Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Hidayetsizler

Hidayetsizler

Eskiler derler ki; “Bir kişinin ar damarı çatladıysa, o kişinin dini, dünyası olur.”

Ar damarının ne olduğunu sanırım herkes bilir. Kısaca tarifiyle “ahlak” damarıdır. İsteyen uzun tariflerini de bulabilir.
Ahlakın olmadığı yerde devletin masrafı yüksek olurmuş. Yaklaşık bir aydır devlete ve millete verilen zararlar ortada.
Masrafa sebep olanların, halka ve devlete kafa tutarak, toplumun huzurunu bozanların kimlik ve kişiliklerine bakıldığında, hangi kategoriye girdikleri meydandadır.
¥
Müslümanlar temiz yürekli insanlardır ve “ar” sahibi insanlardır. Bu sebeple en kötü insana bile; “Allah hidayet versin” diye dua ederler.
Tabi bu iyi bir dilektir ve Müslüman insana da iyi dilekte bulunmak yakışır. Yalnız mesele dua edip kenara çekilecek kadar basit değil.
Allah’ın mühürlediği kalbi ancak Allah açar. Allah’ın hidayet nasip etmediği kullara ancak Allah hidayet nasip eder.
Yani Müslüman kullara düşen dua etmektir ama Allah’a rağmen, mühürlü kalpleri açmaya veya insanları hidayete erdirmeye gücümüz yetmez.
Böyle bir şeye yeltenmek, şu demek olmaz mı?
-“Ey Allah’ım sen kalpleri mühürlersin ama biz yine de o mühürleri açmak için uğraşırız. Sen hidayet nasip etmezsin ama biz onları hidayete erdirebiliriz.” (Haşa)
¥
Hidayetsizlerin uzun zamandır planladıkları oyun sahneye konulalı bir aya yaklaşıyor.
Hidayetsizlerdeki birlik ve beraberlik sımsıkı sürerken, bunların karşısında memlekete ve millete sahip çıkması gereken kesimler oyunda oynaşta.
Aklını şeytan çelmişlere hemen şu hatırlatmayı yapmalı. Bunları söylerken çatışmadan, kavgadan, kamplaşmalardan falan söz etmiyorum.
Kamplaşmadan söz etmiyorsun da neden karşı tarafa “Hidayetsizler” diye bir yakıştırma yapıyorsun?
Ne diyeyim; “Çok aziz ve muhterem din kardeşlerim” diye mi hitap edeyim. Görünüyor ve biliniyor ki, malum kesim Allah’tan korkmuyor, kuldan utanmıyor.
Dertleri ne ağaç ne insan ne hayvan. Dertleri çok açık ve net. Dini İslam ve Müslüman halkımız. Bundan ötesi var mı?
¥
Daha diyeceklerim var.
Şeytani güçler, içlerindeki tüm fitne ve fesat ayrılıklarına rağmen, “şerde” birleşiyor ve birlikte hareket edebiliyorlar da bunlara karşı mücadele etmesi gereken sağduyu sahibi insanlar, neden fikirde birlik meydana getiremiyorlar?
Mesela memlekete ve millete sahip çıkan medya sayısı, millete ve memlekete ihanet edenlere destek veren medyadan daha fazla.
Gelin görün ki, ihanete destek verenlerin sesi, soluğu, gürültüsü, patırtısı, mazlumlardan daha çok çıkıyor.
Ülkeye sahip çıkan ve benimseyenler ise sonbaharda rüzgârın tesiriyle derelerden, tepelerden kopan deve dikenleri gibi sağda solda savrulup duruyor.
Akıl ve iz’an sahipleri denge tutturacağım diye bu savrulmaya göz yummamalı. Hiç olmazsa milli irade konusunda bir bütünlük sergilemeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi