Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yeni bir başlangıç

Yeni bir başlangıç

Kılıçdaroğlu’na, Bahçeli’ye, Başbuğ’a rağmen barış.. Nevruz kutlamaları barış sesleri ile renklendi. Türkçe, Lazca, Kürtçe birbirine karıştı. Birileri isemese de bugün barışa bir adım daha yakınız..

Diyarbakır’daki Nevruz kutlamasında Öcalan’ın 5 sayfalık mesajını BDP’li Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan Türkçe ve Kürtçe okudu. Öcalan, ‘’PKK’ya silahları bırakın, sınır dışına çıkın’’ çağrısı yaptı ve ‘’Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed’in mesajlarındaki hakikatler bugün yeni müjdelerle harekete geçiyor’’ dedi. Ergenekoncular süreci baltalamak, engellemek için şimdi ne yapacaklar bakalım. Yeni terör örgütleri mi kuracaklar, uyuyan hücreleri mi harekete geçirecekler göreceğiz..

Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya barış ve sağduyu çağrısı yaptı.. “Artık silahların susması gerektiğini, siyaset yolu ile çözüm aranması gerektiğine” vurgu yaptı..

Yüzbinlerce kişinin toplandığı Nevruz alanında Öcalan bugün diyor ki, “Binlerce yıllık bu büyük medeniyeti farklı ırklarla, dinlerle, mezheplerle kardeşçe ve dostça birlikte yaşayan Kürtler için Dicle ve Fırat, Sakarya ve Meriç nehirlerinin kardeşidir. Halay ve delilo, horon ve zeybekle hısım akraba olur. Bu büyük medeniyet kardeş topluluklar siyasi baskılarla, birbirine düşürülmeye çalışılmış, hakkı hukuku ve özgürlüğü esas almayan düzenler inşaa edilmeye çalışılmıştır. Batılı emperyalist müdahaleler baskıcı anlayışlar, Arabı, Türkü, Kürdü... Toplulukları sanal sınırlara, suni problemlere gark etmeye çalışmıştır. Ortadoğu ve Orta Asya halkları artık uyanıyor. Kendine ve aslına dönüyor. Birbirine karşı kışkırtıcı ve köreltici savaşlara artık dur diyor. Nevroz ateşiyle yüreği tutuşan yüz binler milyonlar artık barış diyor, kardeşlik diyor, çözüm istiyor.”
Öcalan’ın gördüğü bir gerçeği Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Başbuğ neden hâlâ görmek istemiyor
Evet “Bugün artık yeni bir Türkiye’ye, yeni bir Ortadoğu’ya uyanıyoruz.”

Apo’nun söylediği şu:”Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyasi sürece kapı açılıyor. Siyasi sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor. Demokratik hakları, özgürlüğü, eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor.” Evet, “Artık silahlar sussun fikirler konuşsun” noktasına gelindi. Bu önemli.. Ama hâlâ birileri kan istiyor, kavga istiyor.. “Halkları yoksayan, inkar eden, dışlayan modernist batıcı, Kemalist paradigma yerle bir oldu. Akan kan Kürd’üne, Türk’üne, Laz’ına, Çerkez’ine bakmadan bu coğrafyanın ta bağrına akıyor. Ben bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğine diyorum ki, artık yeni bir dönem başlıyor. Silah değil, siyaset öne çıkıyor.” Bu fikir toplumdaki genel kanı değil mi zaten. Fikret Başkaya’nın Paradigmanın İflası bunu anlatmıyor mu idi. Ya da bu fikirler Kemal Tahir’in, İdris Küçükömer’in fikirleri değil mi idi.. Şimdi dağdan inme ve silahları bırakma zamanıdır. Burada kalmak istemeyenlerin ise sınır ötesine geçmesi gerekiyor..
Kürt halkı bugün demokrasiye evet dedi. Bunun ülkemizdeki diğer halklar için de örnek olması ve şimdi hep birlikte yeniden büyük Türkiye’yi ihya ve inşa etmek için seferber olmamız gerekiyor. Bunun için bir an önce Anayasa reformunun gerçekleştirilmesi gerekiyor..

Öcalan diyor ki, “bugün kadim Anadolu’yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki, Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları, kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır. Gerçek anlamında bu kardeşlik hukukunda, fetih, inkar, red ve imha yoktur, olmamalıdır. Kapitalist moderniteye dayalı son yüzyılın baskı imha ve asimilasyon politikaları halkı bağlamayan iktidar elitinin tüm tarihi ve kardeşlik hukukunu reddeden çabaları reddetmektedir. Bu zulüm cenderesinden ortaklaşa çıkış yapmak için hepimizin Ortadoğu’nun temel iki stratejik gücü olarak, kendi öz kültür ve uygarlıklarına uygun şekilde demokratik modernimizi inşa etmeye çağırıyorum.” Sanırım fetih konusunda Öcalan’ın yeni okumalar yapmaya ihtiyacı var.. Fethin o kuşatıcı özgürlük iklimine hepimizin ihtiyacı var.. Öcalan bugün içeride, dışarıda, kimi politikacılardan daha etkin bir politika yaparak, daha barışçı, önemli, derinlikli mesajlar veriyor: “Zaman çatışmanın, birbirlerini horlamanın değil, ittifakın, birlikteliğin ve helalleşmenin zamanıdır. Çanakkale’de omuz omuza şehit düşen Türkler ve Kürtler, 1920 Meclis’ini birlikte açmışlardır. Ortak geçmişimizin ortaya koyduğu gerçek, ortak geleceğimizi de birlikte kurmamız gerektiğidir. TBMM’nin kuruluşundaki ruh bugün de yeni dönemi aydınlatmaktadır.” Bana niyet okumak düşmez. Bu işin perde gerisi ile ilgili komplo teorilerini de dinleyeceğiz. Bize düşen bugün sözü dinleyip doğrusuna destek vermek, yanlışına karşı çıkmaktır. İşe bakıp, doğrusuna katılmak, yanlışına “hayır” demektir..

Ben aylardır, Hz. Yusuf ve kardeşleri, Hz. Hamza’nın katli ve Mekke’nin fethinde Resulün Mekke müşriklerine karşı tavrını örnek veriyorum.. Barış daha iyidir!
Keşke Apo’nun söylediklerini Bahçeli, Kılıçdaroğlu ve Başbuğ da söyleyebilse.. “Ya yalan söylüyorsa” diyenlere küçük bir hatırlatmada bulunayım.. Önce elbette sütten ağzı yananların yoğurdu üfleyerek yemelerini anlıyorum. Şemsi Tebrizi ile ilgili kendine haber getirdiğini söyleyen adama Mevlana ne demişti! Apo şimdi diyor ki: “Misak-ı Milli çerçevesinde, Türklerin ve Kürtlerin öncülüğünde gerçekleşen Kurtuluş Savaşı’nın derinleşmiş bir türevini yaşıyoruz. Tüm bu kesimleri eşitlikçi özgür ve demokratik ifade tarzının örgütlenmesini gerçekleştirmeye çağırıyorum. Bu toprakların tarihselliğinde önemli bir yer tutan, “biz” kavramının genişliği ve kapsayıcılığı, dar iktidar elitleri eliyle “tek”e indirilmiştir. Biz kavramına, eski ruhunu vermenin zamanıdır. Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz. Ayrıştırmak isteyenlere karşı inat birleşeceğiz. Zamanın ruhunu okuyamayanlar tarihin çöp sepetine giderler. Suyun akışına direnenler uçuruma sürüklenirler. Ortadoğu halkları kökleri üzerinden yeniden doğmak ve ayağa kalkmak istiyorlar. Bu Nevruz hepimize yeni bir müjdedir.” Bugün Nevruz, Farsça ve Kürtçe ifadesi ile Newroz.. Yeni bir gün.. Yeni bir mevsimin başlangıcındayız.. Bademler çiçek açtı. Memleketime bahar geldi. Şair öyle demedi mi; “Bekleyin inananlar bahar gelecek bahar!” Belki de bizler, “ayrı ayrı dillerde aynı şarkıyı söylüyoruz”.. Tıpkı, aynı yanlışları yaptığımız gibi.. Şimdi herkesin kendi kendine “nerede yanlış yaptık” sorusunu sorması gerek. Cemreler, sırası ile havaya, suya, toprağa düştü. Bugün toprağa barış düştü.
Selâm ve dua ile.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
28 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi