Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Tevhid İlmi

Tevhid İlmi

Sen! Ben! Desin efrâd, aradan vahdeti kaldır;
Milletler için işte kıyâmet o zamandır.
Mâzilere in, mahşer-i edvârı bütün gez:
Kânûn-i İlâhî, göreceksin ki, değişmez:

Mehmed Akif

Bu haftaki kitabımız; “ Vahyin, Nurların ve Bilimin Işığında” üst başlığıyla “Tevhid İlmi” ismini taşıyor. DMN yayınlarından çıkan eserin yazarı Ahmet Erdal Gökhan.

Yazıya Mehmed Akif’in “Hala mı Boğuşmak” şiirinin ilk kıtasıyla başladım. Rahmetli Nevzat Köseoğlu, millet olarak “tevhid toplumu” olduğumuzu söyler.

Bu halimiz Kur’an’dan, Sünnetten ve Asr-ı Saadetten gelir. Çünkü Kur’an’ın ilk emri “Oku”dan sonra “Fatiha Suresi,” kişinin tevhid üzere yaşamasının ilk uyarıcısıdır.

Gelin görün ki, Türkiye’de ve dünyada namaz kılan milyarlarca Müslüman, defalarca Fatiha Suresi’ni okur ama benim gibi çay sıra yatıp çay sıra kalkarlar.

Hakikaten Fatiha Suresi’nin manasını bilerek Allah’ın huzurunda el bağladığımızı, rükûya gittiğimizi, secdeye vardığımızı idrak edebilsek, ne dünyada ne Türkiye’de Müslümanlar birbirleriyle fitne denizinde boğuşmazlar.

Merhum Mehmed Akif’in yazma sebebi, onun devrinde de bugün de Müslümanların “dünyayı ahiretin önüne koymalarından” başka bir şey değildir.

Bütün bu söylenenlerin kitapla ne ilgisi var? Şu ilgisi var. Biz tevhid toplumuyuz dedik, gayba inanır ve iman ederiz dedik.

Bu kadar büyük bir iman sahibi olarak, hala iman ettiğimiz değerlerin farkında olamıyor ve birbirimize düşüyoruz.

O zaman gelin, maddi olarak gözle görülür, elle tutulur biçimde Allah’ın varlığına, birliğine, Muhammed (s.a.v.) in Allah’ın Rasulü olduğuna nasıl iman edilir onu görelim.

Belki o zaman; Kelime-i Şehadetin, Fatiha Suresi’nin, Vitir namazında okunan Kunut Dualarının, Kevser, Maun ve İhlas Suresi’nin idrakine varırız.

Belki kulların değil, Allah’ın bize ne söylediğinin ve Allah’a nasıl sözler verdiğimizin farkına varırız.

……………………

Eserin yazarı kitabı hakkında şunları söylüyor:

“Bilim bulmacası, bir nevi pazzıl gibidir, büyük resme ulaşmak için doğru parçayı bulmak gerekir.

Doğru parça, önceki hakikatleri doğrulayan, tamamlayan ve sonraki büyük resme ulaşmayı sağlayan doğru bilgi parçasıdır. Büyük resim ise “tevhid’tir.”

Tevhide giden her bilgi, doğru ve kıymetlidir. İnsanın marifeti, kapasitesi, tevhide ulaşmak için kodlanmıştır.

Bu yüzden gerçekte “Bilim,” “Marifetullah’tan” başka bir şey değildir.

Araştırmalarımı yaparken daha çok Kur’an-ı Hâkim, Risale-i Nur ile günümüz Modern Bilimi olan Kuantum Fiziğinden istifade etmeye çalıştım.

Halık-ı Kâinat, insandan farklı olarak evrende ki her şeyin ağız dilini bağlamış, hal dilini konuşturmuş.

Eşyanın ise bütün hal dili ile tevhidi gösterdiğini gören Kuantum Biliminin, bu doğrultuda tamamen tevhidi işaret ettiğini gördüm.”

Geniş bilgi kitapta, 0212 649 20 62

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi