Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Gözü açık gitti

Gözü açık gitti

Muhammed Kutup’un vefatı üzerinden çok geçmeden yine Mekke’den ikinci bir ölüm haberiyle irkildik. Bu da, yine ulu İhvan şeceresinin yetiştirdiği dev düşünür ve müelliflerden bir diğeri olan Münir Gadban’ın tâ kendisidir. Hem Muhammed Kutup hem de Münir Gadban çaplı ve verimli İhvan düşünürleri arasındaydı. Muhammed Kutup Yunan felsefesinden modern Batı fikriyatına kadar peygamberler silsilesinin ve metodunun karşıt ağırlığını temsil eden cepheyi etüt etmiş ve İslam nazarıyla elemiş ve temel yanlışlarını ve tali doğrularını ortaya koymuştur. Daha doğrusu beşeri düşünce ile ilahi düşünceyi karşılaştırmış ve kitapları boyunca beşeri düşünce ile hesaplaşmıştır. Münir Gadban ise Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasından sonra zuhur eden İslami hareketlere ve dalgalara fikri rehberlik manasında nebevi hareket metodu üzerinden yol haritası çıkarmıştır. İslam düşüncesi, netice itibarıyla referansları itibarıyla ilahidir. Dolayısıyla hareketlerin ilahi rehberlik ışığı altında hareket etmesi gerekir ve beklenir. Bu anlamda Münir Gadbar ‘El Menhec el Hareketi Lissireti’n Nebeviye/ Siyerden Devşirilmiş Hareket Rehberi veya Metodu’ anlamına gelen bir eser kaleme almıştır. Türkçe’ye Nebevi Hareket Metodu olarak çevrilmiştir. Bu onun şaheseridir. Çığır ve ufuk açıcı kitaplarından birisidir. Son yıllarda İslam aleminde siyer çalışmalarına ödüller verilmektedir. Böylece siyer konusunda özgün ve orijinal eserler kaleme alınmasına da vesile olunmaktadır. Bu ödüllerden birisini Pakistan diğerini de Brunei Sultanlığı vermektedir. Münir Gadban Peygamberimizin hayatını konu alan ‘Kitabı Fıkhu’s-Sire’ adlı eseriyle 2000 yılında Brunei Sultanlığından yılın siyer kitabı ödülünü almıştır.

¥

İslam hukuku konusunda eğitim almış, ülkesi; Suriye’de 1962-72 yılları arasında 10 yıl boyunca öğretmenlik yapmıştır. Gayreti nedeniyle, Baasçıların dikkatini çekmiş ve onlardan birisi olan dönemin Eğitim Bakanı Hasan Hatip gözlerinin üzerinde olduğunu ihtar etmiştir. Baba Esat döneminde yasaklılar listesine alınınca Suudi Arabistan’a yerleşen Gadban, Ummu’l -Kura Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak birçok alanda çalışmalar sürdürmüştür. Gurbet yıllarında kendisini telif çalışmalarına vermiş ve kırktan fazla eser kaleme almıştır. 1985 yılında kısa bir süre için iç ihtilafları yatıştırmak maksadıyla Suriye’deki Müslüman Kardeşleri Teşkilatı’nın (İhvan) yerel lideri (murakıbu’l amm) olmuştur. Bir dönem yürüttüğü başkanlık görevinin ardından İhvan’ın üst kurulu Şûra Meclisi üyeliği görevinde bulunmuştur. Hayatı boyunca daima ilmi terakkiyi esas almıştır. Yeterlilik dönemine erdiğini hiç düşünmemiştir. 1967 yılında Şam Şeriat Fakültesini bitirdikten sonra 1968 yılında eğitim fakültesini de ikmal etmiştir. İlmi çalışmalarını aralıksız sürdürmüştür. 1972 yılında Kahire’de mastır seviyesinde ilmi çalışma yürütmüştür. 1997 yılında ise Hartum’da Kur’an-ı Kerim Üniversitesinde Arap dili alanında doktora derecesini elde etmiştir. İkinci eşi de aynı branşta doktora derecesine haizdir. Ayrıca pedagojinin ve eğitimin her alanıyla ilgilenmiştir. Özel olarak kızların eğitimiyle de meşgul olmuştur.

¥

Müslüman Kardeşler tarihi mihne/çile tarihidir. En büyük çileyi de Suriye İhvanı çekmiştir. Özellikle de Nuseyri azınlık rejiminin gölgesi altında. İslami kesimler bu Nuseyri azınlık rejiminin tehlikesini yeteri kadar idrak edememişlerdir. Suriye’den sonra mihne-çile ikinci derecede merkez ülke Mısır’ı vurmuştur. Bu fiiliyatta İslami hareketler haritasında Suriye’nin merkez olduğunu göstermektedir. Ve günümüzde yine en büyük iki çileden birini Suriye diğerini de Mısır çekmektedir. Esat-Sisi tiranlığı girdabında! Tarih boyunca Hazreti Ali ile alakalı şu deyim iştihar etmiştir. Kadiyyetün la Eba Hasene leh! Alisi olmayan mesele! Hazreti Ömer için de şu söylenebilir: Fitnetün la Eba Abdallahe leh! Fitneyi dindirecek bir Ebu Abdullah (Hazreti Ömer) yok! Fitne var ama söndürücüsü yok! Bu anlamda Suriye Müslüman Kardeşleri yayınladıkları taziyede, Münir Gadban’ın tam kriz ortamında ve yerinin doldurulamayacağı bir dönemde vefat ettiğine işaret etmiştir. Bundan dolayı Yusuf Zeynelabidin gibiler için irat edilen şüpheler gibi Münir Gadban’ın ölümünde de zehirleme şüphesi görenler vardır.

Hadiste beyan edildiği gibi, ilmin ölümü alimin ölümüyledir. Bundan dolayı ahirzamanda eğitimin ve okuma yazmanın artacağı ama aynı zamanda cehaletin de çoğalacağı ifade edilmiştir. Zıt gibi görünüyor ama doğru. Okuma artıkça cehalet de artıyor! Zira okumanın ekseni kaymıştır. Günümüzde okuma yazmanın artması cehaleti gidermiyor belki artırıyor. Mürekkep hale getiriyor. Hadiste şöyle buyrulmaktadır: Allah ilmi insanların elinden (katından) söküp almaz. İlmi ulemayı kabzederek söküp alır ve alim kalmayınca insanlar kendilerine cahil başlar edinirler ve sorulduklarında bilmeden fetva verirler; hem sapıtır hem de saptırırlar.

Kutlu Şam devrimi başladığında Münir Gadban’ın arzusu ve son rüyası Şam’a dönmek ve kutlu beldesine yeniden yerleşmek ve giderayak doğduğu toprakları yeniden temaşa etmektir. Şam devrimi ve yeni çile dönemi uzayınca gözü arkada ve açık gitmiştir. İnşaallah çığırını bizler tamamlayacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi