Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Hizbullah Amerikan cephesinde

Hizbullah Amerikan cephesinde

Gezi Parkı olayları gösterdi ki, dünyada Türkiye’ye karşı ortak bir nifak cephesi var. Bu nifak cephesidir. Türkiye Arap Baharına model olurken tersinden Türkiye’de Türk Baharı rüzgarlarının estiğini ileri sürüyorlar. Gerçekleri tersyüz etmekle meşguller. Halbuki, kalkışmacılar ve psikopat ve marazi istemezükçüler Türk baharını yıkmaya yelteniyorlar. AB ve ABD de bu çerçevenin dışında değil. Bu nifak cephesi aynı şekilde Suriye’de de halkın yanında değil kısmen veya büyük oranda rejimin yanında duruyor. Bundan dolayı Suriye Devrimi Kurtuluş Heyeti Başkanı Üsame Meluhi uluslar arası toplumun veya büyük devletlerin Suriye devrimine karşı nifak içinde olduğunu ve nifak cephesini temsil ettiğini söylemiştir. Demek ki, Suriye devrimini yalnız bırakanlar, Türkiye’de de onun hamisi olan iktidarı sarsmak ve yıkmak peşindedirler. Üsame Meluhi, Batı’nın, kanatları budanmış bir Beşşar istediğini ve yerine kendileri açısından tatmin edici bir yedek veya alternatif ikame edinceye kadar da işi ağırdan almaya devam edecekleri öngörmektedir. Meluhi, Beşşar’ın İsrail’in gerçek garantörü olduğuna dair Batı’yı ikna ettiğini ifade etmiştir. Sabah gazetesi Batı’nın gönlünde yatan aslanı keşfetmişti: Menaf Tlass. ABD’de yayınlanan The Science Monitor gazetesi de Sabah gazetesi gibi Menaf Tlass’ın takdimciliğine soyunmuş ve ismini Esat’a yedek olarak parlatmıştır.  Onu ve benzerlerini olgunlaştırıncaya kadar Suriye’yi yıpratacaklar. Esasen, baştan beri Suriye’de devrimin gecikmesini Esat’ın alternatifi olmadığına bağlayanlar bilerek veya bilmeyerek Batı’nın kendi kriterlerine veya dişine göre bulamadığı yedekten bahsetmektedirler. Yoksa gerçekten de mesele alternatif meselesi değildir. Batılılar kendi kriterlerine göre yeni bir Esat bulana kadar sürekli olarak bahane üretmektedirler. Kimileri de bu bahanelere katılarak Batının emellerine çanak tutmaktadır.

¥
Üsame Meluhi, Beşşar rejimini ayakta tutmak için İran’ın Suriye Merkez Bankasına 20 milyar ve Maliki’nin 10 milyar dolar yatırdığını böylece savaş giderlerine ortak olduğunu ifade etmektedir. ABD ve kimi Batılı ülkeler hala muhaliflere yardım vaat ederken Hizbullah’ın İran ile birlikte Suriye’nin muayyen bölgelerini işgal etmesini kınamakla geçiştirmektedir. Fiili hiçbir şey yapmamıştır. Avrupa Hizbullah’ı terör listesine koyamadı. Sünni olsaydı çoktan terör listesinde yerini almıştı bile. Onlar için şimdi Hizbullah işlevsel. Meseleye ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ zaviyesinden bakıyorlar. ABD hala Pakistan’da Taliban bölgelerini insansız hava araçlarıyla bombalıyor ve insanları öldürüyor. Oysa ki Suriye’de çeşitli bahanelerin arkasına gizlenerek kılını kıpırdatmıyor.  Bütün ulusalcılar, Hizbullah ve şeytani güçler aynı safta birleşmiş bulunuyorlar. Üsame Meluhi Beşşar’ın İsrail’in garantörü olduğuna dair Batı’yı ikna ettiğini  söylemesinin hem sahada hem de basın da delilleri ve teyitleri var.  Sözgelimi İsrail ile Suriye rejimi birlikte hareket ederek Golan Kapısını denetimleri altına almışlardır. Hizbullah, Golan’ı hareketlendireceğini söylerken Suriye ile İsrail birlikte hareket ederek kendilerine göre yeniden geçiş kapısını şimdilik stabil hale getirmişlerdir. Beşşar’ın ikna ettiği veya ABD’nin Beşşar’ın mantığına ikna olduğuna dair somut haberler var. Sözgelimi, Lübnan’da yayınlanan Hizbullah’a yakın El Ahbar gazetesi (Ece Temelkuran’ın geçmişte temasta olduğu gazete) bu iddiayı doğrulamıştır (http://deeretnanews.com/index.php?option=com_content&task=view&id=2110256&Itemid=422). Bu yeni bir İrangate skandalıdır.
¥
Hizbullah’ın gazetesi el Ahbar’a göre, Barselona’da bir araya gelen Suriye ve Amerikan heyetleri birkaç noktada mutabakata varmışlardır. Buna göre, ortak düşman terördür. Aydınlık gazetesi geçmişteki bir haberinde ve başlığında Beşşar Esat ile Ürdün Kralının ortak düşman olarak İhvan’ı belirlediklerini yazmıştı. Suriye rejimiyle Amerikan rejimi arasındaki ortak düşman da terör ve teröristler olarak belirmektedir. Terör ve teröristlerin ise kimler olduğu malum. Halkını öldüren terörist olmayan halkı savunan terörist oluyor. Hizbullah da Suriye’ye müdahalesini tekfircilere ve teröristlere bağlamış ve böylece Batılılara göz kırpmıştı. Şimdi mutabakatlar üzerinden meyvesini alıyor. Barselona’da yapılan görüşmede Suriye’yi adı verilmeyen bir din adamı ve beraberindeki heyet temsil etmiştir. Amerikan heyeti ise Robert Ford dışında teşekkül etmiştir. Şam rejimi ile Amerikan yönetimi arasında iki hususta mutabakat sağlanmıştır. Suriye muhalefeti içinde İslami muhaliflerin ayıklanması ve köklenmesi. Ayrıca Suriye’de siyasi bir çözüm bulunmasıdır. ABD yapısal olarak İslamcıların veya Kaide’nin (abartmalarla) muhalefete sızdığına ve bunların muhalefetin içinden ayıklanması ve köklenmesi gerektiğine inanmaktadır. Halbuki, Suriye Hür Ordusu, Nusret Cephesinin abartıldığını ve silahlı gruplar içinde varlıklarının yüzde 5 ile 8 seviyesinde kaldığını ifade etmektedir. Bu cephenin güçlenmesinin arkasında üç unsur vardır. Birincisi, disiplinli olmaları ve gözlerini budaktan sakınmamalarıdır. İkincisi, rejimin orantısız vahşetidir. Üçüncüsü, ABD ve dünyanın nifak cephesi olarak Suriye’ye de olan bitene seyirci kalması. Ve muhalefeti oyalamasıdır.  Buna mukabil, Nusret Cephesi de sahada muhaliflere ama açıklamalarıyla ABD’ye çalışıyor. Durduk yerde Kaide ile bağlantısını açıkladı. Bununla kalmadı, sanki gelmeyen yardımı iyice çıkmaza sokmak için ABD ile savaşmaktan ve İslam devleti kurmaktan bahsetmeye başladı. Hizbullah Batı’ya göz kırparken Nusre onun düşmanlığını çekmeye çalışıyor. Erken öten horozu boğazlarlar. Bu cephe ile alakalı olarak İslami kesimlerin de şüpheleri var. Suriyeli muhalifler bu örgütün rejim tarafından kurgulandığını ileri sürüyorlar. Fethülislam meselesinde olduğu gibi. Al Misruyyun gazetesinden Cemal Sultan (Kaide, Zevahiri ve Kuseyr cerimesi yazısı 8 Haziran 2013) bu ortak kaygılara tercüman olmuştur. Kaide ve türevleri bilerek veya bilmeyerek düşman cepheye su taşıyor. Elbette onun içindeki öteden beriden toplanan savaşçılar ise bunun siyasi boyutlarından habersizler.
  Nifak cephesi ile iman cephesi Şam’da ayrışıyor. Bunun ayak sesleri Gezi Parkı’ndan da duyuluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi