Faruk Köse

Faruk Köse

“Cemaat” demek, “İslam Devleti”nin “rolmodeli” demektir

“Cemaat” demek, “İslam Devleti”nin “rolmodeli” demektir

Dünkü yazıda, bir kısım ilahiyatçı ve akademisyenin yaptığı “cemaatler siyasete bulaşmasın” çağrısının “İslam algısı/anlayışı”nı “Laikleştirme”ye dönüştüreceği uyarısında bulunmuştum. Bu “hatalı çağrı”ya göre “siyasetle ilgilenmek İslami anlayıştan değil ve İslam ayrı, siyaset ayrı bir şey.” İşte, bunun üreteceği nihai sonucun “Laik din anlayışı”ndan başkası olamayacağını vurgulamıştım.

Bugün, bu kapsamda “İslam Devleti’nin rolmodeli olarak Cemaat”e dair birkaç önemli hususa dikkat çekmek istiyorum. Çünkü görüyoruz ki, güncel söylemde, belirli bir “grup”u kastederek algılanan “Cemaat”e gıcık olup da, esasında “İslami manada Cemaat” ile bazı “kavram”ları, “çalışma”ları, “oluşum”ları, “kurum”ları, “faaliyet”leri vs. bir arada düşünemeyenler için bir “hakikat penceresi” açmak icabediyor.

Eğer “cemaat” kavramı ve bu “İslami kavram”la ifade edilen oluşumların mahiyeti ve nitelikleri zarar görürse, “İslam Cemaati”nin “İslam Devleti’nin Rolmodeli” olduğu hakikati de zarar görmüş, yara almış olur; ki bu sonuç herhalde “İslami” olmaz.

“İslam”ın değil “küfr”ün hakim olduğu, “Tevhid”in değil “şirk”in egemen bulunduğu, “Allah’ın hükümleri”nin değil “tağutun hükümleri”nin geçtiği, “müslümanlar”ın değil “İslam ve müslüman düşmanları”nın âmir olduğu, bu haliyle de “cihad”ın “farz” hale geldiği bir beldede yaşayan müslümanlar, “İslam davası”nı sürdürebilmek için ne gerekiyorsa yapmalıdırlar.

“Cemaatler tarafından” yürütülecek “İslam davası” şudur:

Siyasi-idari, sosyal-kültürel, hukuki-adli, iktisadi-mali, tedrisi, imani, ibadi, askeri ve benzeri bütün hususiyetleriyle, birey, aile, toplum ve devlet hayatına İslam’ı, yanına başka hiçbir şeyi katmadan ve karıştırmadan hakim kılmak. Hayatı, Allah Rasulü’nün örnekliğine, yani Sünnetine dayanarak, Allah’ın Kitab’ına göre düzenlemek...

O halde “İslami Cemaat”, bu davayı gerçekleştirebilecek niteliklere uygun olarak organize olmalıdır. Böyle bir yapılanma, “Cemaat”in “İslam Devleti’nin Rolmodeli” olmasıyla gerçekleşmiş olur. Bunun için “İslami Cemaat”;

1- Şahıslar etrafında değil, “ilkeler, prensipler ve müesseseler” etrafında organize olmalı; İslam Devleti için gerekli olan bütün ilke, prensip, yasa, kurum, kuruluş, müessese ve benzerlerini hazırlamalı.

2- “Hangi hedef” gerçekleştirilmek isteniyorsa, o hedefi gerçekleştirebilecek niteliklere uygun olarak organize olmalı. Hedef İslam Davası olunca, İslam’ı “fert, aile, toplum ve devlet hayatı”na, siyasi-idari, hukuki-adli, sosyal-kültürel, iktisadi-mali, imani, ibadi, tedrisi, askeri ve benzeri bütün yönleriyle hakim kılmayı sağlayabilecek nitelikte yapılanmalı.

3- İslam Devleti için gerekli olan “kadrolar”ı yetiştirmeli; onları İslam’ın aradığı niteliklerle ve bilgiyle donanımlı hale getirmeli.

İşte bu üç esas işlev için, “Cemaat” deyince akla gelecek organizasyonun “kurumsal yapılanma”sı arasında asgari olarak bulunması gerekenlere dair şu örnekleri verebiliriz:

İslami manada bir “Emir/Lider”i ve “Şûrâ”sı bulunmalı; işler “Emir”e bağlı olarak “istişare” ile yürütülmeli.

“İslam Hukuk”unu tedvin edecek, “İslami Siyasi Sistem”i ve “gayriislami siyasi sistemler”i araştıracak, “harici siyasi ilişkiler”i yürütecek “Teşrii” birimleri olmalı.

“İdari ve mali işler”i yapacak “İdari İşler Birimleri” ve bu kapsamda lüzumlu “kurum ve kuruluşlar”ı; “sosyal ve sağlık hizmetleri”ni yürütecek kadroları ve bu kapsamda lüzumlu müesseseleri kurup işletecek ve yönetecek “İcra” birimleri olmalı.

“Tebliğ Fonksiyonu”nu icra edecek “Eğitim ve Öğretim”, “Tebliğ, İrşad ve Nasihat”, “Kültür ve Basın”, “Çocuklara, Gençliğe ve Kadınlara Yönelik Faaliyetler” ile ilgili kadroları ve müesseseleri bulunmalı.

Kendi iç güvenliğini sağlayacak “Şurta”sı; cemaat mensuplarının aralarındaki anlaşmazlıkları, sorunlarını İslam’a göre çözümleyecek “Kadı/Hakem”leri olmalı.

Cemaat mensuplarını geleceğe hazırlayabilmek ve lazım olduğunda gerekli kadrolara yerleştirebilmek için güvenli olup olmadıklarını izleyebilmeye yönelik “sicil” tutacak sistemleri ve elemanları bulunmalı.

“Haberleşme ve iletişim”le ilgili kadroları ve birimleri, “teknoloji”yi geliştiren ve kullanan elemanları, “iç güvenlik” ve “stratejik hamleler” için “istihbarat” sağlayacak kadro ve müesseseleri bulunmalı.

Bunlar asgari nitelikte örnekler ve bunlardan da anlaşılıyor ki, “İslami manada Cemaat” demek; bir “vakıf, dernek, yayınevi, yayın organı, tarikat vs.” etrafında kümelenip kimi “sosyal ve kültürel etkinlikler”de bulunanlar, “hayır-hasenat işleri”yle uğraşanlar topluluğu demek değildir.

Cemaat olabilmek için, siyasi, idari, sosyal, kültürel, hukuki, adli, mali, iktisadi, ibadi, tedrisi, istihbari, askeri vb. bütün alanlarda varlık gösterecek, “rolmodellik” yapacak “kadro ve müesseseler”ini kurmuş olmak gerekir.

Rolmodel olamayanlar cemaat olmaz. Bunu kuranları, “madem cemaatsin, niye bunların, şunların var?” diye eleştirmek de “İslami manada” doğru olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Faruk Köse Arşivi