Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Her şeyi bilirim hezeyanı

Her şeyi bilirim hezeyanı

Gençlik yıllarımızda, başımız darda kaldığında ya da bir musibete duçar olduğumuzda manevi ablalarımızdan destek alır ve bu vesile ile yeniden doğrulup yolumuza devam ederdik. O günlerde aile içinde yeterli desteği bulamayan gençler, bu açığı ablalar ya da ağabeyiler aracılığıyla kapatırlardı. Doğal olarak gelişen ve epey de kabul gören ablalık ya da abilik sistemi İslam kardeşliği ve dayanışmasının gelişmesi bakımından da önemli kabul edilirdi. Başlangıçta bu uygulama, iki kardeşin dayanışması olarak devam ediyor ve masumiyetini koruyordu. Ancak daha sonraki yıllarda, abla ya da abi dediğimiz bazı büyüklerimiz bunu istismar ederek farkında olmadan bağımlı bireylerin yetişmesine neden oldular. Yani, bundan kendilerine bir üstünlük payesi biçen bazı kimseler, “artık her şeyi ben yaparım, herkese ben söz geçiririm, ben akıl verebilirim” anlayışı ile hareket ederek bu insanları kendilerine bağımlı hale getirdiler. Oysa sağlıklı bir yardımlaşmada, insanlar bağımlı hale gelmezler aksine, kişi sorunlarına kendi yöntemleri ile çözüm bulmaya teşvik edilir, güç yetiremediği noktada ise destek verilir. Aksi takdirde abla ya da abiye yaslanarak hareket eden bir kişi hayatı boyunca ne kendini tanıma ne yeteneklerini geliştirme mikanı bulabilir ne de bağımlılıktan kurtulabilir. Bu kimseler yaşları kaç olursa olsun etraflarında kendilerine bir yerde annelik ya da babalık yapacak ağabeyler ablalar aramaya koyulurlar. Ablam ya da abim diye taltif ettikleri kimseler, iyi niyetlerini korur ve nefislerinin yönlendirmesi ile hareket etmezlerse faydalı olabilirler aksi taktirde iki taraf ta birbirinden beslenir hale gelebilir.

Bağımlılığın getirdiği sorunları anne çocuk ilişkilerinde de görüyoruz. Elbette bizler Batı toplumunda olduğu gibi, belli bir yaşın üstüne geldiklerinde çocuklarımızı evden uzaklaştırıp, bireysel bir hayatın içine sürüklemeyiz. Fakat bağımlı annelerin büyük çoğunluğu çocukların yaşı kaç olursa olsun, ona üç yaşındaymış gibi muamelesi ediyor ve çocuğun ayaklarının üzerinde durmasına fırsat vermiyorlar. Bu çocuklar büyüyemiyor ve kanatlarını kullanamadıklarından uçamıyorlar. Anne bunu şefkat ve merhametinin bir sonucu olarak yapıyor fakat bu çocuğa yapılan bir iyilik değildir. Bu çocuklar, tek kanadı kırılmış bir kuş gibidirler ve topluma çıktıklarından annenin desteği olmadan uçamazlar. Anne çocuğuna iyilik yapmak istiyorsa ya da manevi ablalarımız ve ağabeylerimiz kendilerine dert anlatan kişiye destek vermek istiyorlarsa onu kendi imkanları ile uçmaya teşvik etmelidirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi