Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Zıt beraberlikler

Zıt beraberlikler

Tarih ve vakıa, Selefi anlayış ile Sufilerin kıvam noktasında buluştuklarına tanıklık etmektedir. Abdulkadir Geylani bu kıvam noktasındaki köprü şahsiyetlerden birisidir. Tarihten buna dair başka örnekler de vermek mümkündür. Lakin bazen ters ve zıt kutupları temsil eden yapıların, siyasi maslahat gereği zıt müttefikler halinde ters köprü kurduklarına da tanıklık edilmektedir. Buna dair 19 ve 20’inci yüzyıldan ve 21’inci yüzyıldan misaller getirmek mümkündür. 18’inci yüzyıldan itibaren Kuzey Afrika ülkelerinde tarikatlar zemin ve seviye kaybederler. İç dinamizmlerini yitirirler ve folklorik düzeye inerler. İşte tarikatların dejenere olduğu noktada emperyalizmde bu bölgeye doğru salınmakta ve uzanmaktadır. İşte bu noktada özlerine yabancılaşan kimi tarikatların veya tasavvufi çevrelerin emperyalizmle köprü kurdukları görülmektedir. Bu nedenle sömürgecilik sonrasında kurulan yeni düzende Selefilerin Sufilerden daha etkin olduklarını görmekteyiz. Bu selefilerin büyük kısmı gelenekçi selefi olmayıp reformcu selefilerdir. Allal Fasi, Reşid Rıza Abdulhamid Bin Badis, Cemaleddin Kasimi bunlar arasındadır. Bunlar başka anlayışlarla da köprü kurarlar. İbni Teymiye gibi geleneksel selefiler fıkhi mezheplerde bile çeşitliliğe tahammül edemezken, bunu tefrika eğilimi olarak görürken veya nitelendirirken aksine Cemaleddin Kasımi gibiler kelam ve akait alanında bile çeşitliliğe açıktırlar. On iki imamcılık kisvesindeki Şiilik gibi Selefilik de bir mezhepten ziyade, seyir ve hareket halinde bir oluşumdur. Dolayısıyla bu akıma Neoselefilik de denmektedir.
*
Her sistemde ötekiyle buluşma noktaları ve alanları vardır. Olmazsa da maslahat köprüsü kurulabilir. Bundan dolayı zıtların ittifakı bir gerçektir. Devletler arası münasebetlerde İran ile ABD’nin zıt görünmelerine rağmen Irak, Afganistan ve hatta oluşum halinde Suriye’de ortak oldukları görülmektedir. Selefilere göre Sufiler kabir tapıcı ve hizmetkarlarıdır (hüddam). Buna mukabil tarihçiler de Selefilere ‘kabir yıkıcıları’ ünvanı vermişlerdir. Bununla birlikte günümüzdeki Cihatçı selefiler daha ziyade Muhamed Bin Abdulvehhab çizgisinde ilerlemektedirler. Bunlar bir nevi iç bünyede harakiri hareketine benzemektedir. Reformcu hareketlerden de ayrıdırlar. Bununla birlikte bu zıt akımların tamamı Mısır’da Mürsi karşısında şer cephesinde buluşmuşlardır. Belki Sufilerin dışında zıt akımların karşı takımı da Mürsi’yi destekte birleşmiştir. Askeri istihbaratın güdümünde serpilen Temerrüt hareketi referans kaynağı olarak kendilerine Muhammed Abduh aydınlanmasını almaktadırlar. Bu, Muhammed Abduh’un siyasi çizgisine de uygundur. Muhammed Abduh endişeli bir İslamcıdır. Gönlü Ahmet Urabi’den yana ama kendi Lord Cromer veya İngilizlerin yanındadır. Cemaleddin Afgani’nin siyasi yalpalamalarından dolayı siyaset kurumundan üç talakla boşanmıştır.
Muhammed Abduh kelam konusunda Selefi midir, İbni Rüşdcü müdür yoksa Risaletü’t Tevhid’de benimsediği gibi Matüridi midir? Tam bu noktada İbni Teymiye ile Muhammed Abduh arasında ince bir köprü kurmak mümkündür. Özellikle de irade bahsinde. İbni Teymiye Eş’ariliğe ve bahusus Gazali’ye bir tepki olarak kader anlayışında farklı bir noktaya kaymıştır. Belki İbni Rüşd ile yakın bir çizgiye düşmüştür. Bu noktanın Ahmed Bin Hanbel çizgisine yakın olduğunu söylemek herhalde zor olsa gerek. Dolayısıyla bu noktada sadece dört mezhebe değil kendi seleflerine de ters düşmüştür. Cüzi irade noktasında Eş’ari’nin kesb nazariyesine karşılık Mutezile gibi onlara yaratıcılık vermese de faillik makamı vermiştir.
*
Reşid Rıza reformcu selefi olarak Suud ailesinin hizmetine girmeden evvel Şerif Hüseyin’le beraberdir. 1916 Arap isyanına destek verir. Adem-i merkeziyet anlayışının arkasındadır. Öncesinde ise Cemaleddin Kasimi gibi ittihatçıların yanındadır. Onun öncesinde de Hamitçi olduğu söylenir. Selefilerin İttihatçıların gemisini terk etmelerinin nedeni adem-i merkeziyet anlayışından çark ederek Türkçülüğe kaymaları ve onun ötesinde Siyonizm hareketine ebelik yapmaları veya çatı görevi görmeleridir. Suriyeli Selefilerden Zehravi ve Reşid Rıza’nın ittihatçılarla ilişkisi bilahare bu nedenle düşmanlık halini almıştır. Aynı dönemde Suriye’de Kadiriyye tarikatı ve Geylanizade üyeleri Selefilerle birlikte Sultan İkinci Abdulhamid’e karşı İttihatçıların safındadırlar (Suriye Neden Makedonya Olmadı, Şükrü Hanioğlu, Derin Tarih, Ekim 2013).
Mürsi döneminde de böyle bir siyasi telfik ya da toplamacılık ya da montaj hali yaşanmıştır. Muhammed Abduh’un aydınlanmacılığından etkilenen Temerrüt hareketine ilaveten yine Mısır Muhaberatı ve Suud sermayesinin gölgesinde serpilen, gelişen Nur Partisi de Mürsi’nin karşısında yer almış ve darbeye destek vermiştir. Hatta Sisi ile birlikte kurgulamıştır. Mürsi karşısında bütün zıt grupların oluşturduğu ortak bir şer cephesi ve takımı kurulmuştur. Bunlar arasında Selefilerle taban tabana zıt olan Sufiler de bulunmaktadır. Hatta müteşerri çizginin dışına çıkmış kimi sufiler ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ mottosuyla İran ve Şiiliğe köprü kuruyor. Azmiye tarikatı daha ötesinde uzun metrajlı bir köprü kurarak İran, Kaddafi Libyası ve ABD arasında mekik dokumakta ve ittifaklar zinciri kurmakta idi. Alaeddin Mazi Ebu’l Azaim ve İbrahim Zeyd gibi sufi önderleri Sisi darbesine açık destek verdiler. Bu, Muhammed Kutup’un bahsettiği geçmişte İngiliz sömürgecilerle senli benli olan Bekriye tarikatı ve ileri gelenlerinin tutumundan farklı değildir. Sufi meşrep Ali Cum’a ve Ezher Şeyhi Ahmet Tayyip darbeye destek verdiği gibi Şiiliği Sünnilik içinde bir mezhep gibi değerlendirmektedir. Bunlar zıt ortaklar zümresini oluşturmaktadır. Ahmet Rasim en Nefis gibi Şiiliğe geçmiş isimler ile Alaeddin Mazi Ebu’l Azaim gibi sufiler ve ilaveten Selefi ileri gelenlerinden Yasir Bürhamı ve Yunus Muhyun bu ortaklığın buluşturduğu isimlerden bazılarıdır. Bu isimlerin gerisinde Tahran, Riyad ve Washington hattındaki dolaylı beraberliği görmek de mümkündür. Zıtların beraberliği böyle olur. Onların durumu Abdulkadir Geylani örneğinde olduğu gibi kıvam buluşması değil, bütünleşmeden yan yana gelmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi