Cemal Nar

Cemal Nar

“Çalgılı Türkülü Mekanlara ne Denir?” 19

“Çalgılı Türkülü Mekanlara ne Denir?” 19

Başlıktaki soruyu sordum arkadaşlara. Kimisi “halk matinesi” dedi, kimisi “gazino”. Halk matinesi genellikle sinama ve tiyatro gibi gösteri yerleri için kullanılır. “Gazino” için kimileri “orada içki, dans var şarkı, türküyle beraber” dedi. Hemen TDK “Büyük Türkçe Sözlük”e baktık. Şöyle yazıyordu: “Gazino. İt. Casino. a. (gazi'no)

1. Yemek yenilen, gösteri izlenen, müzik dinlenen, bazen oyun sergilenen eğlence yeri: “Gazinonun önündeki büyük tenha yoldan hiçbir ses gelmiyor.” -P. Safa.

2. Büyük kahvehane ve birahane. (http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.526ac8459e6aa5.29431128)

Şimdi birahane, dans ve oyun oynanan yerleri anlamını atalım, geriye “gazino” deyince demek ki akla gelen şudur: “Yemek yenilen, gösteri izlenen, müzik dinlenen, bazen oyun sergilenen eğlence yeri”

“Türkçe Olimpiyatları”nın sergilendiği yerde bunlar var mıdır? Bizim şehrimizde bu gösteriler şehrin dışında büyük bir parkta gerçekleştirildi bu zamana kadar. O parkta başka zamanlarda ve ne gariptir ki ramazan ayında müzikal konserler verilir. Ramazanda müzik meselesini ve bunu hizmet gibi sunan belediyeleri burada eleştirmiştik hatırlarsanız. Orada içki olmasa da nihayet meşrubat var, müzik var, folklor, yani halk oyunları var. Yani bayağı bir eğlence yeridir. Bu mekana “gazino” demeye bir arkadaşımız “ağır kaçar” diye itiraz etti. Biz de “tamam, öyleyse ismini sen koy” dedik, sustu kaldı.

Her ne ise, bu tür mekanlara “gazino” demek velev ki ağır olsa da sözlüğe göre yanlış değildir. Hadi bunu demeyelim de “oyun ve eğlence yeri” diyelim, zararı yok. Buna göre geçen yazımızın son paragrafını bir daha okuyalım: “Bu Olimpiyat faaliyetlerinin başka bir tehlikesi de kızlı erkekli yavrularımızı, hatta olgun erkek ve kadınlarımızı, ömürlerinde hiç gitmedikleri sazlı sözlü mekânlara çekmesi ve alenî münkerat izlemeye davet etmesidir.”

Sevgili kardeşlerim, bunun ne kadar tehlikeli olduğunu uzun uzun anlatmaya gerek yok. Bırakın başkalarını, benim ailemden olan bazı kızlı oğlanlı büyük küçük kadın ve erkeklerimiz benden şehrimizin o büyük parkında düzenlenen bu programlara gitmek için izin istediler. Fecaati düşünebiliyor musunuz?

Ben de onlara gayet sakin olarak dedim ki: “Hal ve tavrıyla bir hanımefendi şarkıcı, mesela Zara hanım o parka gelse ve kadın erkek karışık olarak o mekânda bir müzik ziyafeti çekse, oraya gitmek için benden izin ister miydiniz?”

Hepsi başını öne eğdi ve mahcup bir edayla sustular. Sanırım içlerinden birisi mevzuyu tam anlamadı ki “ama bu Hoca Efendinin cemaatinin etkinliği” derken yanındaki dürtene kadar cümlesini tamamlamadan onu da susturdu. Sağ olsunlar bu kadarcık söz onlara yetmişti. Fakir de bundan dolayı Allah Teâlâ’ya hamdettim. Keşke bunu daha evvel düşünebilselerdi, ama gençlik heyecanı işte…

Onlar “Hoca Efendinin cemaatinin etkinliği” diye aldanarak benden saf saf izin istemişlerdi. Yoksa hem kendi şuurlarından, hem bana olan sevgi ve saygılarından, hem de asla izin vermeyeceğimi kesin olarak bildiklerinden ötürü kat’iyyen başka bir şarkı türkü programı için benden “gazinoya gitme izni” istemezlerdi. Zira bilirler ki oraları dindar insanların gidebileceği yerler değildir.

Ama ne oldu görüyorsunuz işte! Salonlar, parklar, statlar, alanlar kadın erkek dindarlarla doldu taştı ve genç kızlar ve erkekler müziğin ritmine göre neşe ve gülücükler eşliğinde ya alkış tuttular, ya da kıvrak ve estetik ritimlerle raksettiler. Aman Allah’ım, bunu mütedeyyin, muhafazakar, dava sahibi şuurlu Müslümanlar yaptılar!

Ben şimdi bunu yapanlara soruyorum, “Ey Risale-i Nur şakirtleri olan sevgili kardeşlerimiz, ey dünyaya İslam’ın mesajını ulaştırmayı ve yeniden sahabe şuurunu çağımıza getirerek dini ihyaya çalışan fedakar mücahitlerimiz, bırakınız Mübarek Peygamberimiz Efendimizi, (sav) farzı muhal Bediuzzaman Said Nursî (ks) üstadınız, üstadımız mezarından çıksa da gelse, acaba siz onu bu etkinliğe davet edebilir misiniz?”

Biz buna “evet” diyeceğinizi sanmaz ve beklemez iken aksine siz ciddi ciddi Peygamberimiz Efendimizin (sav) bu faaliyetlere teşrifini dahi yüksek sesle söylüyorsunuz. Pes doğrusu!

Hani “Na’t Programı” deseniz belki. Zaten Sevgili Peygamberimiz (sav) şayet teşrif etmiş ise, - ki bu bir rüyadır, göreni bile hukuken bağlamaz, inanıp inanmamakta ise herkes serbesttir- ancak ona edebilir diye düşünüyoruz.

 

Devam edelim mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi