Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Vermenin de bir adabı vardır

Vermenin de bir adabı vardır

İSLAM, insanları yardımlaşmaya çağırırken bunun usul ve adabını da gösterir. Mesela, verdiğinizi açık etmemeli, karşı tarafı incitmemeli, verirken minnettarlık hissi uyandırmamalı ve başa kakmamalısınız. Dinimiz hiçbir konuda boşluğa fırsat vermez, her konuda yol ve yön gösterir. İnsanlar yaşamları ile ilgili meselelerde, Allah’ın bak dediği noktadan bakabilirlerse hiçbir karmaşa ve belirsizlik yaşamazlar.

Seküler yaşamın özendirilmesi ile birlikte bütün insani ilişkilerimizde, kör bir taklitçiliğin düzeysiz bir şekilde yaşandığını görmekteyiz. Kendi, inanç ve medeniyetini dışlayarak, Batı’nın köhne kültürüne teslim olan insanlarımızın egosu oldukça yüksek, “ben” olgusu hayatın her alanında öne çıkıyor. İnsanlar kendilerini her şeyin ölçüsü, her şeyin merkezi olarak görebiliyorlar. Maddi gücü elinde tutanlar, insanların ilgi odağı haline geliyor. İster istemez bu durum, kendini dünyanın büyüsüne kaptıran Müslümanları da fazlasıyla etkiliyor. Zira bu insanlar, bir süre sonra İslam’ı sadece kabuk olarak görüp özünden uzaklaşmaya başlıyorlar….

Osmanlı toplumunda sadaka taşları vardı ve insanlar gece karanlığında buraya bir miktar para bırakır, muhtaçları rencide etmemeye özen gösterirlerdi. İhtiyacı olan insanlar da ihtiyaçları kadarını alır ve daha fazlasına el sürmezlerdi. Büyüklerimiz verdiklerini gizliden verir ve verdikleri kişiye borçlu olduklarını düşünürlerdi.

Konaklarda iftar yemeği verilir ve davetliler teravihe gitmek üzere evden ayrıldıklarında, itina ile hazırlanmış hediye paketleri misafirlere sunulurdu. Diş kirası denilen bu gelenek, ev sahibinin gelen misafire “zahmet edip geldin ve bizim sevap kazanmamıza vesile oldun” dileklerinin ifadesiydi. Osmanlı toplumu İslam’ın ruhundan süzülüp gelen bu gelenekleri asırlarca yaşatmış ve vermenin de bir adabının olduğunu bizlere göstermişlerdir.

Modern insan menfaat odaklı yaşıyor, artık anne babalar çocukları için yaptıklarını bile bir karşılık dahilinde yapıyorlar. Bırakın maddiyat boyutlu yardımları, insanlar, sevgi, ilgi hatta küçük bir tebessümü dahi bir çıkar karşılığında verebiliyorlar. Karşılıksız iyilik yapmayı ahmaklık olarak gördüklerinden yüzlerine gülmeyene gülmüyor, acılarına ağlamayana acımıyorlar. Göz yaşı da sevgi de tebessüm de para ile satılıyor. Ve karşılıksız yapılan iyilikler tükendikçe insanlar yalnızlaşarak, stres ve kaygı bozukluğuna yakalanıyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi