Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Ümmetin parçalayıcıları!

Ümmetin parçalayıcıları!

Sünni dünyada İslami hiçbir lider İran’ın karalamasından kurtulamadı. Nedeni, Sünni dünyada siyasi bir kutbun belirlemesini istememeleri. Bunu panzehirleri olarak görüyorlar. Maliki, Karzai gibi ya tabi olacak ya da Ziya gibi ise karalayacaklar. Onlar aleyhinde yaptıkları basmakalıp suçlama, Amerikancılıktır. Esat’la birlikte muhalifleri için yaptıkları gibi. Ziya ul Hak’tan Mürsi’ye kadar hep böyle oldu. İtibarsızlaştırmak için Mürsi konusunda da çifte dil kullanıyorlar. Halbuki Ziya ul Hak’ı Amerikalılar öldürdü, Mürsi’yi de yine Amerikalılar yerli işbirlikçilerle birlikte devirdi. Bir taraftan sevenlerini uyandırmamak veya darıltmamak için (uyandırmayın kerizi misali) bazen tribünlere oynarken öbür taraftan bel altından vurarak onu Amerikan işbirlikçisi olarak damgalıyorlar. Tahran’ı Cuma İmamı Ahmet Cenneti, Irak’taki kafadarı Mekarim Şirazi gibi Mürsi’nin İsrail ve ABD’ye hizmet ettiğini Gazze’ye giden tünelleri yıktırdığını ileri sürmektedir! Mürsi’nin içerideki ulusalcı düşmanlarının dilini paylaşıyorlar. Ak kara ortaya çıktığı halde hâlâ parazit peşindeler. Burada her zaman yaptıkları gibi çarpıtma ve karalama yöntemine başvuruyorlar. İnsafın zırnığı yok! Mürsi tam tersine yapmak istediği için devrilmiştir. Muktedir olmadığı için ona rağmen ordu bazı tünelleri yıkmıştır. Dolayısıyla ordunun yaptığını Mürsi’nin üzerine yamıyor ve yıkıyorlar. İnsafı olmayanın dini olabilir mi? Türkiye, Tunus ve Kenya’nın dışında herkesin Mürsi karşıtı darbeyi alkışladığını görmüyorlar mı? Gözleri mi kör yoksa vicdanları mı? Orada buradaki müteşeyyi (Şiileşme sürecinde olan) basın da onların bu kara propagandasını dünyaya yayıyor (misal olarak. http://www.yenimesaj.com.tr/ ?artikel,12006536/son-haclilarla-akitlesenler/mehmet-maruf ). Ahmet Cenneti tam aksine darbeci Temerrüt hareketine övgüler düzmüş ve onların ABD’ye karşı olduklarını ileri sürmüştür. Muhammed Haseneyn Heykel gibi. Bundan dolayı İran basını (Meyadin Kanalı ve el Alem Kanalı) Temerrüt’ün Türkiye’deki karşılığı olan Gezi Parkçılara da sahip çıkmıştı. Keşke doğrusunu öğrenmeye niyetleri olsa. Galiba kalpleri mühürlü ve ıslah kabiliyetleri bulunmuyor.

Doğan medyadan Radikal gazetesi bile ‘Sisi ile Mürsi’nin güç mücadelesi’ başlıklı haberinde taraflar arasında asıl çekişmenin Gazze ve Hamas üzerine yaşandığını yazıyor (19 Temmuz 2013). Mısır’da ordunun Camp David’in bekçisi olduğunu bilmeyen yok. Ama Mürsi Sünni olduğundan ve Deccal çarpığı Esat’a sahip çıkmadığından kara çalmak işlerine geliyor. Hem de kendilerini Mürsi’den daha fazla Hamas hamisi gösteriyorlar. Bir de Hamas’tan fazla Hamasçı ve kraldan fazla kralcılar! Hamas’a o kadar yakınsanız öyleyse Suriye’deki pozisyonunuzu düzeltin! Hamas, Hizbullah’ın Suriye’den çekilmesini istemedi mi? Kural diye dertleri yok ve hiç olmadı! New York Times tam aksine Mürsi’nin Washington’ın müdahalelerine karşı çıktığı için devrildiğini yazıyor (http://www.almokhtsar.com/ node/174599). ABD’ye yakın olsaydı IMF kredileri salıverilir ve Körfez ülkeleri darbecilere olduğu gibi para yağdırırdı. İran’ın bütün derdi, Firavun’un bir Musa’nın çıkmasından ürkmesi gibi Sünni bir odağın ortaya çıkmasıdır. Bütün derdi bunu ötelemek ve çabası rüşvetle veya hile ile bunu önlemeye matuftur. İran Mürsi’yi ayartmaya çalıştı olmayınca karalamaya başladı. İran hem sıhriyet hem de Irak’tan işgal rehberliği üzerinden Muhammed Baradey’in ortağıdır. Çağdaş Ebu Rigal, Baradey’in ikili patronudur. Diğer patron ABD’dir.

Suriye’den sonra İran Mısır’da da Türkiye’nin doğru istikametteki politikalarını sulandırmaya çalışıyor. Mürsi yanında görünüp Mürsi aleyhinde çalışıyor. İran’ın Mısır’daki politikaları ile ABD’nin politikaları aynıdır: Mürsi’ye selam darbeye devam. İran ile ABD sadece Irak’ta veya Afganistan’da değil Suriye ve Mısır’da da aynı cephede yer alıyorlar (Ragida Dargam’ın el Hayat gazetesi 24 Mayıs 2013 günkü yazısına bakılabilir). Nükleer programından dolayı İran’ı ha şimdi ha yarın bombalayacak diye beklenen ABD bütün cephelerde İran ile birlikte çalışıyor. Zira Moğollardan ABD’ye kadar işgalcilerin bölge politikası azınlıklar üzerine kuruludur. Bölgede en büyük azınlığı da İran ve bileşenleri temsil etmiyor mu? Öyleyse çoğunluğun iradesini kırmak için İran ve bileşenleri onlara İsrail kadar lazım.

İran Meclis Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Sözcüsü Seyyid Hüseyin Nakavi, “Ankara Mursi’yi destekliyor ama bu tavır bu ülkeyi krize sürükleyebilir” iddiasında bulunmuştur. Bize aba altından sopa gösteriyor. Şimdi bu çift dilli adam ne demek istiyor? Seyyid Hüseyin Nakavi, Komisyon üyeleri ile kısa bir süre önce Ankara’yı ziyaret eden Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ve Yardımcıları arasında yapılan ortak oturumun ardından yaptığı açıklamada, “Bu toplantıda Türkiye, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle ilgili konular ele alındı” diyor. İyi de bize ne? Durun, mesajı var. Mısır’ın durumu ve İran’ın tavrıyla ilgili bir soru üzerine Nakavi, “Biz Mısır’daki gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz. Bizim çabamız Mısır’ın kaderinin bu ülkenin kendi halkı tarafından belirlenmesi yönünde. (Hangi halk, Tahrirdekiler mi Adeviyedekiler mi?) Muhammed Mursi döneminde biz Mısır’la iyi ilişkiler kurmaya çalıştık. Fakat o bize pek uymadı. Hatta işgalci İsrail ve Suriye konusunda doğru bir tavır sergileyemedi” şeklinde konuşmuştur. Demek ki beklentileri Mısır’ın kendilerine tabi olmasıydı. Kendilerine tabi olmayınca otomatik olarak Amerikancı oluyorlar! Haddini bilmez, utanmaz, sen de kim oluyorsun? Mısır’ı kafeslemek istemiş, olmayınca da darbecilerin safına geçmiş. Anlaşılmasın, ele güne karşı ayıp olmasın diye de çift dil kullanıyor. Bir de Amerikalılar gibi yaparak; darbecileri meşruiyet sınırına davet edeceğine Mürsi’yi ve onun ötesinde Türkiye’yi darbecilerin çizgisine ve safına davet ediyor! Bu ramazan ikliminde İran’ı artık tanıyalım, anlayalım. Bu adamlar her zaman böyle idi ve hâlâ bu adamlardan medet umanlar var. Bunlar ümmetin parçası değil parçalayıcısı. Lütfen artık uyanalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi