Ersoy Dede

Ersoy Dede

Hatay Kurtuluş Ordusu

Hatay Kurtuluş Ordusu

İçimiz kanıyor, yüreğimiz yanıyor.. Akıl alır gibi değil.. İzah edilir gibi değil.. Reyhanlı’da dün sabah namazından itibaren başlandı sela verilmeye.. Kaç canımız gitti, kaç beylik laf edildi, kaç plan yapıldı, kaç taktik-strateji geliştirildi bilemiyorum.. 2 yılı aşkın süredir devam eden Suriye İç Savaşı’nın başından bu yana sistem, Türkiye’yi içeri çekebilmek için elinden geleni yaptı, yapmaya da devam ediyor.. Daha Tunus’ta ilk sesler yükseldiğinde, Buazizi kendini yaktığında, bugün yaşanacakları korkarak tahmin ediyorduk.. Başbakan Erdoğan’ın; “Suriye bizim iç meselemiz” dediğinde ne anlatmak istediğini kavrayamayanlar, Reyhanlı’da neler olup bittiğini de çözemeyecek..

CİLVEGÖZÜ’NÜ ÇÖZMEDİĞİMİZ İÇİN OLDU

Bakın daha Cilvegözü Saldırısı ile tamamen yüzleşemeden yine aynı lokasyonda çok daha kanlı bir eylem tertiplendi.. Eğer Cilvegözü ile gerçek anlamda hesaplaşabilseydik, bugün bunu önlemek daha kolay olacaktı.. Zira; El Muhaberat’ın işi bunlar” deyip kestirip atmak kolay.. Oysa el muhaberat dediğin yapı bir Suriye iç istihbarat mekanizması değil bildiğimiz anlamda..  Neden Cilvegözü önemli? Çünkü bence henüz 11 Şubat Saldırısı’nın Türkiye’deki işbirlikçileri deşifre olmuş değil.. Stratejik açıdan önemli olan bir bölgede, mesaj niteliği taşıyan eylemler koyan bir kurmay zeka, köşeye sıkışmış bir Esad’ın sokak hareketi Şebbiha olamaz.. Daha planlı bir hareketten söz ediyoruz burada.. Hem siyaseti planlı hem de eylemi..

MİHRAÇ URAL VE ACİLCİLER

Banyas’ta geçen gün yaşanan katliamı izledik televizyonlarda.. İçimiz yanarak.. Sonra Esad’ın Hataylı Celladı Mihraç Ural çıktı ve Banyas’ın önemini anlattı.. Bu sözler, katliamdan önce kaydedilmiş sözlerdi sanıyorum. Ama bağıra bağıra gelen bir sürecin habercisi olması bakımından önemli.. Diyor ki Mihraç Ural; “Banyas kuşatılıp temizliğe başlanmalı.. Bizden Banyas’a girmemiz istenirse biz de üzerimize düşeni yaparız. Herkes Suriye direnişçilerinin nasıl savaştığını görecek.” … Peki neden Banyas? Onun cevabı da şöyle; “Banyas’a dikkat edelim. Bu hainlerin denize açıklanan tek kapısıdır. Süratle kuşatılıp, özgürleştirilerek, temizlenmesi gerekir”.. Oldu mu peki? Çok açık ki oldu.. O zaman, bu adamı dikkatle takip etmeye devam etmemiz lazım..  Zira bir sonraki ifadeleri önemli.. Diyor ki; “Suriye Direnişi; hainlerden, sınırlardan sızanlardan, Erdoğan’dan ve ‘yeni Osmanlıcı’lardan hesap soracak. Suriye’nin çocukları; 7 bin yıllık medeniyet ve kültürümüzün çocukları, bu topraklara girerek ülkeyi yıkmanıza izin vermeyecek. Hepimiz sizi izliyoruz”… Buraya kadar anlaşılmayan bir şey olduğunu zannetmiyorum.. Şimdi “Kim bu Mihraç Ural?” sorusunun yanıtını da verdiğimiz zaman, hem 11 Şubat’ı hem de 11 Mayıs’ı doğru anlayacağız..

KİM BU MİHRAÇ URAL?

Mihraç Ural, Acilciler olarak bilinen grubun lideri.. Acilciler diye aslında “Türkiye Devrimi’nin Acil Sorunları” bildirisini kaleme alan ekibi hatırlıyoruz.. Ancak 12 Eylül’de bu hareketten geriye bir şey kalmamıştı.. Daha sonra ise aynı perspektifte THKP-C/HDÖ yapısı bir kolunu Acilciler olarak tanımladı.. Mihraç Ural da, kendisini THKP-C’nin genel sekreteri olarak tanıtıyor. (THKP-C’liler buna tepkili.. Zira bugünkü anlamda Acilciler’in, kendi isimleri üzerinden faaliyet yürüttüğünü düşünüyorlar.)  Neyse Mihraç Ural’ı Esad’ın himaye ettiğini söylememize gerek yok sanıyorum.. Zira Hatay, Suriye tarafından hiç boş bırakılmadı bugüne kadar.. 1939’da resmen Türkiye’ye katılan Hatay ile ilgili hâlâ bazı çevrelerce “2038’de referandum yapılacak. Türkiye’de kalmak isteyip istemedikleri sorulacak Hataylılar’a” türü garip mesnetsiz, temelsiz bazı değerlendirmeler yükseltiliyor. Oradaki demografi belli çevrelerce korunmaya çalışılıyor hâlâ.. Şu bilgiyi de sunalım resim netleşsin.. Bizim “Acilciler” olarak bildiğimiz yapının Suriye’deki ismi “Hatay Kurtuluş Ordusu”.. Ve bunun Türkiye işbirlikçileri ortalarda dolaşıyor.. Bugün bu kadar can verdik, yarın başımıza ne geleceği belli değil.. 1984’te PKK için yaptığımız “üç-beş çapulcu” nitelemesinin sonunda geldiğimiz durumu hafife almayın. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi