Hasan Aksay

Hasan Aksay

İpek yolunu, hızlı trenle deniz aşırmak nasibi

İpek yolunu, hızlı trenle deniz aşırmak nasibi

Bunlar büyük nasiplerdir. Allah’a hamd ediyoruz. Nereden nereye? Evet, sabırla beklediğimiz, düzelmesi gereken çok yanlışlar ve eksikler var. Zaten, “Dünya işi bitmez” denir. Bu, bitmeyen dünya işine bir de Hudeybiye Musalahası şartları gibi, ağır bir değişim süreci içerisinde bulunduğumuz, gören her göz için açıktır. Ciddi bir sabır ve gayret imtihanı vermek zorundayız. Bu yetmez. Çünkü, her dağılma ve kaybetme, yenik düşme dönemlerinin çıkışında bir kardeşlik, samimiyet aşkı ve kucaklayıcı iklimine mutlak ihtiyaç olmuştur. Elhamdülillah bugünlerde, o iklimin uyaran, dirilten, rahmet esintilerini hissediyoruz. Zenginliklerimizle, gençlerimizle, doktorlarımızla, hükümetimizle dünyanın birçok yerinde mazlumların, yoksulların yardımına, heyecanla, imanla, ihlasla koşuyoruz.

İstanbul’un, 6-7 milyon nüfusuyla susuz kaldığı günler, Allah’ın rahmetiyle tarihte kaldı. Bugün yirmi milyon nüfusuyla İstanbul, bir gün dahi sular kesilmiyor.

Daha dün Cumhurbaşkanı Sezer, Ecevit’e anayasa fırlatınca, bir anda Türk parası pula dönmüş, bankaların içi boşaltılmış, borç milletin sırtına yüklenmiş, Anadolu insanı, “Yeşil Sermaye” damgasıyla iflasa, Afrika şartlarına zorlanmıştı.

Biraz daha geriye gidersen, Başbakan Demirel, “Devlet 70 Sente muhtaç” diyor, devlet erkanı, yüz numara açılışı yapıyor. Kalkınma haberi gibi, gazete yazıyordu.

Biraz daha geriye gidersen, mimarı ve destekçisi CHP olan 1960 darbesi, devlet için, “Yardım diye evlilik yüzükleri” toplama kampanyası yapıyordu.

Hale bakın ki bugün devlet, “Evlenen üniversiteliye yardım” diyor. Ancak bu teşvik yardımı, köylü-şehirli; burslu burssuz, herkese dengelenmeli.

Biraz daha geriye, CHP’nin tek parti dikta dönemine gidersen, millet, karne bulabilirse ekmek alır; şeker, yalnız memura verilirdi. Kefen bezi için Sümerbank, belediye veya muhtardan, “Cenazesi var evrakı” isterdi. Memur, “Bu harman daha fazla buğday vermeliydi” derse, harman sahibinin evine ve yakınlarına, jandarma baskın yapardı. Yol vergisini ödeyemeyen, kazma-kürek, bir ay yolda çalıştırılırdı.

Nereden nereye? Şimdi Türkiye, Dünya çapında, düşman kıskandıran, hatta bazılarını çatlatan, İstanbul’a, 3. Hava meydanı; 3. Köprü, Yavuz Sultan Selim; İstanbul kanal. Bulgar’ın, Ermeni’nin yaptığı; bizin engellendiğimiz Nükleer enerji! Yüksek Hızlı Tren, Otoyollar derken MARMARAY!..

MARMARAY ne demek? İki kıtayı birleştiren bu eşsiz nasip, tek başına mı? Değil. Hızlı Trenler, köprüler. Havaalanları, kanallarla bütünleşiyor. İmanla, ahlaki ve tarihi değerleriyle, dünya mazlumlarına yardıma koşan ve ülkesini istikrarla kalkındırma nasibine sahip milletimiz inşallah bu iman ve gayretle yeniden İstanbul’u tarihi makamına oturtacak, dünyanın cazibe merkezi haline getirecektir. Allah’a binlerce hamd olsun.

Hiç şüphe yok ki, bu tarihi bir açılıştır. Daha çok devlet adamı gelirdi. Yürekleri dayanmadı. İnşallah, bu gayretler, ahlakın, edebin, hayanın, gerçek insani değerlerin, yalnız Türkiye için değil, bütün Ortadoğu’nun, bölgenin ve tüm dünyanın ekonomik ve sosyal iklimi yenileyen yeni bir çağın, yeni bir baharın müjdesi olacaktır.

Yarım asır önce başlayıp devam eden, dağlarda yankılanan, “Kör dünyanın göbeğine Hak yol İslam yazacağız” duası, ümidi, imanı, azmi, sabrı, adeta rahmet yağmuruna dönüştü, dönüşüyor, dönüşecek.

Her işin başı, insanlık imtihanındaki başarıdır. Onun da ilk şartı, rahmeti görmektir. Kalp, şükürle dirilir. Gören göz, şükreder. Şükür, kapılar açar. Rahmet yağmurlarını getirir. Şom ağızlar ne kadar istemeseler de, 15 asırdır, İslam’ın izzetinden, aklı hayran bırakan mucizelerinden tek taş düşmemiştir. İki asır ezberlenmiş, ne değişen bir harfi var, ne milyonlarca yeni hafızlarının olmadığı bir yıl var. Ve bugün dünya nüfusunun dörtte biri bu kitabı hayatının esası yapmıştır. Her gün, yüz milyonlarca insan okur.

Türkiye’nin manevi kalkınması önünde, dinini okuyup bilgilenmeyi ağır bir suç haline getirmekten, başörtüsünden mesele doğurmaya varan, fitne ve tefrikayı sanat haline getirmek isteyen gayretler vardı. Başörtüsü zulmünün gidişi gibi, inşallah milletimizin yolu üzerine olan bütün karanlıklar süratle yok olacak ve milletimiz, zulümleri bütün dünyadan kaldırmakta herkese yardım edecek bir gayrete girecektir. Selâm ve dua.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi