Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın grup toplantısında söyledikleri bir gerçeğin ifadesi; bu memlekette “ulusalcı sol ve ulusalcı sağ” batırır, mütedeyyinler kurtarır.

Hep böyle olmuştur, onların tükettiğini yerine getirmek hep “bu kesime” düşmüştür.
Bu meselede de böyle, temizlik yine “Baş”a düştü.
Evet, şu “Emeklilikte yaşa takılanlar” meselesi…
Bakanlarımız Sayın Faruk Çelik ve Sayın Mehmet Şimşek’in açıklamalarıyla gündeme yerleşen mevzu.
•
Nedir bu?
Şöyle bir durum:
Anasol Me koalisyonu iş başındayken…
DSP ve MHP iktidardayken…
Ulusal Sol ile Ulusal Sağ bir başka ifadeyle Kemalist Sol ile Kemalist Sağ iktidardayken, bugün bizden “borç dilenen” IMF bir emir verdi ve milyonlarca vatandaşın emeklilik hakkı resmen gasp edildi.
İşin Emeklilikte Yaşa Takılanlar boyutunda şöyle bir durum var;
Devlet sana diyor ki; “Şu kadar gün prim öde emeklisin!..”
Sen ödüyor, ödüyor, ödüyorsun…
Derken, birileri yani Kemalist Sol ile Kemalist Sağ koalisyonu ekonomiyi batırıyor, ülkeyi IMF’ye mahkum ediyor…
IMF de şartını koyuyor: “Emeklilikleri ötele!..”
•
Bu emri yerine getirmek için “YAŞ Şartı”nı uyduruyor Sol ve Sağ Kemalistler!
“Tamam” diyor vatandaşa:
“Prim ödeme gün sayını tamamlamışsın. Bir de IMF emri ile çıkarttığımız yaş şartını yerine getirmen gerekiyor.
Sana üç sene takıyorum, sana beş, sana yedi, sana on, sana on iki!.. Bundan sonra prim ödemene gerek yok. Yaşını bekleyeceksin. Yaşın gelene kadar da emekli maaşı alamayacaksın. Bu arada sağlık hizmetinden faydalanmak istersen, yani hasta masta olmaya kalkarsan bilmiş ol,  sana yeşil kart yok, devlete prim ödeyeceksin!.. İşin var mı yok mu beni ilgilendirmez!.. Ne halt edersen et yaşını doldur ya da doldurma geber git!..”
•
Maçın 88. Dakikasında kural değişti mi sana.
Adam gelmiş 50 küsur yaşına…
O yaştaki adamı kim işe alır?
İşsizlik bir yanda, sağlık hizmetlerinden mahrumiyet diğer yanda…
Çile babam çile!..
•
Biz, bu haksızlığın son bulması için hayli çaba sarf ettik.
İşe el attığımız günlerde dertlisi çoktu ama gündeme getiren yoktu.
“Fil dişi kule” medyası her zaman olduğu gibi “tabandan” gelen sese kulak tıkıyordu.
Biz üzerine gittik, memleketin gündemine oturdu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “Kimseye emeklilik sözü vermiyorum ama” dedi, “Konu hakkında çalışma yürütüyoruz.”
Hareketlendirme çalışmamız, bölgelere yansıdı.
Her vekil, seçim bölgesinde “emeklilikte yaşa takılanların” talepleriyle karşılaştı.
Dalga dalga mesele buralara kadar geldi.
•
Şimdi…
Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek, “Bu iş olmaz!” dedi.
Ve ekledi:
 “Sosyal Güvenlik sistemi yılda bütçeden 74 milyar TL’lik destek alıyor. Böyle bir kurumun ilave birtakım açıkları artıracak bir strateji belirlemesi söz konusu değildir.”
Yapmayın Sayın Bakanım, Yapmayın Sayın Mehmet Şimşek!
Bu ödenen “toplam” rakam ve bunun içinde “terör mağdurlarına ödenen” de dahil olmak üzere SGK üzerinden gönderilen 49 Milyar TL var.
Bunlar SGK açığı değil!..
Gerçek açık 24-25 Milyar Lira civarında.
Bu da emeklikte yaşa takılanlardan değil, sistem içine sokulamayanlardan ve diğer kayıp kaçaklardan kaynaklanıyor.
İkincisi, Emeklilikte Yaşa Takılanlar için kaynak yok değil…
İşsizlik sigortası fonuna ben, şahsen, dünyanın parasını ödedim bugüne kadar…
Ödedim ama hiç faydalanmadım.
Böyle faydalanmayanlar, az faydalananların hazineye bıraktığı fazlalık geçen yılın temmuz ayı itibarı ile 57 Milyar 895 Milyon Lira!..
Yavaş yavaş 60 milyarı buluyoruz demektir!
Bu böyle çığ gibi büyüyen bir kaynak…
Bu parayı borç ödemelerinde kullanmak gibi bir durumumuz olmayacağına göre, niye hak edenleri emekli etmeyelim?
Niye, onlardan boşalan yere gençlerimizin yerleşmesini ve böylece işsizlik oranımızın azalmasını sağlamayalım…
Sayın Şimşek, Sayın Bakan…
O vatandaş alacağı üç kuruşluk emekli parasını yurt dışına mı transfer edecek?..
Bu para bu ülkede harcanacak, esnafımın kasasına girecek…
Ve tabii Maliye’nin kasasına!..
Hayır “Erken emeklilik” talebi filan yok burada.
Kimse erken emekli olmuyor.
Haklarını verdiğinizde en az 7000 gün prim ödemiş olarak emekli olacak bunlar…
Kimisi 9500 gün hatta!..
 “Helalleşme” zamanı Sayın Bakan.