İtiraf edemediklerim
Nefes alıp veriyorsak ve
Ayaklarımız değiyorsa toprağa
Kulaklarımız duyuyor, gözlerimiz görüyor ve hüzünlenebiliyorsak
Demek ki yapabileceğimiz bir şeyler daha var…
Aldığımız her nefes, attığımız her adım yapabileceğimiz bir şeylerin olduğunu gösteriyor. Yani yaşıyoruz, bu hayata veda etmeden sırtımızdaki torbaya bir şeyler daha atabilir ve bu yolculuktan karlı çıkabiliriz.
Bir tutam iyi niyet
Bir avuç merhamet
Kutlu bir kelime,
Adaletten ve sevgiden bir demet toplayıp torbamıza atabilir ve yolumuza öyle de devam edebiliriz…
Çünkü yolun sonu görünse de, henüz bu hayata veda etmedik… O yüzden aldığımız her nefesin tükettiğimiz her dakikanın her saniyenin büyük önemi var. Unutmayalım Cenneti de Cehennemi de biz kendi gayretlerimizle buradan götüreceğiz.
Neden hayat hep bitmeyecekmiş gibi gelir?
Neden ev sahibi gibi davranırız?
Gündelik koşturmalar,
Televizyon başında tüketilen zaman
Kavga, gürültü, dedikodu, eğlence ve şaşalı hayatlar, acaba bizi hangi güzergaha doğru sürükler? Sağa mı? Sola mı? Nereye?
Ölüm her an ve her dakika biraz daha yaklaşıyor. Her nefeste her geçen günde toprağın kokusunu biraz daha hissediyor ve başımızı yere doğru eğiyoruz. Mevsimler geçiyor, geceler gündüzleri gündüzler geceleri kovalıyor ve bizler bu beden kabuğunda ebedi kalacakmış gibi davranıp karanlığa doğru sürükleniyoruz. Ama bunu göremiyoruz. Çünkü misafir olduğumuzu unutuyor ve dünyayı ebedi kalacağımız bir mekan olarak görüyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.