Cemal Nar

Cemal Nar

Aynı Endişeler

Aynı Endişeler

Geçen hafta yazdığımız “Hz. Ömer’in Yumruğu” yazısında Hz. Ömerin bir endişesini yazmıştık, hatırlayalı:

- "Ey Ömer, neden böyle yaptın?"

Ömer cevap verdi:

- "Ey Allah'ın Resulü! Babam, annem sana feda olsun! Ebû Hureyre'yi, ‘can ü gönülden Allah'tan başka hiçbir ilahın olmadığına şehâdet eden kimse ile karşılaştığı takdirde onu cennetle müjdelemesi için’ pabuçlarınla sen mi gönderdin?”

- "Evet" buyurdu.

- "Yapma, korkarım ki insanlar sadece buna güvenip amelleri terkederler. Bırak onları amel etsinler" dedi. O da şöyle buyurdu:

- "Öyleyse bırak onları!"

Bir kardeşimiz yorumunda kaynak sormuştu. Gazete yazılarında ilmi kaynaklar ağır gider diye bazen yazmıyoruz. Madem istenmiş, verelim: (Müslim (imân 52, s. 59); Ayrıca Bkz. Rudanî, Cem’ul Fevaid, no: 8.)

Bu endişelerde Hz. Ömer yalnız değildir. Aynı endişeleri şu rivayetlerde de görüyoruz: Ebû Musa radiyallahu anh'dan anlatılır:

“Kavmimden birkaç kişi ile birlikte Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına geldim. Şöyle buyurdu:

- "Kendinizi ve -kavminizden- ardınızda olanları müjdeleyin! Müjdeleyin! Kim can ü gönülden tam bir sadâkat içinde Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şehâdet ederse, cennete girer."

Hemen insanlara bu müjdeyi vermek için Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanından ayrıldık. Giderken Ömer radiyallahu anh'a rastladık. (Duru mu kendisine bildirince) Bizi alıp tekrar Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e götürdü ve şöyle dedi:

- "Ey Allah'ın Resulü! Bu takdirde insanlar amel

etmez, buna bel bağlarlar."

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem sustu. ( Ahmed (IV, 402; Rudanî, Cem’ul Fevaid, no: 9 )

Bu konuda bir rivayet daha var. Bezzâr, zayıf bir senedle Ebû Saîd el-Hudrî radiyallahu anh'dan naklediyor:

“Ömer dedi ki: "Ey Allah Resulü! Görüş bakımından sen hepimizden üstünsün! Ancak insanlar bunu duyarlarsa, buna bel bağlarlar (amel etmezler)."(Rudanî, Cem’ul Fevaid, no: 10.)

)

Ama bu meseledeki en son rivayet çok ilginçtir:  Yine Bezzâr, zayıf bir isnâdla Ömer radiyallahu anh'dan rivayet etmiştir:

Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, ona halka bunu müjdelemesini emretmişti, Ömer radiyallahu anh ise şöyle dedi: "Bu takdirde insanlar buna bel bağlarlar."

Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de;

''Bırak bel bağlasınlar" buyurmuştur.( Buhârî'ye göre onun hadisi ile Ahmed, İshâk b. Râheveyh ve el-Humeydî gibi imamlar ihticâc etmişlerdir (Mecma' îI, 11). Rudanî, Cem’ul Fevaid, no: 11.)

Aynı endişe ve korkuları başka duyanlar da var. Mesela Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de zayıf bir isnâdla Bilâl radiyallahu anh'dan rivayet eder: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:

- "İnsanlara bunu duyur!"

- "Söylersem, buna bel bağlarlar" deyince şöyle buyurdu:

- "Bel bağlasalar da!"

Teşekkürler Yâ Resulullah!

Aslında bu endişeler yersiz değildir. Bu kaygıları Sevgili Peygamberimiz (sav)  de çekmemiş değildir. Nerden mi anlıyoruz?

Yolda giderken çok mütevazı olan Peygamber Efendimiz bazen eşek veya devesinin terkisine birisini alırdı. Bir ara çok sevdiği ve “helal ve haramı en iyi bilen kişi” diye övdüğü Muaz b. Cebel’i terkisine alır. Olayın gerisini sözün sahibinden dinleyelim isterseniz:

“Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in Ufeyr adındaki merkebi üzerinde, ben de terkisinde idim. Şöyle buyurdu:
            - "Ey Muâz! Allah'ın Kulları üzerindeki hakkı nedir? Kulların da Allah üzerindeki hak(ları) nedir, bilir misin?"
            - "Allah ve Resulü daha iyi bilir!" deyince, şöyle buyurdu:
            - "Allah'ın kulları üzerindeki hakkı: O'na ibadet edip O'na hiçbir §eyi ortak koşmamak; kulların Allah üzerindeki hakkı ise, kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayanlara azap etme mektir."

Bunun üzerine dedim ki;           

 - "Ey Allah Resulü! Bunu insanlara müjde leyeyim mi?"
             - "Hayır, müjdeleme sonra buna bel bağlarlar!" buyurdu.
              Enes radiyallahu anh dedi ki:

- "Muâz, ölümüne yakın ilmi gizleyip tebliğ etmeme günahından kurtulmak için bunu insanlara bildirdi."( Sahih olan bu hadis birkaç tarikten olmak üzere Muâz'dan tahrîc olunmuştur:  a. Katâde an Enes an Muâz: Müslim (imân 48), Buhârî (libâs 101, rikâk 37, istizân 30). b. Ebû'l-Ahvas an Ebî İshak an Amr b. Meymûn an Muâz: Buhârî (cihâd 46), Müslim (imân 49), Ebû Dâvud (no. 2559, sadece eşeğinin ismi bölümü) ve Tirmizî (no. 2643). c. Ebû Husayn ani'l-Esved b. Hilâl an Muâz: Buhârî (tevhîd 1) ve Müslim (imân 50)

d. Abdurrahman b. ebî Leylâ an Muâz: İbn Mâce (no. 4296).

 

İşte iman etmek bu kadar önemli ve kıymetli bir iştir. Aslında her Müslüman bu harika işi biraz daha yakından tanımaya çalışmalıdır. Bu konuda yazdığımız birkaç kitap kardeşlerimize yardımcı olabilir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi