Cemal Nar

Cemal Nar

Bir Teklifim Var

Bir Teklifim Var

Cumhuriyetin başında devlet ve yöneticiler, "Şeriat mülgadır" diyerek İslam Hukukunu yürürlükten kaldırdılar. Onun yerine, devlet ve milletin yönetimi için batıdan, yani bizim dünyamızı işgal ederek insanımızı öldüren, ülkemizi yağmalayan sömürgeci düşmanlarımızdan, İslam’ın amansız düşmanı olan Hıristiyan ülkelerden kanunlar alıp uyguladılar.

Bütün bunları yaparken halka hiç danışmadılar, hatta sormadılar bile. Sanki onlara “Bunlar senin yararınadır. Sen cahil olduğun için şimdi bilmiyorsun, sonra öğrenir bize teşekkür edersin.” Diyerek istemedikleri kanunları zorla boyun eğdirdiler. Bu konuda kan dökmekten kaçınmadılar.

Artık idarecilerin, İslam hukukunu bilen alimlere ihtiyacı yoktu. Bunun için, İslam hukukunu öğreten okulları kapattılar ve şeyhu'l islam’ların, kadıların, fakihlerin, müderrislerin, dersiamların işlerine son verdiler.

Bundan sonra kim okuyacaksa mecburen kafirlerin kanunlarını, medeniyetini, sosyal bilimlerini vs. okumak zorunda idiler. Devletten iş almanın başka yolu yoktur. İnsanlar, idarecilerin gözüne girmek ve devletten bir makam kopararak dünyalık mal, makam, şan, şöhret, itibar elde edebilmek için, İslam kanunlarını öğrenmeyi bırakarak, hatta ona hakaretler ederek, açılan Hukuk Fakültelerinde batılı ecnebilerin hukukunu öğrenmeye koyuldular. Kısa zamanda muratlarına da erdiler.

Bu sürecin ortaya çıkardığı en acı gerçek ve elbette ki en kötü ve en tehlikeli sonuç; halk ile bilim adamı, aydın da denilen alimlerin arasının açılmasıdır. Daha doğrusu, resmi eğitimden yetişen alimler ile halkın arasının açılması yani.

Başka bir acı gerçeğin ifadesi de şudur; halkın sahiplendiği medrese ve benzeri kurumlarda yetişenler ile devletin açtığı kurumlardan yetişen İslam alimlerinin kendi arasında bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, hatta yer yer birbirleriyle mücadele eder duruma düşmüşlüğü…

İşte alimlerin önderliğini en olumsuz etkileyecek olan da budur.  Bir başka ifadeyle, İslam'ı ortadan kaldırmak isteyenlerin istediği de zaten bu!

Bütün bunlar olurken halkımızın alimlere değer verip sahip çıkışı da dünyevileşme oranında düşmüştür. Oysa, Kitap ve Sünnet istikametinde emirler verdikleri sürece alimlere hürmet ve itaat, ümmete farzdır. Gördüğümüz yanlışlardan birisi de halkın ülemayı horlaması ve sahipsiz, desteksiz bırakmasıdır. Hatta utanmadan aleyhinede çalışması, alay edip aşağılamasıdır.

“Getir Ebu Hanifeyi, gör itaati” demek ayıptır. Sen, Ebu Hanife’nin zamanında yaşayan etbaut tabiin olan halk veya fert misin?

Başta burada eleştiriyi hakaret etmek zannedenler olmak üzere insanımıza bir şeyi hatırlatmak isterim; biz Müslümanlar büyüyeceksek, birbirimizi alaya alarak ve aşağılayarak büyüyemeyeceğimiz kesindir. Gelin sevgi ve saygıyı, iyilikte yardımlaşma ve dayanışmayı deneyelim.

Bir yazıyı sadece hakaret etmek için okuyan ekabirlere hemen hatırlatayım: bu yazıyı kendime sevgi ve saygı dilenmek için yazmadım. Bu sözümü “alim olduğumu” ifade için de söylemiyorum. Benim alim olup olmadığıma kendim karar verecek değilim. Bizim örfümüzde “alim”, “bilen” kadar “Allah’tan korkan takvalı kul” olarak da anlaşılır. Benim bu durumda duyduğum his, sadece Allah Teâlâ’dan haya etmek ve mahcubiyetle susmaktır.

Bütün samimiyetimle söylüyorum; bunları da “la fahr” sünnetine uyarak yazdım, asla “övünmek için” yazmadım. Sebebini ise sizin duygularınıza havale ediyorum.

Allah Teâlâ Ümmet-i Muhammed’e  merhamet etsin, işlerini ıslah ederek sıkıntılarını gidersin. Amîn.

 

NOT:

Şu mübarek Ramazan ayında zalim, kudurmuş katil, Siyonist işgalci İsrail tarafından Filistin topraklarında aralarında çocuk ve kadınların da olduğu onlarca masum sivil katledilmekte, havadan, karadan ve denizden Müslüman Filistin halkının üzerine tonlarca bomba yağdırılmakta, mamureler harabeye çevrilmektedir.  Ne yazık ki her zaman olan tekrarlanmakta, dünya kamuoyu bu olanlar karşısında sessiz kalmaktadır. Bizim de fiilen elimizden bir şeyin gelmemesi bizi kahretmektedir.

Yüce Mevlamızdan Filistinli kardeşlerimize direnişlerinde sabır ve muvaffakiyetler dileriz. Allah’ın lanetini hak etmiş bu melun kavim,  Müslümanların eliyle en kısa zamanda hak ettikleri cezayla karşılaşmalıdır. Bu bütün Müslümanlara düşen bir borçtur. 

Şimdi en azından dua ve maddi yardımlarımızla onların yanında olma zamanıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi