Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Moda sektörünün perde arkası

Moda sektörünün perde arkası

Modanın üç temel unsuru var: Cinsellik, kadın ve tahrik. Bir mânâda moda, hevâ ve hevesin, şehvet duygularının tahrik edilmesidir.

Moda ve fuhuş mafyasının iç içe, beraber çalıştıkları bir vâkıa. Fuhuş sektöründeki rantları yükseltmek için, sık sık tertiplenen “moda şovları”yla beyinler öylesine yıkanır ki, başka meselelerin farkına bile varılmaz.
Moda, his ve bayağı arzu, çıkar ve maddî imkânlara göre bir güzellik imajı çizer. Herkesi bu modele şartlandırır. Bu suretle üretilen malzemeleri tüketmeye çalışır. Ve moda sektörü, daha başka bir ifadeyle, moda mafyasının kasalarını doldurur. Medya ise, reklâmlarla beyinleri yıkayarak, “tüketim” ideolojisi içinde, moda ile ilgili imajları sürekli topluma pompalar.
Bu örnekler de göstermektedir ki, modayı takip eden, âdeta onun kulu kölesi olmaktadır.
Oysa hiçbir kadın, diğer kadınlara benzemez. Yüz, el, ayak ve beden şeklinden, saç teline, parmak izlerine, hatta sesine kadar nice farklı yanları vardır. Kadınların yüzde 99’u modanın çizdiği bu modele uymaz. Zâten istenen şey de budur. Hedef, kadınları çizilen modele şartlardırmaktır. Eğer kadınlar o modele şartlanırlarsa, artık tepeden tırnağa değişeceklerdir. Böylece “moda” uğruna zamanıyla birlikte sıhhatini, servetini, belki de nâmus ve şerefini, benliğini ve değerlerini fedâ edecektir. Hayatı alt-üst olacak, iğrençliklerle dolacaktır.
Amerikalı aktör Mickey Rourke’nin eski eşi Carre Otis, geçmiş tarihlerde, moda dünyasında dönen dolapları İngiliz dergisi Sky’e anlatmıştı. Ancak öyle açık, gerçek ve bayağı tabirler kullanmıştı ki, terbiyemiz onları yazmaya müsaade etmiyor! Yalnız son derece ibret verici olduğundan, okuyucularımızdan özür dileyerek bir kısmını alıyoruz: “‘Aman ne kadar kusursuz bir vücûdun var, gel seni model yapalım’ teklifinde bulunulunca dünyalar senin olur. Sonrası iğrençtir... Bağımlı olman için uyuşturucuya alıştırırlar... Ardından canları istediğinde evine gelirler... Seni resmen moda evlerine satarlar. Kısacası moda dünyası iğrençtir.” (Hürriyet, 29 Mayıs 1995)
Evet, insanî zaaflarla beslenen “moda” doymak bilmez bir canavardır. Sülük gibi maddî servetleri emmekle kalmaz, mânevî değerleri de emip tüketir.
Batı felsefesinin bir ürünü olan moda, aynı zamanda tüketim üzerine bina ettiği ekonomisinin de “sömürü” vasıtasıdır. “Hevâ ve hevesi teşci” ederek çılgın bir tüketim, bol ve tatlı kazanç için moda yem olarak kullanılıyor.
Gemlenemeyen moda tutkusu, modacıyı âdetâ ilâh, takipçilerini de kul yapar! Dikkat edilirse her sene ve hatta her mevsim renkler, desenler, kumaşlar, şekiller baş döndürücü bir hızla değişmektedir. Eşyalar eskimediği, yıpranmadığı, fonksiyonlarını kaybetmediği halde “moda psikolojisi” onların papucunu dama atmakta... Bu sene modacılar ne emrederse,—tabiri caizse—”modanın kulları”, tutkunları harfi harfine onu uygulayacaklardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi