Serdar Arseven

Serdar Arseven

Erdoğan “posta”sını koyunca!..

Erdoğan “posta”sını koyunca!..

Gezi olaylarının başladığı o ilk saatleri hatırlayın…

Birkaç yüz “çevreci”ye (!!!) polis müdahalesi olmuş…
Orantısız güç, orantısız güç!..

Bunun ölçüsü nedir, ellerde hassas terazi mi vardır; polisin kullandığı gücün orantılı mı, orantısız mı olduğu nasıl anlaşılır bilemiyorum…
Neyse, birileri “orantısız” dedi, birileri de bunu kayıtsız şartsız kabullendi, o iş öyle kaldı.
Polis o ilk gece, sabaha karşı filan orantısız güç kullanmış oldu!..
Bunu bahane edenlerin olayları nasıl tırmandırdıklarını, faşist parti ile derin solun legal illegal diğer uzantılarının işi nasıl teröre döktüklerini, Yeni Akit’in boy boy fotoğraflarını yayınladığı gâvur ajanlarının işe nasıl müdahil olduklarını, yerli-yabancı medyadaki pislikleri filan hep beraber takip ettik.
O sıcak saatlerde bazı kanallar “hamamın namusunu kurtaracak” adam bulmakta sıkıntı çekiyordu.
Biz çıktık üzerimize düşeni yapmaya çalıştık…
Yeni Akit ise yine büyük iş yaptı, -kimi günler tek başına- teröristlere set çekti!..
O anlarda, tıpkı 27 Nisan muhtırasının verilişinin hemen ardından gözlemlediklerimize benzer durumlar çıktı ortaya.
“Sütü bozuk muhtıra”nın verilişinden kısa bir süre sonra ekranlarda boy gösteren darbe destekçileri, “AKP derhal istifa etmeli, demokrasiyi kullanarak laik rejimi yıkma arayışlarına artık set çekilmiştir!” falan filan diyordu.
Ezik muhafazakârlar, liboşlar, yarı aydın tam kaşar takımı da Erdoğan’ın toplumun bir kesimini anlamamakta inat ettiğini, işlerin bu yüzden çok kötü noktalara geldiğini, “ille de eşi başörtülü birinin Cumhurbaşkanı olmasında ısrar etmenin sıkıntıya yol açtığını” öne sürüyordu.
Başbakan, o gün üzerine düşeni yaptı.
O muhtırayı verenlere karşı milli iradeyi savunan ve herkesi haddini bilmeye davet eden o müthiş metni okuttu!..
Gördük ki, “Yeter, karar milletin!” sloganının hakkını veren bu tavır milletimiz tarafından teveccühle karşılandı…
Erdoğan’ın ülkeye hizmet yürüyüşünün önü iyice açıldı.

Bu andan itibaren gördük ki; 27 Nisan muhtırasının verildiği gün “fırsattan istifade” Erdoğan’ı hedef alanlar, “Bu işlerden vazgeçmesini” telkin edenler çark etti…
Bizler AK Parti’nin doğrusuna doğru, yanlışına yanlış diyen yazılarla öne çıkarken, 27 Nisan muhtarısının verildiğini gün onu hedef alanlar “Paso Tayyipçi” takıldı.
Hatta her biri sağda solda “Sayın Başbakan’la önceki gün birlikteydik, bana dedi ki!..” ile başlayan cümlelerin peşine birtakım dünyevî menfaat taleplerini taktı…
Ve alacağını da aldı!..
(Bunlar arasında, zamanında bu kadroya uluorta “işbirlikçi” iftirasını atanlar var… O kadar yani!..)

Bugünlerde yine aynı manzara!..
Önceki gün ve dünkü gazetelere baktım, haber bültenlerini, tartışma programlarını filan mümkün olduğunca takip ettim…
Hava fena halde değişmiş!..
Gezi Parkı olaylarının ilk günü “Erdoğan istifa, bırakın artık, bu işi sizden daha iyi yapacak AK Partililer de var!” kıvamında yazılar döktürenler…
Her çıktıkları ekranda, “polis şiddeti”nden bahsedenler…
Gezi terörünün “şehirli orta sınıfın ve yeni neslin topyekun başkaldırışı” olduğu yalanını uyduranlar ve uyduranların kuyruğuna takılanlar…
Erdoğan’ın “faiz lobisi”, “dış tezgâh” vurgularını düpedüz birer “uydurma” olarak nitelendirme alçaklığına tevessül edenler…
Liboşlar, ezik-büzük muhafazakârlar, filan.

Şimdilerde maskeler düştü ve Erdoğan alçak saldırıyı püskürttü ya!..
Offf ki offf; Taksim’deki Gezi Terörü’ne ne çakış ne çakış!...
Böyle en içten, ciğerin taa merkezinden haykırışlar!..

Yiğidin az bulunduğu dönemde pısanlar, hatta darbecilerin yanında saf tutanlar, yiğidin harman olduğu dönemlerde ortaya çıkarlar!..
Bu her zaman böyle olur!..

Küçük dünyevî hesaplardan ve feraseti ortadan kaldıran korkulardan Yüce Allah’a sığınalım!..
Bir Müslüman sıkıntıya düştüğünde hep birlikte sahip çıkma hassasiyetindeki Müslümanlardan olalım!..

Diğerleri ne yaparsa yapsın!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi