Gazeteci nasıl darbe yapar?

Gazeteci nasıl darbe yapar?

Bekir Coşkun'un kafası yine karışmış.

“İşte benim karışan kafam; UFO'ların alakasını değil de, bizim Mustafa Balbay'ın nasıl darbe yapacağını düşünüp dururum haftalardır” demiş.

Hakikaten çok saf, çok duygusal bir adam Coşkun.

Kaleminden değil de keman çalmaktan geçinseydi dinleyenleri verem edecek kadar hüzün saçardı etrafına.

Mesela “makber”i çalarken makberi yaşardı, yaşatırdı.

Mustafa Balbay nasıl darbe yapsın ki topu yok tüfeği yok.

Peki bir gazeteci nasıl darbe yapar?

çok kolay..

Kalemini, köşeni, gazeteni darbecilerin emrine verirsen suça ortak olmuş olursun.

Bazen tersi olur..

Gazeteci, darbe yapmaları için askerleri kışkırtır..

Damardan girer, nasırına basar..

“öldük yandık bittik” numarası çeker..

“Vatan elden gidiyor” çığlığı basar..

“Gözler orduya çevrildi” diye yazar..

“Genç subaylar rahatsız” diye başlıklar atar..

Genelkurmay başkanına, “Eşi türbanlı subay ordudan çıkarılır. Cumhurbaşkanı aynı zamanda başkomutandır. Başkomutan eşi türbanlı olursa, onun emrindeki komutanlar olarak bunu nasıl karşılarsınız? Tepkiniz ne olur?” diye sorar.

üç beş sıradan adliye vakasını bütün ülke sathına yayılmış gibi gösterir..

Pireyi deve yapar..

Deveyi pire.

27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat medyasına bir bakın isterseniz..

Oradan bir kavis çizip Sarıkız, Ayışığı günlerine dönün..

Bir gazeteci nasıl darbe yaparmış, öğrenirsiniz.

Bekir Coşkun bilmiyor mu bunları?

Ayda mı yaşıyor..

Darbeleri UFO'lar mı yapıyor sanıyor..

Ne sanıyor!


Adamın yaptığı gafa bak!

Babası Dinç Bilgin'in şoförüymüş.. Oğul da sayesinde medyaya girmiş, yazarlığa ermiş.

Kalkmış yabancı devlet adamlarıyla Başbakan Erdoğan'ı kıyaslamış.

Erdoğan'ın “İETT teşkilatı”ndan olduğunu hatırlatmış.

Aklınca küçümsemiş.

Ayıp değil mi?

Kimler geçmedi ki İETT'den..

Yazarlarımız Yaşar Kemal, Hıfzı Topuz, Orhan Hançerlioğlu, Recep Bilginer, Rasih Nuri İleri, Peride Celal..

Siyasetçilerimiz Ferruh Bozbeyli, Münip Hayri ürgüplü, Nevzat Pakdil, Mustafa Sarıgül..

Sinema ve tiyatro camiasından Memduh ün, Tuncel Kurtiz, Necdet Mahfi Ayral..

Müzisyen, bilim adamı, sporcu, yüzün üstünde meşhur isim geçmiş İETT'den..

Kaldı ki Türk siyasetinde tabandan gelerek Başbakanlığa yükselen bir isim Erdoğan.

Deniz Baykal genç bir doçentken Ecevit aldı kendi kontenjanından milletvekili yaptı..

Devlet Bahçeli siyasete atıldığında üniversitede öğretim görevlisiydi.

Erkan Mumcu siyasete atıldığında İstanbul'da kumaş tüccarıydı.

Recai Kutan ise bürokrasiden siyasete atladı..

Hakkını yemeyelim, Muhsin Yazıcıoğlu gençlik yıllarından itibaren sahada.

Başbakan Erdoğan'a gelince..

İstanbul gibi büyük bir kentte İl Gençlik Kolları, İlçe Başkanlığı, İstanbul İl Başkanlığı, Büyükşehir belediye başkanlığı gibi basamaklardan geçerek Başbakanlık koltuğuna oturdu.

Yani bileğinin hakkıyla geldi.

Hürriyet yazarı Yılmaz özdil'in verdiği örneklere bakalım..

Putin, KGB kökenli..

Aliyev, KGB kökenli babanın oğlu.

Bush'un babası George Bush hem CIA başkanlığı yaptı hem devlet başkanlığı..

Beşar Esat, devlet başkanı diktatör babanın yerine geçti.

Hepsi de paraşütle indirilmiş isimler..

Ahmet Kaptan'ın oğlu Erdoğan ise kendi avantajını kendi sağlamış bir lider..

Demokrasiden nasibini almamış ham yazar kaba tonik adamların aydın sayıldığı bir ülkede yaşıyoruz.

Keşke özdil de baba mesleği deyip direksiyon sallasaydı..

Aydın bir yazar olamadıysa da iyi bir şoför olurdu..

Müktesabatı buna müsait çünkü.


Pamukbank' da Ali veli kör selami

Yeni Şafak'ın “Pamukbank” haberi tarafları gerdi.

Akşam gazetesi ile Hürriyet birbirine girdi.

Hürriyet'in “uydurma” dediği telefon görüşmesi için Sadettin Tantan yine o meşhur “arşivlere bakın anlarsınız” cümlesini kurdu.

“Rumuzlu” diye verilen isimler yıllar önce rumuzsuz olarak yer almış..

Yani, rumuzlara denk düşen isimleri açıklamadı ama olayın kendisini doğruladı Tantan.

Ali Vural-Veli Dural rumuzlarını kim bulduysa muzır bir zekanın eseri olduğunu kabul etmek lazım.

Ali Vural Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun bir üyesini temsil ediyormuş.

Veli Dural ise Pamukbank'a el konulmasından menfaat devşirecek bir yayın grubunun adamıymış.

Veli Dural diyor ki “Ali vur al”

Ali Vural da diyor ki, “Veli dur al”

Oh ne ala iş!

“Ali topu at”

“Veli topu tut”

“At Ali at”


Horozlanmak isteyenlere kılavuz

Milli Gazete'de “Erkeğin hanımındaki hakları” ve “kadın kocasına itaatkar olmalıdır” başlıklı yazılar gayet ilgi çekti.

Yazıda tavuk ve horoz ile muhabbet kuşu resimleri kullanılmış.

Niyeyse basında farklı bir şekilde yansıtıldı olay..

çünkü herhangi bir çiftin resmini kullanmak hem izin hem telif hakkı gerektiriyor.

Milli Gazete editörleri de telif hakkı talep etmeyeceklerini düşünerek bu resimleri kullanmışlar.

Eğer böyle değilse, o zaman yazıya bir muziplik katma gereği duymuşlardır.

Gerçek kişiler yerine karikatür, desen kullanabilirlerdi pekala..

Yazıyı okudukça akide şekeri gibi zevkten eridim.

Ne yalan söyleyeyim, bir erkek olarak çokça duygulandım..

Okumak yetmezdi, harekete geçmeliydim..

Yazıyı kesip buzdolabının kapısına pat diye yapıştırdım.

O gün ev ahalisi gezmelere çıkmıştı..

İzin almak ne kelime, telefonla bildirmişlerdi o kadar..

Ses etmedim ama erkeklik gururum fena halde incinmişti arkadaşlar..

İşte o yazı imdadıma yetişmişti.

Herkes haddini bilmeliydi..

Her erkeğe de okumasını, okutmasını tavsiye ederim..

Erkekliğe iyi geliyor.

Laf aramızda, bayağı horozlandım yahu!

Unutmuştuk..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi