Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Recep Tayyip Erdoğan gitsin de!..”

“Recep Tayyip Erdoğan gitsin de!..”

Memur Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ve ekibinin iftar davetine icabet ettik.

Bir sözü dikkatimi çekti Başkan’ın:
“Ekmeğimizi büyütmek için mücadeleye varız ama ağacın kökü ateş almış yanıyorsa asla dallarında meyve arayışında olmayacağız.”

Üzerinde düşünmeye değer.
Düşünelim ve grupların, kişilerin davranışlarını bu cümle etrafında değerlendirelim.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin ifade ettiği, “muvazene ve muhakeme” meselesi.

İstiklal Şairimiz Merhum Mehmet Akif Ersoy’dan “muhakeme ve muvazene”ye davet:
Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir?
Emin ol onu en çolpa herifler de becerir!..
 Sade sen gösteriver “işte budur kubbe” diye,
İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye!..
Ama gel kaldıralım dendi mi, heyhât, o zaman,
Bir Süleyman daha lâzım yeniden bir de Sinan!”

Allah korusun; birgün Süleymaniye’yi yıkmaları söz konusu olursa, idrak yoksunu ırgatın derdi, bu kirli işten elde edecekleri yevmiye olacaktır.
 “Süleymaniye’siz” kaldığı takdirde, eline kazmayı tutuşturan güçlerin “kölesi” olacakmış, o muhakeme nerede!..

Meclis içi muhalefet partilerinden birinde siyaset yapan arkadaşımla, hatta defalarca aynı safta namaz kıldığımız arkadaşımla şu sütü bozuk Gezi Parkı ayaklanması üzerine bir tartışmaya giriştik.
Dedi ki;
“Ben de gönderdim oğlumu o gezi parkı eylemlerine!..”
Hayret!..

“Niçin böyle yaptın?!” diye sordum.
Gerekçesini izah etti:
“Tayyip Erdoğan’a birilerinin ‘dur’ demesi gerekiyordu!.. Oğlum ona ‘dur’ diyenlerdendi!..”

Tayyip Erdoğan’a “dur” demek!..
Bu eylemler boyunca  gördük ki,  Türkiye’ye “dur” diyenlerin tamamı eylemcilere “vur” dedi.
İsrail’de Gezi Parkı eylemlerinin “arzulanan sonucu” vermesi için “dua”lar  edildi!..
Sisi darbesini destekleyen “batı”,  gezicilere su ve biber gazı püskürtülmesinden dolayı Türkiye’yi protesto etti.
ABD’den Gezi’ye açık destek geldi.
Siyonizm’in kontrolündeki belli başlı yabancı kanalların temsilcileri, “Türk ekonomisini hep birlikte çökertelim!..” çağrısında bulundu.
Bölücü terör örgütü, eylemlere açıktan destek verdi.
Bölücülerin yayın organlarında “Gezi övgüleri” yer aldı.

Bütün bunlar doğru değil mi?..
Oğlunu eyleme gönderdiği için kabarıp duran arkadaşım;
“Doğru” dedi.
 “Doğru da benim oğlum oraya Türkiye’ye değil Erdoğan’a ‘dur’ demek için gitti!..”

O vakit darlığında, tuttum, Gezi Parkı olaylarının Türkiye ekonomisine verdiği zararları sıraladım.
Hem kabul etti hem de “Olsun” dedi:
“Kurtuluş mücadelesinin elbette bedeli olacaktır!..”

Sordum:
“Diyelim ki yıktınız!.. Yerine kimi, nasıl bir modeli koyacağınızın hesabını yaptınız mı?..”
Durdu, düşündü.
Devam ettim:
“Mesela Erdoğan gitsin yerine darbeciler mi gelsin!” diyorsunuz!..
Kesin bir dille “Hayır!” dedi.
Tekrar ettim:
“Yani darbe istemiyorsunuz!..”
“Asla!.. Darbeler aslında bizim üzerimizden geçmiştir!”

Darbe istemiyorsan kardeşim; ne istiyorsun?...

Evir, çevir, konuş, konuştur…
Ne istediğini bilmiyor arkadaş.
Sadece “Ne istemediğini” biliyor.
Sadece “Nasıl yıkacağına” kafa yoruyor; “Nasıl Yapacağı”na dair tasavvuru  yok.

Ümide de yok!..

Memur Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’nun işaret ettiği gibi “Eline tutuşturulan kibrit ve çıralarla kökünü yakmaya ağacın dallarından kaç meyve toplayabileceğinin” hesabında.

Elinde kazma, gözü Süleymaniye’de!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi