Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Siz bu insanlara ne yapabilirsiniz?

Siz bu insanlara ne yapabilirsiniz?

HAZRETİ Peygamber, bir kabilenin talebi üzerine sahabelerinden bir kısmını İslam’ı öğretmeleri için göndermişti. Ancak Maun kuyusu denen yere gelindiğinde, sahabelere tuzak kurulmuş ve yetmiş sahabeden biri hariç hepsi şehit edilmişti. Şehadeti bekleyenlerden biri de Amir bin Füherrre idi… Derin bir sessizlik hakimdi. Amir Bin Füherre, dava kardeşleri gibi tuzağa düşürülmüş ve şehadeti bekliyordu. Maddi dünyanın gözlüğü ile baktığınızda, ölüme giden kişinin korku ve tedirginlik içinde olduğunu ve etrafına yalvarmaklı gözlerle baktığını düşünebilirsiniz. Kolay değil, insanın en değerli varlığı canıdır…. Ama o, kendisini İslam’a çağırdığı Cabbar bin Sülma’nın yüzüne bakıyor ve yüreği ile korkusuzluğunu haykırıyordu… Arkadaşları şehadetin yolunu çoktan tutmuşlardı, o da az sonra bu kervana katılacaktı… Kendisini şehit etmek için bekleyen kişinin yüzüne baktı ve “Vallahi kurtuldum, işte şimdi kazandım” diye bağırdı… Bu ses, bu çıkış, oradakilerin bütün belleğini alt üst etmiş ve başında bekleyen Cabbar bin Sülman, “kazanacak taraf ben değil miydim” diye düşünmeye başlamıştı. O ise asıl şimdi kazandım diyerek gerçek zafere yani şehadete yürümüştü. Elbette kazanan şehitlerdi ve onlar Allah’ın rahmeti ile mükafatlandırılmışlardı…

Mısır’da kardeşlerimizin şehadet haberlerini aldığımda, “Vallahi şimdi kazandım” diye bağıran o sahabenin sesini işitir gibi oldum… Göz vardır kaybedenle kazananın ayırdına varır ve kazanın yanında yer alır. Göz vardır şaşı bakar ve kayıpları kazanç gibi görür. Kör dünyanın önünde şehit edilen kardeşlerimiz, kazananlar kervanına katılırken geride kalanlar küçük bir dünya menfaati için sürüklenmeye devam ediyorlar. Ama bilinen bir gerçek var; kazanan onlar….

Diktatörlerin silahları, şehitlerin bıraktığı mesajları ile geçerliliğini kaybediyor… Ölümün öldüğü yerde korku yoktur çünkü… Korkmayan insana siz ne yaparsınız?

Eğer silahlarınız, tehditleriniz, aç ve yoksun bırakmanız ve her türlü baskı ve dayatmalarınız, Lailahe İllallah diye yola çıkan bir toplumu yollarından çeviremiyorsa siz bu insanları nasıl vazgeçirebilirsiniz?

Eğer, inanan bir topluluk, kefenlerini alıp, karanlığı yırtarak yürüyor ve ölüme meydan okuyorsa siz bu insanlarla nasıl müdahale edebilirsiniz?

Her şeyden vazgeçip Hakk’ın yoluna koşan bir topluluğu ne ile korkutabilirsiniz? Nasıl vazgeçirebilir ve neler yapabilirsiniz? En gelişmiş savaş teçhizatlarınızı dahi hiçe sayan bu insanlar karşısında bütün çarelerinizin tükendiğini hissediyor ve zayıflığınızı öldürerek ortaya koyuyorsunuz öyle değil mi? Çok yazık!

Gece, yalnızlık, ölüm ve kan…! Allahım bu şafak vaktinde hakkı ayakta tutmak için yollara çıkanların sen yardımcı ol!

Bir müslümanın onuruna, şahsiyetine ve varlığına yapılan saldırı bütün İslam aleminin kolektif bilincine ve hafızasına yapılmaktadır. Bu yönüyle Mısır’da ve dünyanın en ücra köşelerinde Müslümanlara yapılan haksızlık hepimize yapılmaktadır. Zira saldırı bu insanların bedenlerini değil bizatihi inandıkları değerleri hedef almaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi