Cemal Nar

Cemal Nar

Sözüm Müslümanım Diyen Irkçılara 1

Sözüm Müslümanım Diyen Irkçılara 1

Son zamanlarda Doğuda bir hareketliliktir başladı. Kimileri yol kesiyor, yola çukurlar açıyor, araba yakıyor, kimileri de gelen güvenlik güçlerini taşlıyor, molotof atıyor.

Neden?

Eskiden bu ırkçı bölücü Kürtçülerin ellerinde bazı haklı istekler vardı. Hükümet o haklı isteklerin hemen hepsini “benim insanımın hakkıdır” diyerek verdi. Geçmişte yapılan zulümlerden ötürü de özür diledi. “Ayrımcılık ve asimilasyon bitmiştir” dedi. Kürt halkının ekserisi sevindi, bayram etti. Teşekkür etti ve destek verdi. Peki, siz ey eşkıyalar, teşekkür yerine neden bu şımarıklık, hainlik, muzırlık?

Bir avuç ideolojik sapıklık içinde olanların terbiyesizliğinden başka bir şey değil bunlar. Çok şükür ki halkımız gördü ve anladı bunları. Doğunun insanı, Kürt kardeşlerimiz de anladı ve prim vermiyor bunlara. Ama bu dengesiz sefihler, hala o halka, “biz olmasak size hak vermezler” mesajını vererek siyasette bir alan açmak istiyorlar kendilerine.

Ama gülünç oluyorlar, komik durumdalar, bilmem farkında mıdırlar? Hele şu “yürekli analardan” sonra iyice madara oldular. Bittiler ve tükendiler çok şükür.

Onlar bu muzırlığı yaptıkça, Batıdan bir başka ırkçı grup da ayağa kalkmaya başladı görüyorsunuz. Adi bir asayiş vak’asını “Doğunun isyanı, vatanın bölünmesi” gibi gösterip bu barış ve huzur ortamını sağlamada en büyük beşeri paya sahip olan Recep Tayyip Erdoğan’a ve Ak Partiye saldırmaya başladılar. Seçim ortamı ya, kayadan ne koparırlarsa artık…

Müslümanlıkla bir alakası kalmayanlara şimdilik bir sözümüz yoktur. Bu münasebetle Kürtçü, Türkçü, Arapçı, Farsçı veya bir başka ırkın ırkçılığını, ulusalcılığını benimseyerek harekete geçen ama Müslüman olmaktan da vaz geçmeyenlere bazı hatırlatmalar yapmak istiyorum. Öfkelenmeden, serinkanlılıkla okusunlar. Tenkitleri varsa, aşağıda yorum imkanı verilmiştir kendilerine. Hakaret etmeden görüş bildirenler değerlendirilmeye alınacaklardır.

Önce şunu söyleyelim; bir insan “şehadet” veya “tevhid” kelimesini içtenlikle inanarak söylemekle Müslüman olur. Bunun anlamı ise “yerleri ve gökleri yaratan Allah vardır ve birdir. Hz. Muhammed (sav) ise onun seçtiği son peygamberdir. Böyle söyleyen bir insan, peşinen Hz. Muhammed’in (sav) Allah Teâlâ’nın seçtiği son peygamber olarak Allah Teâlâ’nın  katından kendisine vahyedilen Kur’an’ı hem tebliğ, hem tebyin ve tefsir eden, hem de uygulamalı olarak yaşayıp gösteren bir insan olduğuna iman eder.

Buna göre Kur’an Allah kelamıdır. Allah ise kainatı ve içindekileri yaratan biricik Yaratıcıdır, İslam dinini gönderen, onunla emirler ve yasaklar koyan, tavsiye ve teşviklerde bulunan biricik “şâr’i”, yani “din gönderici, kanun koyucudur”, kendisine ibadet edilen biricik “mabuddur”, her emir ve yasağına kayıtsız şartsız ve seçeneksiz itaat edilmesi gereken biricik tanrıdır, ilahtır.

Hiçbir Müslüman Kur’an-ı Kerimi, onun emir ve yasağını, verdiği haberi tartışamaz, reddedemez, benimsemezlik gösteremez. Onun verdiği bilgiyi inkar etmek ile o bilgiyi alaya almak, aşağılamak, beğenmemek, çirkin görmek ve saygısızlık etmek arasında hiçbir fark yoktur. Bu sayılanlar, aynen inkar gibi küfürdür, dinden çıkmadır.

Kaldı ki Allah kendisine itaat edilmesini, emirlerine uyulmasını, yasaklarından kaçınılmasını, açtığı yolda yürünmesini, o yolun dışında kalan batıl yollara gidilmemesini kesinlikle emreder kitabında. O kadar çoklar ki, bütün bunlar için ayetleri ortaya koymaya, sayıp dökmeye gerek görmüyoruz.

Belki şunu söyleyebiliriz; bir insan Allah Teâlâ’nın emir ve yasaklarının bazılarına, aslında inkar veya beğenmeme değil de, nefsinin rahatı veya şehvetlerine mağlup olma yüzünden uyup itaat etmezse, ehl-i sünnet inancına göre “amel imandan bir cüz olmadığından” dolayı dinden çıkmaz. Ama günahkar olur, fasık ve facir gibi çirkin isimler alır ve bu isyanının cezasını hem dünyada hem de ahirette çeker. Eğer şartlarına uygun tövbe eder de kendisini affettirirse, o başka. O şartlardan biri de, günahı terk ederek bir daha ona dönmemektir.

Bu yüzden Allah ve Resulüne kâmil manada inanan bir Müslüman asla ırkçı olamaz. Asla Kürtçü, Türkçü, Arapçı, Farsçı veya bir başka ırkın ırkçısı olamaz. Bilmeden, gaflet ile olmuş olsa bile, öğrenince derhal tövbe ederek o haramdan kurtulması gerekir.

Bilindiği gibi her mü’minin yeryüzünde var oluşunun amacı, Allah Teâlâ’yı tanımak, inanmak, sevmek, ona ibadet ve itaat ederek rızasını kazanmaktır. Bunun için ilim ve amel gerekir. Muhabbetullah ve mehafetullah, yani Allah sevgisi ve saygısı, her Müslümanın öncelikli derdidir, kaygısıdır, maksadıdır, amacıdır. Allah Teâlâ’nın hangi kullarını sevip sevmediği de Kur’an-ı Kerîm’de açıkça yazılmıştır.

Kur’an-ı Kerîm’de sünnetin de ırkçılığı kesinlikle yasakladığını, çok çirkin gördüğünü ve lanetlediğini biliyoruz. İslam ırkçılığı yasaklamamıştır diyebilecek birisi çıkabilir mi bu ilim çağında?

Kaldı ki akıl da ırkçılığı yasaklar. Kim dünyaya ana babasını, soyunu sopunu, kavmini ırkını, köyünü kentini, enini boyunu, aklını zekasını isteyerek, planlayarak, belirleyerek geldi? Bunlar irade ve istek dışı olarak ilahî takdir iledir. Bütün insanlar Adem’in çocuklarıdır, o da topraktan yaratılmıştır. Arabın aceme, Acemin araba üstünlüğü yoktur. Beyazın siyaha, sarının kızılderiliye, Türk’ün Kürt’e veya Arab’a bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.

Bu saydıklarımız, İslam’ın çok bilinen ilkeleridir. Madem öyle, bir Müslüman nasıl dinden çıkmayı göze almadan ırkçı olabilir?

Şimdi sormak lazım, ey yol kesenler, siz hangi dindensiniz?

Eğer Müslüman olduğunuzu söylüyorsanız, bu yaptığınızın haram olduğunu biliyor musunuz?

“Haram değildir” diyorsanız, fetvasını aldınız mı? Aldınızsa, kimden?

Biliyorum, isterseniz fetva verecek birisini de bulursunuz. İşte Gezi Parkı orada, hangisini tutsanız size fetva verir. Ama biz onu öğrenmek isteriz. Bakalım Siyonistsever Müslüman mı, anti manti Müslüman mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi