Fatih Uğurlu

Fatih Uğurlu

'' 90 Yıldır Neden Gelmediniz?''

'' 90 Yıldır Neden Gelmediniz?''

Bir Ramazan’ın daha sonuna geldik. Bayramı da ibadet aşkı ile karşılarken şüphesiz İslâm alemine bakıp bir durum değerlendirmesi yapıyoruz. Her yerde hüzün, kan, gözyaşı var. Bazen de ümitsizliğe düşüp, “Neden hep İslâm coğrafyası?” sorusu soruluyor. Ben bu durumu bugünün şartları böyle, aksi de varit olmuştu diyerek bir de örnek veriyorum. Efendim İkinci Dünya Savaşı’nda da Almanya, İngiltere, Fransa, Polonya, Romanya başta olmak üzere Avrupa’nın üzerine bir karabasan gibi çökmüştü. Bu ülkelerin de hepsi Hıristiyandı, yani işgalci de aynı dindendi, işgal edilen ülkeler de. Almanya’ya “Dur” diyenler de Hıristiyan ABD olacaktı. Sonra ABD, Japonya’ya atom bombası attı, taş üstünde taş kalmadı, oysa Japonya da Müslüman bir ülke değildi. Keza Güney Kore, Kuzey Kore kapıştı, sonrasında da ABD Vietnam’a saldırdı, yine gökten zehir yağdırdı bu ülkeye, ormanlarını bile kuruttu, onlar da Müslüman değildi. Bugün İslâm coğrafyasında adı tam konulmamış işgal varsa bu ülkelerin Müslüman olmalarından değil, bir şekilde sömürü zincirinin dışına çıkmalarındandır. Bakınız Suudi Arabistan’a, hem de şeriatla yönetiliyor. ABD bu ülkeden rahatsız mı... Aslaa... Siz petrolünüzü ABD’ye ve İngiltere başta olmak üzere Avrupa ülkelerine peşkeş çekiyorsanız, petrol paralarını da onların bankalarına istifliyorsanız onlar sizinle dostluklarını kesinlikle bozmayacaktır. Zira siz onlar için bol miktarda süt veren verimli bir ineksiniz, sizi devamlı sağmak varken, neden kessinler ki? Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri’ni de aynı kategoride değerlendirebilirsiniz. Baksanıza Mısır’daki Arap Baharı’nın kendi ülkelerine sıçramasından korkan Suudi, Amerika, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri, ekonomik sıkıntı içindeki Mısır’ın Mursi’sine kuruş koklatmazken İsrail’in desteğindeki Yahudilerin medar-ı iftiharı Abdülfettah Sisi’ye 12 milyar dolar hibe göndermekle bir an bile tereddüt etmemişlerdir. Şüphesiz Rabiatül Adviye Meydanı’nda şehit edilen 450 Müslümanın kanı onların ellerini de kirletecek ve bir gün mutlaka saltanatları yıkılacaktır.

Bugün dünyanın dört bir yanına yardımını ve mesajını ulaştıran, yeniden ayağa kalkan bir Türkiye vardır. Bundan sonra bu coğrafyaya dair hesap yapanlar bu gerçeği görmek zorundadırlar. Değilse “yanlış hesap Ankara’dan dönecektir!” Türkiye, düzelen ekonomisi, yeniden dizayn edilen ve sağlam bir rotaya oturan siyaseti ile artık dünyada belirleyici bir rol üstlenmektedir. Sadece 5 büyük ülkenin ticari ve siyasi menfaatlerine hizmet etmek üzere kurgulanmış olan Birleşmiş Milletler’in bu gayrimeşru yapısını yüksek sesle sorgulayan bir Türkiye vardır. Artık mahallenin kabadayısı rolünde, dünyaya nizamat veren dünyanın en küçük, fakat fiilen en büyük devleti İsrail’e “One minute” diyerek onların bebek katili olduklarını cumhurbaşkanlarının gözünün içine baka baka haykıran ve özür dileten bir Türkiye vardır. Türkiye 90 yıldır çekildiği kozasından çıkmakta ve geçmişinden devraldığı sorumlulukları yerine getirmeye soyunmaktadır.

Bugün, Taksim’de 3-5 ağacı bahane ederek, ne yaptığını bilmeden yıkıcılığa soyunan gençleri kukla gibi oynatanlar ise neşeden dört köşe olmuşlardır. Türkiye iç kavgadan başını kaldıramayıp ne kadar meşgul edilirse kuklacılar o kadar sevinecektir. Zira 90 yıl boyunca sürekli çeşitli engellerle önü kesilen bir Türkiye, bu haliyle Batı’nın çok memnun olduğu bir çizgide kalmıştır. Bize biçilen rol hep “Ne öl, ne ol!” olmuştur. Hep bitkisel hayatta kal!

Bugün yaşadığımız sancılar, önümüze konulan suni engeller hep bizi tekrar 90 yıldır mahkum olduğunuz sessizliğe büründürmek içindir. Oysa başta din kardeşlerimiz olan İslam ülkeleri olmak üzere tüm mazlum ve mağdur milletler sesi en yüksek perdeden çıkacak olan Türkiye’yi bekliyor. Bugün gittiğimiz her yerde bize “Sizi bekliyorduk, 90 yıldır nerede idiniz, neden geç kaldınız?” diye soruluyor. Bu duygularla “Geç de olsa kapınıza geldik” diyerek tüm kardeşlerimizin mübarek Ramazan Bayramı’nı kutluyorum. Bilhassa da Mısır’da Rabiatül Adeviye Meydanı’nda 450 şehide rağmen dimdik ayakta duran ve destansı bir direniş sergileyerek ümmetin onurunu koruyan Mısırlı kardeşlerimizin bayramlarını kutluyor, şehit kanı bulanmış alınlarından öpüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Uğurlu Arşivi