M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Diyalog’dan Uzlaşı’ya…

Diyalog’dan Uzlaşı’ya…

“Allah katında (tek ve gerçek) din; İslam’dır.”(Âlu İmran,19) ayetini bilmeyenimiz yoktur.
Bu ayetten kastedilenin ne olduğu açıktır.
Bilindiği gibi, yeryüzünde pek çok din ve inanç sistemi vardır.
Bunların hangisinin doğru ve gerçek olduğu, insanlar arasında tartışmalıdır.
Çünkü, bu farklı dinlerin tüm müntesipleri, kendi dinlerinin doğru ve gerçek olduğuna inanırlar.
Böyle olmasa, insan yanlış ve batıl olduğuna inandığı bir dinin peşinden bile bile gider mi?
***
Ne var ki; dinlerin hangisinin gerçek olduğuna karar verme, insanların yetkisinde değildir.
Çünkü, gerçek dediğimiz şey; hakikatin ta kendisidir.
Hakikat tektir.
Bir şey ya hakikattir, ya değildir.
Tıpkı doğru gibi.
İki nokta arasında en kısa yol tek ise, yollar arasında doğru ve gerçek olan yol da tektir.
İlahi kaynakları dinler için de durum aynıdır.
Bu dinlerin kaynağı Allah ise, O’nun sözlerine itibar etmek esastır.
Çünkü, bu dinlerin sahibi olduğuna inanılan Allah ne diyor, ona bakmak gerekir.
Bu söylediklerimiz, şüphesiz dinin kaynağının Allah olduğuna inanlar için geçerlidir.
İnsanların kendi düşüncelerinden ürettikleri din ve sistemlere inananlar için zaten böyle bir ölçüden söz edilemez.
Zira, beşer kaynaklı din ve inanç sistemlerinin ölçüleri de beşeridir.
***
Tekrar baştaki ayete dönersek, İlahi kaynaklı dinlerin, yani Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlığın hangisinin doğru ve gerçek bir din olduğunu tespit, ancak İlahi kaynağın tespiti ile olur.
Bu tespiti de İlahi kaynak yapmıştır ve bu dinin “İslam” olduğunu tespit ve ilan etmiştir.
Çok yazdık ve söyledik.
Dinler arası Diyalog ,  dinler arasında değil, dindar insanlar arasında olabilir.
Yani, üç İlahi din arasından ve hatta bunlar arasına beşeri dinleri de katarsak, hepsinden ortak bir din çıkarmak mümkün değildir.
Ama, çeşitli dine ve inanca mensup insanlar; otururlar, bir arada insanca yaşamanın formüllerini konuşurlar.
Herkes birbirinin inancına ve dini hayatına saygı göstererek bir arada yaşama imkan ve fırsatlarını arar, birbirlerine tahammül etmeyi öğrenirler.
Bunun adı, dinler arası diyalog değil, insanlar arası diyalogdur.
***
Şimdi yeni bir şey daha duyuyoruz:
Dinlerarası uzlaşı…
Böyle bir şey olabilir mi?
Dinlerde uzlaşı dediğimiz şey; iki veya daha fazla inanç ve düşüncenin bazı temel ilke ve unsurlarından vaz geçerek tek bir noktaya gelmektir.
Uzlaşıda mutlaka taviz vardır.
İnanç, ilke ve yaşam tarzından, kısmen de olsa vaz geçme vardır.   
Allah’ın tek din olarak seçtiği “İslam” ve son peygamber olarak seçtiği Hz. Muhammed aleyhisselam ortada dururken, başka din ve inanç sistemleriyle kısmen de olsa taviz alış-verişine girmek, bazı inanç temellerinden ve yaşam ilkelerden vaz geçmek, kesinlikle bu dinin sahibine karşı isyankârlıktan öteye bir sonuç doğurmaz.
***
Yazımıza bir ayetle başladık, bir hadisle bitirelim:
“Muhammed’in nefsini kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki; bu ümmetten her kim, -Yahudi olsun, Hıristiyan olsun-  beni işitir, sonra da bana gönderilene inanmadan ölecek olursa, mutlaka cehennem ehlinden olacaktır.” (Müslim,iman,240; Hadis no:153).    
 
twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi