M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

"Kur'an bize yeter!"

"Kur'an bize yeter!"

Kur’an, Allah’ın kelamıdır. Mu’cizü’l-Beyan’dır. Pek çok dünya ahkâmını içinde barındırır. Ama, aynı zamanda ahiretten de inanları haberdar eder.
 
Kur’an’ın hitabı, tüm insanlık âleminedir. Bu arada, özel hitaplarda da bulunur. Bu sebeple, her çeşit insan Kur’an’da kendinden bir parça bulur…
 
Bu yüzden, Kur’an-ı Kerim’i istisnasız herkesin okuması gerekir.
***
Kur’an okumaktan, elbette ki anlamsız okumayı kast etmediğimiz açıktır. Anlaşılmak için gönderilen bir Kitabı, anlamadan okumak, zaten tutarsızlık olur! Buna rağmen, kimi insanların Kur’an’ı anlamak için okumaktan ısrarla kaçındıklarını hayretle görmekteyiz!..
 
Hatta, “İslamiyet’i öğrenmek için yazılmış binlerce kitap varken, Kur’an’ı anlamaya ve anlamak için okumaya gerek var mı?” diyenler var ve ilave ediyorlar: “Hem okusak bile biz âlim değiliz ki Kur’an’ı gereğince anlayabilelim! Sevap kazanmak için Kur’an okumak, hatim yapmak, bize yeter!..” Böyle bir savunmanın, Kitap ve Sünnet’te karşılığının olmadığını belirtmek zorundayız. Çünkü, her Kur’an okuyanın müçtehit âlim gibi ayetlerden hüküm çıkarması düşünülemez. Kaldı ki, hüküm çıkarmaya konu olan ahkâm ayetleri de sınırlı sayıdadır.
 
 
Peygamberimizin Veda Haccı’nda sayısı yüzbinleri bulan Sahabenin hepsi müçtehit âlimler miydi dersiniz? Hayır. Ama, hepsi de gece gündüz Kur’an okuyor, ayetlerini müteâlâ ve müzakere ediyor, anlamak için sa’yü  gayret gösteriyorlardı…
 
Şimdi biz, ahkâm ayetleri dışında kalan Kur’an’ın binlerce ayetini anlamaya gerek duymayacak mıyız?..
 
Meselâ, imanla ilgili ayetler, Peygamberlerin hayatlarında karşılaştıkları ibretlik olaylar, iman-küfür mücadeleleri, ahirete ait haberler, şeytanın hile ve tuzakları, kafir, müşrik ve münafıkların karakterleri, Ehl-i kitabın, Yahudi ve Hıristiyanların tavır ve davranışları, beşeri münasebetlerimiz, ahlaki ilkeler…daha saymakla bitiremeyeceğimiz hayatımıza yön ve şekil veren ayetler, emir ve yasaklar….
 
Bunları nereye koyacağız?!
***
Kur’an’ın anlaşılmak üzere okunmasını teşvik etmek, son dönemlerde kimi insanlarca “Sünnet karşıtlığı” olarak telakki edilmektedir ki, bu çok tehlikeli bir yaklaşım!
 
Şayet birileri –ki bunu savunanlar da vardır- “Kur’an bize yeter, sünnete lüzum yok” diyorsa, bunun bizzat Kur’an’la çeliştiğini bilmelidir. Sünnet’ten kastımız; tabii ki Peygamberimiz (a.s)’in hayatındaki bilinen tatbikatıdır. Zaten bu tatbikat; Kur’an’ın da bizatihi kendisidir.
 
Bir kez daha tekrarlayalım ki; Kur’an teori ise, sünnet onun pratiğidir. Sünnet; yaşayan Kur’an’dır. Bu ikisini birbirinden ayırmak mümkün olamaz. Bunlar, birbirinin alternatifi de değildir. Binaenaleyh, “Kur’an varken Sünnet’e gerek yok” demek ne kadar yanlışsa, “Sünnet varken Kur’an’a gerek yok” demek de o kadar yanlıştır!..
 
Kimi insanların, sözünü ettiğimiz konuya delil diye sunduğu bir hadis rivayetine de değinelim: “Bir zaman gelecek, sizden birisine bir hadis söylenince oturduğu yere yaslanmış halde: ‘Rasûlüllah böyle bir şey söylemez; Hadisi bırak, bana Kur’an’dan delil getir’ diyecek!..” 
 
Ebû Ya’lâ’nın Müsned’inde (c.3,s.346) nakledilen bu rivayet, senedinde yer alan Râvi Yezid b.Ebân el-Rakkâşî sebebiyle hadis ulemasınca zayıf kabul edilmiş, “Hadis ilmi açısından bu rivayet delil alınamaz” denmiştir. (Bkz.Heysemî,Mecmaü’z-Zevâid,1/155).
 
Böyle mâ’lül bir rivayet karşısında Müslümanlar hâlâ bu tartışmayı sürdürebilirler mi?.. Burada, bizzat Kur’an ayetlerinin Rasûlüllah’a tabi olunması gerektiğini belirten ayetleri yazmaya gerek var mı?.. Zâittir, zira gün gibi meydandadır.
***
Kur’an’ı, hem tebliğ (Maide,67), hem de tebyin (Nahl,44) görevi olan bir Peygambere bunları yakıştırıp isnat etmek, ardından da bunun üzerinden hüküm inşa etmek, hem Allah’a da hem de Rasulüllah’a yapılan en büyük  haksızlıktır.
 
Allah’ım, Kur’an’ı okumaya, doğru anlamaya ve gereğince yaşamaya bizi muvaffak kıl!..
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
36 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi