Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

TİKA destanlarından Nijer

TİKA destanlarından Nijer

Nijer’in başkenti Niamey’de veya diğer yerleşim bölgelerinde olsun, Türkiye denilince akla ilk gelen kurumlardan birisi TİKA oluyor.

TİKA sadece insanların açlıkları ve yoksullukları üzerine projeler üretmiyor, kalıcı projeler üreterek halkı çalışmaya, meslek sahibi olmaya ve kalkınmaya sevk ediyor.

Esas olması gereken de bu değil midir? “Balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek” varken, insanlara kaç gün ekmek ve su verilebilir ki?

TİKA diğer ülkelerde olduğu gibi Nijer’de önce insanların acil ihtiyaçlarına yardımcı olmuş, ardından da “verecek eller beklemek yerine, elleri harekete geçirelim” diyerek gücü kuvveti yerinde olan insanları, çeşitli dallarda meslek sahibi yapma yoluna gitmiş.

*

Başbakanlığa bağlı (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı) TİKA, Nijer’de ihtiyaç olan her yere, 200’ü aşan su kuyuları açmış.

Kuyuları açmakla kalmamış, suyu sadece içmek için değil, sebze meyve yetiştirmek için de kullanılmasını sağlamış.

Kuru ot köklerinin bile hatırlanmadığı çölde, şimdilerde ağaçlar yükseliyor, sebze bahçeleri serpiliyor, susuzluktan kırılan hayvanlar çölde dolaşmadan su içebiliyor.

Kuyuların hepsi güneş enerjili. Güneş enerjili kuyular sayesinde elektriğin ne ve nasıl olduğunu öğrenen yüzlerce insana rastlamak mümkün.

*

Bu kuyulardan birinde gördüğüm manzarayı paylaşayım.

TİKA güneş enerjili kuyuyu açtıktan sonra köyün muhtarıyla işbirliği yapılarak, sebze yetiştiriciliği üzerine kurslar düzenlemiş ve Türkiye’den tohum getirtilerek ziraata başlanmış.

Domatesin renginin önce yeşil, sonra kırmızıya dönüştüğünü ilk defa görenler olmuş. Salatalığın pişirilmeden yenilen bir yiyecek olduğunu bilmeyenler çıkmış.

Patlıcan, kabak, biber, lahana, kavun, karpuz gibi yiyeceklerin yetiştiği köy, sanki Anadolu’muzdaki köylerden birisi gibi olmuş.

Mevsim itibariyle yılın 12 ayı sıcak olduğundan her an sebze yetişiyor, yani bizdeki gibi bir zamanı yok.

Köylüler önceleri kendileri için sebze yetiştirirken, şimdi artık Niamey’e gönderip satabiliyorlar. Hatta köyü terk edenler geri dönmeye başlamışlar.

Köye vardığımızda muhtar kuyunun yanındaki ağacın gölgesinde çocuklarla ders yapıyordu.

“Okulunuz yok mu?” soruma, köyün meydanındaki binayı göstererek; “Orası bizim hem okulumuz, hem kursumuz. TİKA yaptırdı” dedi.

Meğer okul o gün tatilmiş, çocuklar yaşlı muhtarı çok sevdikleri için etrafında toplanmışlar, muhtar da boş durmak olmaz diye ders yapıyormuş.

*

Başkent Niamey, çok geniş bir arazi üzerine kurulu ve halkın bayramlarda, düğünlerde, törenlerde, çeşitli kültürel etkinliklerde toplanabileceği bir parkları yokmuş.

Bu ihtiyaç Başbakan Erdoğan’a iletilince, TİKA hemen harekete geçerek, şehrin uygun bir yerine su kuyusu dâhil, her türlü sosyal tesislerin de içinde yer aldığı dev bir park yapmış.

Ben ordayken okullar gruplar halinde parkta piknik yapıyorlardı.

Evet, “Kenarı Dicle’de bir kurt….” Yarına.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hüseyin Öztürk Arşivi