Faruk Köse

Faruk Köse

Türban tamam da, tesettür ne olacak?

Türban tamam da, tesettür ne olacak?

Yasa yok. Yönetmelik yok. Hatta, mer’i mevzuata göre her an tekrar yasak kapsamına alınabilir. Ama türban, kamuda fiilen serbest. Nasıl mı? İdarecilerin göz yummasıyla...
Biliyorsunuz, Memur-Sen’in başlattığı eyleme katılan kamu görevlileri, yasağı fiilen delerek, başörtüleri ile işbaşı yaptılar. Bu eylemle kamuda başörtüsü yasağı delindi. Artık kamuda türban sorunu, yine ısrarla vurguluyorum, yasayla değil, fiilen çözülmüş oldu. İleriki bir zamanda, başka bir konjonktürde, farklı düşünen bir idarecinin tekrar yasağı uygulayacağı zamana kadar...
En tabiî hakları gâsıpların verdiği lütuf sayıp, hakkın esasına talip olmamayı anlayamıyorum. Hakka ulaşma yolunda o hakkın esas nitelikleri, mana ve mahiyeti, hudutları ve nitelikleri neden terk edilir, anlamış değilim. Yasakçıların verdiği kadarıyla yetinmeyi başarı saymaya anlam veremiyorum. Özgürlüğün iplerinin sürekli başkalarının eline bırakılmasını hazmedemiyorum.
Kamuda başörtüsü serbest olsa ne olur; o başörtüsü tesettüre uygun olmadığı müddetçe...
Bence en önemli problem bu. Ne mi demek istiyorum?
Etrafınıza bir bakın. “Türbanlı” sayısında artış var. Ama aynı oranda, “tesettürlü” sayısında azalış... Yani bundan sonrasının asıl sorunu “tesettür...” Bu, müslümanlarla rejim ya da yasakçılar arasında değil; müslümanların kendi içinde geliştirdikleri, sürekli büyüyen ana sorunlardan.
Türban artık moda. Sadece saçların bir bez ile örtülmesi... Onun dışında, başı örtülü ile açık arasında fark yok. Kızımız, güya Allah’ın emrini eda ediyor; ama aslında isyana daldığından bîhaber. “Allah’ın tesettür emri” gitmiş, yerini “saçın kapatılması”ndan ibaret bir “ucube anlayış”a bırakmış. Başı kapalı, ama diğer her tarafı tam bir kepazelik örneği. Saçı örtülü, ama diğer yerleri açık “maskara tipler”in sayısında hızlı bir artış var. Ya da kapalı, ama vücut hatlarını bütün incelikleriyle ortaya çıkaran sıkılıkta, ya da şeffafından giyinenler... Süsler, makyajlar, boyalar falan... Şehvet ve cazibe katarının vagonları gibi...
Şehveti ve cinselliği örttüğü sanılan tek şey, saçı kapatan küçük bir bez parçası. Ama aslında, ahlâksızlık sel olmuş akıyor. Hem de İslam adına... Hem de güya kapananlar tarafından...
Sanki Allah’ın hükümleriyle alay ediyorlar. Sanki sadece türbanla saçlarını kapatmakla Allah’ın emrini yerine getirilmiş oluyor. Sanki “saç”ını göstermek haram da, -afedersiniz-, “kıç”ını göstermek haram değil!
Yani anlayacağınız, türban tamam gibi de, şimdi asıl sorun başlıyor: “Tesettür sorunu...” Çünkü artık, kamusal alanda çalışırken, başı kapalı ama her yanı açık bazı şahısların rezillikleri İslam’a mal edilecek. Onların yaptığı her hata müslümanların karalanmasına yol açacak.
Bir şeyler yapılmalı. Tesettür, sadece başörtüsünden ibaret değildir. Tesettür, sadece saçın kapatılması da değildir. Tesettür, aynı zamanda “kıç”ın da kapatılmasıdır. Aynı zamanda göğüslerin de kapatılmasıdır. Aynı zamanda bacakların da kapatılmasıdır. Aynı zamanda mahremiyetin de gizlenmesidir. Aynı zamanda edebin de muhafaza edilmesidir. Yani tesettür, “giyim”de olmalı, “tutum”da olmalı, “hal ve hareket”te olmalı, “yaşantı”da olmalı, değil mi?
Müslüman kadın, yüzü ve elleri dışında vücudunun her yanını örtmek zorunda. Hem de vücut hatları belli olmayacak şekilde. Bedenini örten tesettür kıyafeti, çekici ve süslü olmamalı, renk ve model itibariyle sade, mütevazı ve ağırbaşlı olmalı, tenin rengini belli edecek ve altını gösterecek şekilde ince ve şeffaf olmamalı. Vücut hatlarını, göğüs, bel, kalça, bacak gibi uzuvları belli etmeyecek şekilde geniş olmalı; erkeklerin elbiselerine benzememeli.
O halde şu tesettür meselesine ciddi bir şekilde eğilmek lazım. Gerçek hocalar sus pus otururken, sahte hocalar, bel’am kılıklılar ahkâm keserek dini yozlaştırmaya çalışıyorlar. Tesettürü yozlaştırdılar bile. Kızlarımız da berbat bir akıma kapılmış, gidiyorlar.
“İmralı süreci”dir, “İsrail ile ilişkiler”dir derken; arada “tesettür” gibi önemli konuları unutup geçmeyelim.
Hz. Âişe’nin, yakasını gösteren ince bir başörtüsü ile yanına gelen yeğeni Hafsa’nın başörtüsünü yırtıp, “Sen, Allah’ın Nur suresinde indirdiği ayetleri bilmiyor musun?” dediği ve ona kalın bir başörtüsü taktığı rivayet edilir. Şimdi müslüman bayanlar için, türbanlarını yırtıp tesettüre bürünme vakti. Müslümanın onuru ve edebi için...
Kamuda türbanın serbest olması katkı sağlasa da, esas tesettür sorunumuzu çözmüyor. Bilâkis, asıl sorun şimdi başlıyor!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Faruk Köse Arşivi