Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Taksim Anarşistleri-2: “Kirli İnsanlara Temiz Muamelesi Yapılmaz”

Taksim Anarşistleri-2: “Kirli İnsanlara Temiz Muamelesi Yapılmaz”

 Taksim’deki âdi ve şarlatanca vakalar geleceğin Müslüman Türkiye’sine karşı olanlar tarafından yapıldı. Bunlara Taksim çapulcuları denir. Bunların ardında ABD’nin ve Türkiye’nin “Derin güçleri”, Siyonistler, Mossad, Beyaz Türklerin patronları, içki ve bira fabrikatörleri var.

     Topyekûn savaş açmayı denediler. Gayeleri birdir: “Bu hükümet gitmeli!” İstedikleri 28 Şubat rejimi gibi her türlü gayr-ı meşruluğun ve ulusalcı zorbalığın yeniden hükümferma olduğu bir Türkiye…  

      Türkiye’nin sinsi düşmanlarının başı olan ABD, İngiltere, İsrail ve Fransa el altından destekledikleri Taksim hainliğinden “hoşnut” olduklarını beyanlarıyla belli etiller. Taksim anarşistleri ve çakallarını oluşturan unsurlar şunlardır: Altı Ok’çular, İşçi partililer, DHKPC’li gazeteciler, Beyaz Türkler, “lay lay lom”cular, çocuk yerine yanlarında it gezdiren sosyeteler,  çapulcular, laikçi-alkolcü-Atatürkçü zümreler, dizi film oyuncusu hapçı zibidiler, Müslüman Türkiye’nin yüzkarası sinema ve sahne artistleri, tiyatrocular, “homo”lar ve benzeri belden aşağı gruplar…

    Batı’nın ezelî düşmanlığı hiç bitmeyecek. Tanzimat’tan bu yana Türkiye ve İslâmları  mağlup pozisyonunda tutmak. Taksim’in çapulcuları Batı’nın isteklerini yerine getiriyor, Türkiye’nin bölünmesine ve zayıflayıp “av” hâline gelmesine yataklık ediyorlar. Bundandır ki Taksim anarşistleri, yani kudurmuş itleri Batı’nın ve Ergenekoncuların birer ajanları, konu mankenleri, paravanları ve yevmiyecileridir.    

    Ulusalcı Taksim anarşistleri ve çapulcuları, Taksim kalkışımında mevzi kazandıkları zehabına kapılarak, sözüm ona “düzenli orduları olmayan halkçı güçler”(!) olarak “Taksim Platformu” oluşturmuşlar. Platform’un üyeleri, “dâvet üzere” Başbakan Yardımcısı’yla toplantı yaparak taleplerini bildirmişler:                                                                                              

    1-Üçüncü Köprü, Üçüncü Havaalanı ve Kanalistanbul projesi AOÇ’lar, Hes’ler iptal edilsin. THY Grevlerinin önündeki engeller kaldırılsın ve hakları verilsin.

    2-Taksim çevresindeki alkol ve bira satan işletmelerin “alkol yasağı düzenlenmesinden dolayı oluşan mağduriyeti derhal önlensin ve alkol kanunu üzerindeki yasakçı düzenleme iptal edilsin.

    3-Kentsel Dönüşüm faaliyetlerine son verilsin.

    4-Üniversite, yargı ve sanatçıların üzerindeki baskı kaldırılsın.

    5-Gezi Parkı eski hâline dönmezse eylemlerimizi sürdüreceğimiz bilinsin.

    6-Taksim ve diğer illerdeki kalkışım ve mücadelemiz sırasında polisten gördüğümüz insanlık dışı muameleden dolayı üç şehrin valisinin ve emniyet müdürlerinin görev yerleri değiştirilsin ve haklarında soruşturma açılsın. (Bu talebin zımnında ‘bürokratların kellesinin derhal tarafımıza teslim edilmesi’ mânası yatmaktadır)

     Ulusalcı Taksim anarşistleri ve çakallarının istekleri uzayıp gidiyor şüphesiz. Savaşan iki taraftan biriymiş gibi toplantıdan zafer kazanmış bir eda ile çıktıktan sonra medyaya yansıyan âdi ve şenî düşünceleri insanın ağırına gidiyor, izzetinefsine dokunuyor.    

     Tehdit üslûbuyla söylenen “Gezi Parkı eski hâline dönmezse” talebine dikkat edilmelidir. Bunun mânası şu: Taksim projesiyle birlikte içki, uyuşturucu ve cinsellik pazarlayan gayr-ı meşru sektörlerin hadsiz kazançlarına darbe vurulacağından bütün çirkef gruplar, sektörler, patronlar Taksim’deki vaka-ı şeriyeyi desteklediler. Taksim’in daimi zibidilerini, çapulcularını ve çakallarını paralarla ve yevmiye ile kiralayarak kaos çıkarttılar. Çünkü Taksim projesi, meydanın her türlü zina, fuhuş ve uyuşturucu kullanma faaliyetleri için yerleşik hâle gelmiş zula ve mekân imkânlarını ortadan kaldıracak.

     Bir Taksim anarşistinin, yani itinin “bu eylemleri yapmak mecburiyetinde misiniz?” sualine verdiği cevap mânidardır: “Ekmek parası… Bizden talep edilen eyleme göre para pazarlığı yaparak bu eylemleri yapıyoruz…”     

    Taksim Platform’u üyelerinin basına ve Twitter’e verdikleri beyanlar, geleceğin Müslüman Türkiye’sine ve millet-i beyzâ’nın haysiyetine hakaret ihtiva ediyor:

     “Taksim’de cansiperâne bir şekilde mücadele edenlere ‘çapulcu’ denilmeyecek. Çünkü Atatürk, halkına ‘çapulcu’ değil, ‘yüce Türk milleti’ diye hitap etmiştir. Atatürk, halk adına yaptığımız bu kalkışımdan dolayı şimdi cennette mutluluktan dans ediyor…”

     Taksim eşkıyaları, M. Kemal’in cennette mutlu olduğuna dair, Cumhuriyet Balosu’nda dekolte bayanlarla dans ederken çekilmiş fotoğrafını belge olarak gösteriyorlar.  Ne kadar pespâye bir durum! Kendilerine “çapulcu” değil, “yüce Türk milleti” diye hitap edilmeliymiş. Taksim kalkışımlarından dolayı M. Kemal cennette mutluluktan dans ediyormuş. M. Kemal, cennete inanmadığı gibi, Allah (c.c.) ve Resûlüne (s.a.v.) ve dinine inanmamıştır ki, cennette olsun.

    Görülüyor ki Taksim anarşistleri, yani çapulcuları birer ruh hastasıdır. Daha çok özellikleri var bu satılmış zavallıların: Ulusalcı ve Ergenekoncu generaller gibi, Kemalist büyükleri gibi, Devrimci Cumhuriyetin şefleri gibi şizofren, paranoyak, alkolist, hapçı…

    Türkiye düşmanları bu şarlatanlar Taksim’e “Yüce Atatürk’ten güç alarak Ey Türk gençliği! İslâm faşizmine karşı diren!” pankartıyla çıktılar.  Alkollü pis ağızlarıyla İslâm’a karşı olduklarını kudurmuş itler gibi bağıra bağıra söylediler.  Utanmadan, necis ellerinde mânasını ve kudsiyetini bilmedikleri devlet-i âliyye’den miras olarak gelen ayyıldızlı Türk bayrağı taşıyorlardı haince gayeleri için. Bu taife asla hâdimülharameyn olan  Müslüman Türk olamazlar.

       En tuhaf olan da binlerce Taksim çakallarının arasında İhsanoviç Eliaçıkov nâmında bir ilahiyatçı profesörünün “Devrimci ve Sosyalist Müslümanlar”  pankartı altında kendisi gibi beyni soğuklamış gençlerle “Taksim’e çıkan isyancılara yardım Allah’ım” şeklinde “dua” (!) okuyup kandil simidi dağıtmalarıydı. Evet, bunlarda Türkiye’nin parçalanmasını isteyen derin Batı’ya ve Ergenekonculara hizmet ediyorlardı. Yazık! Bunların hepsi zihin travması geçiriyor.

     Hükümetin başındakilere hüsnüzanla deriz ki: Âlimlerin sözüyle “Kirli insanlara temiz muamelesi yapılmaz.” Gayr-ı meşru grupları, yani Taksim anarşistlerini, hainleri, Müslüman Türkiye düşmanlarını devlet ricalinin kaidelerine tâbi tutup “dâvet” ederek, müzakere yapmak ve “özür dilemek” küçüklüktür, haysiyetsizliktir. Devlet gücünü ve karizmasını zedelemektir.

     Millet bünyesine dahil olacak evsafta olmayan cibiliyeti ve zihniyeti bozuk zümreleri, her türlü sanatçı taifesini, gayr-ı meşru grupları asla mutatap almamalı, adam yerine koymamalı ve bilâkis yakıp yıktıklarının hesabı sorulmalıdır.  

     Taksim ve “Gezi Parkı” bir baştan başa İslâmlaştırılmalıdır. Kimse karışamaz. İstanbul, Sultan Fatih’in çocuklarınındır. Ekalliyet, kendi dinî mekânlarında, ayyaş ve zibidiler, sanatçı ve artistler, sosyete ve “liboşlar” Beyoğlu barlarında ve İstiklâl Caddesi’nde mukim olabilirler.

  ----------------------------

   İLÂVE YAZI:

  

TAKSİM ULUSALCI ÇÖMEZLERİNİN YAZIMA TOPLUCA SALDIRMALARI HAKKINDADIR

       Ey azizan! Fakir, Türkiye’yi kaosa sürüklemek isteyen “Taksim Anarşistleri” hakkında nâçiz bir yazdı da, ulusalcı sitelerden ve kişilerden mail adresime peşpeşe tehdit ve gözdağı mesajları geldi. Bu zümrenin umumu aynı dili kullanıyor. 28 Şubatçı ve ulusalcı rejim ağzıyla neler yazıyorlar, sizlere aktarmam yakışık almaz. En çok “Cemaatçi, örümcek kafalı, yobaz, vatan haini, Atatürk düşmanı, Abdülhamid kafalı, İslâmcı faşist…” şeklinde ifadeler kullanıyorlar.

      Hakkımızda “kötü” söyleyenler içinde en tuhafıma giden de “WWW.19.org.Edip Yüksel (T)”@ edipyüksel 19@19.org.USA.18.org.” Twittter logosundan yazılan ifade oldu. Başlık şöyle: “BİR KAPI KULU DİZMİŞ: ‘TAKSİM ANARŞİSTLERİ: ULUSALCI, ERGENEKONCU, CAHİL, ÇAPULCU, HAİN.” Ardından “Taksim isyancıları”nın haklı olduğunu, hükümetin krallığa doğru adım attığını vs. yazmış. Rahmetli Sadrettin Yüksel Hocanın oğullarından biri bunun yazan. Merhum babasının bedduasını alan bir bedbaht.  Kendisine küs olarak mevta olan babasının yolunda gitmeyen, kardeşi Müfit Yüksel’e hiç benzemeyen, garabet içinde bir İslâm anlayışına sahip ve Amerikalarda dolaşan densiz bir evlât. Ne diyelim, Allah (c.c.) akıl ve izan versin.

     Ey azizan! Bunları âciz varlığımı öne çıkartmak için değil, ders çıkarasınız, Türkiye’de ne menem bir ulusalcı kafanın hâlâ pusuda beklediğini görüp bilesiniz diye yazıyorum. Bendeniz gibi sıradan bir yazıcıya böyle tehditler geliyorsa, Taksim ulusalcılarının ne şenî plân ve hırs içinde olduklarını görün. Aşağıdaki denî yazıyı onlarca Taksim çapulcuları taraftarı ulusalcılar önce birbirlerine dağıtarak, ardından bir hedefe, yani mail adresime toptan huruç edip saldırdılar. Yazdıkları çok komik. M. Kemal’in mâlûm sözlerinin başına şu ve benzeri ifadeleri koyup hâlâ saldırıyorlar:

  “Örümcek kafalı, cemaatçi, Atatürk düşmanı, Faşist İslâmcı vatan hainini Yüce Atatürk’ün sözcükleriyle protesto: Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler…”

 

  Bâzıları da saldırı başlıklarına şunu koyup altına M. Kemal’in sözlerini koymuşlar: *BU ADAM TEYYIT (TAYY-IT) BIZE MARJINAL DEMEKLE HAKLIYMIS:GECENIN 1 INDE BESIKTAS SOKAKLARINDA DENIZ GÖZLÜGÜYLE GEZIYORUZ AMK**************************

 

      Aynı saldırı metninin üstüne kimileri de “FAŞİST….VATAN HAİNİ VAKİT /AKİT….”  ve “VATAN HAİNLERİ BU VATANDA SİZE YER YOK ARTIK…”

 

     Ey azizan! Bu vatanda kiminse bize yer yokmuş artık. Bendenize yadırgamayın ama bu toplu tehdinin muhtevasına memnun oldum. Baş, kalp ve kulak ağrılarım bir müddet gitti. Çünkü fakir hakkında “Atatürk düşmanı, faşist İslâmcı vs.…” şeklinde târif birliğinde ittifak ederek saldırmalarına çok sevindim. Tekrar tekrar Atatürk düşmanı olarak tavsif edilmek bendenizi çok mutlu etti. Atatürkçülük düşmanlığıyla taçlanmak ne şeref! Bahtiyarım artık.

*********

    İsmail Göktürk Kırgizistan’dan döndü. Görelim neler anlatacak?

    Mübarek Mi’raç Kandili günü, Bozok Ünivesitesi’nde gurbet vazifesini dolduran gönül dostumuz Cüneyt Cesur ve dost gözünden ırak düşüp aynı şehirde gurbet yitiği olan gönül dostumuz Murat Yücel peş peşe arayıp “Türk milleti adına sizden dua etmenizi istiyoruz…” dediler. Necip Türk milletine dua için bendeniz gibi ilmi irfanı olmayan münzevî birini aramalarından memnun oldum.  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Ahmet Doğan İlbey Arşivi