çıkar: ha “milliyetçilik”, ha “ırkçılık”, uygulamada ikisi de aynı şeydir. Pratikte yaşanan gerçek maalesef budur, beğensek de beğenmesek de.


Peki, cari sistem neden yaptığı bu çirkin ırkçılığın adını “ırkçılık” diye koyarak yapmadı da, tuttu ona “milliyetçilik” dedi?

 

Çünkü “millet” kelimesi halkın nazarında çok sevimli bir kelime idi. Neden mi? 


“Millet” “din” demekti de ondan. 


Buna göre “milliyetçilik” olarak sunulan kelime gerçekte “dindarlık”, dini sevmek”, “dini savunmak”, “dini yaşamak ve yaşatmak” anlamına gelmekte idi. Bu güzel bir kelimeydi ve buna göre her Müslüman “milliyetçi” idi. En azından öyle olmalıydı. Buna davet edilirse kimse karşı çıkmazdı.


İşte bu yüzden Batıcı, laik, din düşmanı ırkçılar, hem İslam dinin, hem de halkın kabul etmediği bu mel’un ırkçılık fikrini ahaliye yutturabilmek için “ırkçılığın” adını “milliyetçilik” koydular ve bu “zehiri” millete altın tasta sunarak “bal şerbeti” diye içirdiler. 

 

Ne yazık ki, bu “zehiri” “bal şerbeti” diye içen ve başı dönen bazıları bu sarhoşlukla “ırkçılığı” lanetlerken “milliyetçiliği” baş tacı ettiler. Bu kavramların içine, içeriğine, muhtevasına bakarak değerlendirme çapından yoksun kimi kimselere göre “ırkçılık” başka ve kötü bir şey, “milliyetçilik” ise daha başka ve iyi bir şeydir.


Oysa gerçekler hiç de öyle değildir. İşte örnek verdiğimiz cumhuriyet uygulaması da ortada. Seksen yıldır” milliyetçilik” diye yapılan her şey, bal gibi, pardon zehir gibi “ırkçılıktır”. Beraber yaşadığımız bu acı tarihi inkâr etmenin anlamı yok ki! 


Peki, anlamsız bir şekilde buna itiraz edenler, acaba neden itiraz ediyorlar? 


Gerekçeleri ne? 


Bu iki kavram arasında ne fark gözetiyorlar?


Konu açılmışken eteğimizdeki taşları dökelim bari. Ama edep ve terbiye sınırı içinde, Müslüman nezaketini koruyarak… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi