Cemal Nar

Cemal Nar

Yolsuzluk Devletin Kanseridir

Yolsuzluk Devletin Kanseridir

Evet, yolsuzluk devletin kanseridir ve bu yüzden erken teşhis ve tedavi büyük bir şanstır. Yolsuzlukları gördüğü halde bir devlet sorunun üzerine gitmezse, aslında ölümünü istemekle kendi hayatına kast etmiş demektir. 

Yolsuzluk çok ciddi bir konudur ve bu yüzden bu kanserden bünyeyi kurtarmak için yürütme kadar yasama ve yargıya da iş düşmektedir. Bütün bunları denetleyen halka ve onun gözü, kulağı ve dili olan aydınlara da elbette görevler düşmektedir. Herkesin kendine düşeni yapmadan bir başkasını sorgulaması, aslında minderden kaçma korkaklığı ve kolaycılığıdır.

Yolsuzluklar her zaman var olan, bazen gizli kalsa da çoğunlukla ortaya çıkan rezalet ve kepazeliklerdir ve bir devlet ve millet için en utanç verici en ayıp işlerden olmakla beraber, aynı zamanda hak ve hukuku doğrudan ihlal edip zulme sebep oluşundan ötürü de en tehlikeli işlerdendir. Evet, ,adaleti, rekabeti, çalışmayı, helal kazancı katlettiği kadar, bir devlet ve toplum için en gerekli değerlerden olan karşılıklı sevgiyi, saygıyı, emniyeti, barışı, huzuru, dirlik ve düzeni, erdemi, ahlakiliği, hukuka saygı ve güveni de yok eder. Böyle bir toplum saadeti de saygınlığı da hak etmez. Bu yüzden mutlu ve itibarlı da olamaz.

Bütün devletlerin en önemli ödevlerinden birisi, devlet gelirlerinin kanuni esaslara uygun olarak toplanıp toplanmadığını ve giderlerin de yine aynı şekilde kanunlara uygun yapılıp yapılmadığını araştırmak ve denetlemektir. O yüzden kanunun varlığı ve etkin olması yetmez. Her türlü yanlış uygulamaları ve kötüye kullanmaları önlemek için bu denetim şarttır.

İslam devleti bu açıdan bakıldığında aynı zamanda bir muhasebe ve denetim devletidir. Hem kalplere koyduğu iman ve takva müfettişi, hem de dışarıda kullandığı zabıta ve müfettişlerle böyle bir muhasebe devletidir.

Aynı zamanda kurduğu İslam devletinin ilk başkanı da olan Peygamberimiz (sav) görevlendirdiği memurları, herhangi bir hıyanete yeltenmemeleri için baştan uyarmış ve bu hususta Müslümanları ve özellikle de memurlarını eğitmiştir.

Bununla kalmamış, uygulama ile bunu desteklemiştir. Şöyle ki o, memurlarını, ortalama bir refah seviyesinde yaşatmıştır. Sevgili Peygamberimiz, onlara eş, ev, binek ve hizmetçi masraflarını görebilecek bir miktarda maaş bağlamıştır. Bunun ötesinde bir servet yığan memurlarını, hain ve hırsız olmakla korkutmuş, kamu mallarının az bir şey bile olsa devlete teslim edilmesini istemiştir.(Ebu Davut, Harac, 9)

Devlet memurunun hediye kabul etmesini rüşvet sayan Resulullah (sav) efendimiz, aynı zamanda memurlarını denetlemiş ve bu konuda ihmalini gördüğü bir sahabeye iyi kızmıştı.(Buhari, Ahkam, 24, 41)

Peygamberimizden sonra devlet bütçesi kurumlaşmış, daha teşkilatlı olarak toplanıp dağıtılmış ve denetlenmiştir. Halifelerin, vali ve vergi memurlarını bizzat denetlediklerine dair bir çok bilgilere sahibiz.(Bkz Celal Yeniçeri, İslam’da Devlet Bütçesi , s, 403-410)

Acaba bu konuda Sevgili Peygamberimizin bizzat tutumu nedir?

Gelecek yazıya bırakalım mı?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi