Mısır’da Genelkurmay Başkanı El Sisi, darbe sonrasında yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesi Başkanı Adil Mansur’un Muhammed Mursi’nin yerine getirileceğini açıkladı. Adil Mansur Hristiyan kimliği ile tanınıyor. Enver Sedat sonrası Cumhurbaşkanı danışmanı olarak görev yaptı. Yani sistem içi bir adam!

Sisi’yi ilk kutlayan Suudi Kralı ve Esed oldu. Esed, bu olayı “siyasal İslam’ın çöküşü” olarak tanımladı..
Siyaset işte böyle bir şey.. Vehhabilerin bir kısmı Mursi’ye karşı Kral Abdullah’ı “emirel mü’minin” kabul ettikleri için, onun işareti ile Hristiyan bir darbeciden yana olabiliyor.. İran ise “siyasal İslam’ın çöküşü”nden bahseden Suriye’nin yanında yer alabiliyor.. Darbeyi ilk destekleyenler Suriye, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri oldu!
İlginçtir, Suudi rejimi ve BAE, ABD ve İngiltere’nin iradesinin aksine bir görüş açıklayamaz ama, bu konuda durum bu. İngiltere askeri darbeyi kınarken, ABD darbe kelimesi kullanmadan durumu değerlendirdiklerini ifade etmekle yetiniyor.. Suudiler aslında her şeyden korkuyor. Mesela Şiadan korkuyor, kendi kontrolü dışında bir İslami hareketten, İhvan’dan ve Sufilerden de korkuyor, ama laiklikten de korkuyor..
Tabii bu işten en fazla mutluluk duyan İsrail olmuştur. Bu işlerin arkasında MOSSAD’ın varlığı, bilinen bir gerçek.. İsrail’in kuşatılmışlık korkusunun sebep olduğu bir süreçten söz ediyoruz.. Suriye sorununun arkasında da aynı gerçek söz konusu..
Henüz her şey bitmiş değildir.. Cumayı beklemek gerek. Bazı üst düzey İhvan mensupları tutuklanmış olsa da Mursi’nin nerede olduğu kesinleşmedi. Halka direniş çağrısı yaptı ve kalabalıklar evlerine dönmediler..
Cumadan sonra Ramazan ayı boyunca da darbeciler rahat yüzü görmeyecek. Bu arada ordu her an bölünebilir ve ülkenin birçok bölgesinde ordu kontrolü kaybedebilir.
Muhalefet; eski rejim yanlılarından Hristiyanlara, Batıcılardan ve masonlardan Suudi yanlısı Selefilere, Mısır’ın çapulcuları Baltacılara kadar, askerlerin gölgesinde, darbecileri alkışlayan sözde özgürlükçüsü, liberali, laikçisi bir yamalı bohça koalisyonu şeklinde.. Kendi aralarında uzlaşmaları mümkün olmayan amorf bir güruh! Halkın iradesi değil bu sonuç. Her seçimden başarı ile çıkan Mursi ve İhvan karşısında sandıktan umudunu kesen kalabalıkların çaresizliğinden kaynaklanıyor bu öfke; tıpkı bizdeki CHP’nin çaresizliğinden kaynaklanan sükûn bulmaz öfkesi gibi. Buna karşı İhvan safralarından kurtulmuş ve durulmuş bir şekilde, askeri bir darbe ile alaşağı edilmeye çalışılan Müslüman ve mazlum bir topluluk olarak şimdi daha güçlü! Sel gider, kum kalır. Mursi de gidebilir, hareket içinde Mursi’den daha güçlü isimler de var. Kaldı ki, Mursi (Allah ondan razı olsun) başı dik durdu, namlusunu halka dönmüş bir tanka selam durmadı!
Şimdi bir teknokratlar hükümeti kuracaklarmış ve seçime gideceklermiş. Sonuçta ne değişecek! Sandıktan daha güçlü bir şekilde İhvan çıkarsa ne olacak, ne yapacaklar! İhvan’ın tabanı halk değil mi? İhvan’la uzlaşmaya çalışacaklar mı ya da nasıl uzlaşacaklar!
İsrail şunu bilsin ki, öfkemizin sinir uçları üzerinde tepiniyorsun, ümmetin öfkesini kabartıyorsun.. Saflarımız bugün daha sık ve daha kararlıyız! Bazı gerçeklerin bazı çevrelerce daha iyi anlaşılması için bu olaylar bir şok etkisi yapıyor.. Rüzgar ekiyorsunuz, fırtına biçeceksiniz!
Bunların da öfkeleri akıllarından büyük. Öfkeyle kalktılar, zararla oturacaklar.. Bu süreçte kimin kim olduğunu öğreneceğiz.. Bu tecrübe, diğer Müslüman ülkeler ve ihvan toplulukları için de bir tecrübe birikimi, bir ders olacak.. Yeni bir döneme geçiyoruz, zayıflamış değil, şimdi daha güçlüyüz aslında..
Türkiye Müslümanları için Sisi adı bildik bir isim. 28 Şubat’tan hatırlıyoruz biz bu ismi.. O zaman farklı bir Sisi’yi kullandılar, bugün farklı bir Sisi’yi... Bu kez siyasi anlamda sözde demokrasiyi koruma ve kollama adına durumdan vazife çıkartan militarist bir generali kullandılar..
Sisilerin kullandığı şeyhler dün de vardı, bugün de.. Bunların kadrolarında şeyhlerin de fahişelerin de olduğunu biliyoruz.
General Sisi, ülkeyi iyi yönetemediğini söylediği İhvan’ı devirme planı yapacağına, İhvan’ın görevi devralmasından önce generallerin kontrolündeki Mısır Merkez Bankası’ndan buharlaşan milyar dolarları kimin çaldığının peşine düşseydi. Sakın bu adamlar bugün darbeci generallerin arasında olmasın!
Dün diktatörleri lanetleyen Tahrir, bu gün kendi cellatlarını alkışlıyor!
Bu işler hep böyle olacak değil. Yarın bakarsınız ordu da bölünür. Bir kısmı İhvan’ın safına geçer!. Polis ve istihbarat içinde de benzer sorunlar yaşanır. Birileri çıkar bu ihanete meydan okur!. Bu dünya etme bulma dünyasıdır. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” denmiştir.. Zulm ile abad olunmaz.. “Zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur” denmiştir..
Bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde Allah hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz, Allah (cc) bilir! Görelim Mevlam neyler! Beklemeyelim, bir şeyler yapalım. Güzel günler göreceğiz.. Göreceksiniz , gün gelir “Hakk şerleri hayreyler”.
Biz bu günleri yaşadık. Daha yaşayacak çok şeylerimiz var. Bu yaşanmışlıklar bizim için bir tecrübe birikimi ve baht kaynağı olsun. Diren Mursi! Çabalarımız ve dualarımız seninle! Allah (cc) bahtını açık etsin, senin ellerinle cezalandırsın zalimleri ve senin ellerinle yardım etsin mazlumlara! Allahu ekber!
Selam ve dua ile..