Ersoy Dede

Ersoy Dede

Halk Barışı Çok Sevdi

Halk Barışı Çok Sevdi

Ne ilginçtir ki anlatılanların hepsi de doğru.. Hani var ya; “e Hocam sen de haklısın” diyor kadı.. O hesap.. Anneler çocuklarının kaçırıldığını söylüyor ya.. Haklılar.. PKK ve siyasi kanadı olan HDP-BDP Hareketi ile KCK ise kaçırılmadıklarını kendi istekleriyle geldiklerini söylüyor.. Onlar da yalan söylemiyor.. Sırrı Süreyya Önder, bizzat tanıklığını paylaşıyor izleyiciyle.. Diyor ki; “gittim kendim söyledim ‘hadi eve dönün’ diye, dönmek istemediler” diyor. Vallahi yanlış değil dediği.. İyi de nasıl oluyor da herkes aynı anda haklı olabiliyor?..

¥

İstanbul’dan, İzmir’den falan bakarak bölge analizi yapmak mümkün değil.. Buna çalışanlar her zaman olduğu gibi yine çuvallıyor.. Çuvallamaya da devam edecek.. Bölge insanı öyle bir sosyolojik yapıya açıyor ki gözünü, en küçüğünden en yaşlısına kadar, dün olduğu gibi bugün de tamamen politize olmuş durumda.. 2010’du sanırım.. 21 Mart.. Nevruz Meydanı’na doğru yürüyoruz kalabalıkla.. Karşıdan da güneş, bulutların arasından kafasını çıkarmış, birazdan cayır cayır yakacağı meydanı izliyor uzaktan.. 8-10 yaşlarında bir çocuk, elinde sarı-kırmızı-yeşil bayrak sallaya sallaya gidiyor.. Öyle ki bayrağı taşıyacak kadar dermanı gücü kuvveti de yok.. Dedim ki “nereye gidiyorsun evlat?”.. Cevap verdi bana; “abi, akın var güneşe akın, güneşi zaptedeceğiz, güneşin zaptı yakın”.. Benzer yaşlarda bir Bağdat Caddesi ya da Kordon çocuğunu getirin gözünüzün önüne.. Diyorum ya, bu bugünün ya da dünün meselesi değil.. Bölge böyle bir bölge.. Bu politize olmuşluğun sebepleri ayrı bir yazı konusu.. Her evde bir kayıp var neticede. Aile büyüklerinin inandıkları bir dava ve bu uğurda verdikleri mücadele var. Acı sonuçları var. Boşaltılan köyler, dışkı yedirilen köylüler var.. Onbinlerce faili meçhul, acı hatıralarıyla hafızalardan silinmeyen Diyarbakır Cezaevi var.. Var da var yani.. Bu şartlar altında örgüte katılmış olan çocukların hangi ruh hali içinde olmasını beklersiniz ki..

¥

Siz ona bir devrim vaad ediyorsunuz.. “Faşist” bir devleti yıkıp, kendi devletini kurabilecek kudrette olduğuna inandırıyorsunuz.. Şu an yapmakta olduğu şeyin ne kadar anlamlı, eskiden yaptığı işin nasıl yanlış olduğunu anlatıyorsunuz.. Okuduğu en güzel okulların faydasız, bir keleşi söküp takmayı bilmenin ne kadar faydalı olduğunu söylüyorsunuz.. Bugün devrime kadar geçen süre içinde verilen mücadelenin kutsal, çekilen acıların ise yarınlar için ödenmesi gereken bedel olduğuna ikna ediyorsunuz.. Sonra da Sırrı Süreyya gidiyor; “dönmek ister misin gerilla kardeşim?” diye soruyor.. Çocuk da “asla” diye yanıtlıyor.. Ne bekliyorsunuz ki? Şimdi bu şartlar altında bu çocuk, kaçırılmış mı, kaçırılmamış mı? Zorla mı alıkonuluyor yoksa gönül rızasıyla mı kalıyor? Var mı buna verecek bir yanıtınız?.. Herkes haklı, herkes doğru söylüyor.. Ama bir tek gerçek var.. Onlar çocuk.. O kadar..

¥

Annelere gelince.. Bugüne kadar; davaya inanıyorlardı, çocuklarına inanıyorlardı, yapılanların intikamının böyle alınacağını düşünüyorlardı, çocuklarına söz geçiremiyorlardı, PKK’dan korkularına ağızlarını açamıyorlardı, çocuklarının dağda olduğu bilinirse devletin kendilerini de bu işten sorumlu tutacağını düşünüyorlardı, isyan bayrağı çekerlerse mahalle baskısı ile karşılaşabileceklerinden çekiniyorlardı vs.... Bu listeyi sayfalarca uzatabilirim.. Dedim ya, bunun için bölge gerçeklerini bilmek gerek.. İyi de bugün ne değişti?.. Size söyleyeyim mi? Halk barışı çok sevdi.. Kalın sağlıcakla..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi