Fatih Uğurlu

Fatih Uğurlu

Bizi Rüyalarımızda Bile Rahat Bırakmıyorlar

Bizi Rüyalarımızda Bile Rahat Bırakmıyorlar

15 Kasım 2013 Tunceli (Dersim)’de kapalı spor salonunda Seyit Rıza’nın asılışının yıldönümünde bir anma toplantısı. Sahnede duvara asılmış dev bir afişte Seyit Rıza’nın idam sehpasındaki görüntüsü verilmiş. Altında iri harflerle “Evlad-ı Kerbalayık” bîhatayık, ayıptır, zulümdür cinayettir.

Protokolde AK Partili, CHP’li ve BDP’li vekiller dikkat çekiyor. İlk konuşmayı hükümet adına Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ yapıyor.

Bozdağ, devletlerin de yanlış yapabileceğini, ama yaşananları bir kan davasına çevirmeden özür ve af mekanizmalarını kullanarak yeni bir yol haritası çizmenin ülkenin yararına olacağını söylüyor. Sonra da bugüne kadar “Dersim’in kayıp çocukları” başta olmak üzere ne kadar haksızlık yapılmışsa bugün imkânlar sonuna kadar kullanılarak Dersim’in yaralarının sarılacağını açıklıyor. Bozdağ’dan sonra söz alan Seyit Rıza’nın bir torunu da ilk defa bir hükümetin özür tavrıyla kendilerine geldiğini ve zeytin dalı uzattığını söyleyerek, bu sese doğru koşacaklarını belirtiyor. Ardından Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kürsüye çıkıyor.

CHP lideri de geçmişte yaşanan zulümlerden, yapılanlardan hiç bahsetmeden barıştan söz eden afakî bir konuşma yapıyor. Tam bu sırada elinde tepsi olan ve çevreye görevli olduğu zannını veren bir şahıs, Kılıçdaroğlu’nun önünde durup elindeki bardağı hızla onun üzerine boşaltıveriyor. Bir yandan da öfkeyle bağırıyor: Bu kan, Seyit Rıza’nın kanıdır, o kan sizin üzerinizdedir hâlâ!

Salondaki herkes donup kalmıştır. İlk yerinden fırlayan Bekir Bozdağ oluyor. Ardından korumaları protestocuyu yakalayıp dışarı çıkarıyor. Bozdağ, mikrofona sarılıyor:

- Sevgili Dersimliler, barış Kılıçdaroğlu’nun üzerine kan dökerek tesis edilmez. Üstelik Seyit Rıza’yı sayın Kılıçdaroğlu da asmadı. Onun burada bulunuşu da bir özür değil midir?

Az önce konuşma yapan Seyit Rıza’nın torunu kürsüye gelerek aile adına, yapılan çirkin davranıştan özür diliyor.

.......

- Kalk artık dedi eşim, sabaha kadar Bekir Bozdağ, Seyit Rıza, Kemal Kılıçdaroğlu diye sayıkladın. Sen gazeteci değil, rüya tabirleri yapan bir yorumcu olmalıymışsın.

Gece yarısına kadar aldığım notları toplamış, Bekir Bozdağ’a yapılan yumruklu saldırıya ayna tutan bir yazıya niyetlenmiştim. Doğrusu çok öfkeli idim. O yumruk sadece Bekir Bozdağ’a değil, bana da vurulmuştu. Mahkemenin bu ‘müptezel’i adeta ödüllendirir gibi serbest bırakması ise hukuka giydirilen bir deli gömleği gibiydi. Şimdi Hacı Bektaş’a o saatlere dönüyoruz.

50 yıldır yapılan Hacı Bektaş Kültür ve Sanat Etkinlikleri’ne hükümet adına katılan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, daha kürsüde konuşurken Perinçek mahsulü TGB’liler tarafından protesto ediliyor. Tersinden ABD’ye uşaklık yapan bu provokatörler bir yandan da “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” naraları atıyor. Sayın Bozdağ konuşmasını tamamlayıp kürsüden iniyor. Tam bu sırada Maraş’ın Pazarcık ilçesinin CHP’li belediyesinde çalışan Hüseyin Satı adında bir kendini bilmez, Bozdağ’a yumrukla saldırıyor ve darp ediyor. Korumalar tarafından etkisiz hale getirilen saldırgan kelepçeleniyor.

O da nesi... CHP’li vekiller Umut Oran, Gökhan Günaydın, Durdu Özpolat saldırganın avukatlığına soyunarak kelepçeleri çıkarttırıyorlar ve polis arabası ile değil, CHP’li vekillerin otomobili ile emniyete götürülmeleri sağlanıyor. Neredeyse adamı yolda kebapçıya sokup, karnını doyuracaklar. CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu da aynı şefkatle saldırganı kucaklıyor. Tuhaflıklar bununla da bitmiyor. Saldırgan mahkeme tarafından serbest bırakılıyor. Türkiye’de böyle hukuk cinayetlerine şahit oldukça, “iyi ki hukuk fakültesini bitirmemişim” derdim hep. Bugün bu sözlerimi geri alıyor ve diyorum ki annelere, babalara, “Hukuk, bilinçsizce boş bıraktığımız bir alanmış. Bizim doldurmadığımız bu boşluğu, Mehmet Moğultay’ın militanları doldurmuş. Çocuklarınızı mutlaka hukuk fakültelerine yönlendirin. Gençler sözüm size, mutlaka hukuku tercih edin, şayet Türkiye’deki hukuksuzluklardan şikâyetiniz varsa tabii!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Uğurlu Arşivi