Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Milli Güvenlik

Milli Güvenlik

Bugün seçim var. Herkes oy kullanacak.. Bu vesile ile ben de başka bir konuya değinmek istiyorum.. Seçim sonuçlarını akşama doğru öğreneceğiz. Sonuçta herkes layık olduğu gibi idare olunacak, tencere yuvarlanacak, kapağını bulacak..

Bana kalırsa polis teşkilatı tepeden tırnağa değişmeli..

Yeni bir güvenlik stratejisine ihtiyaç var.. Buna dayalı yeni bir güvenlik yasasına ve tabii örgütlenmesine

TSK yeniden yapılandırılmalı. Bu şart. Özellikle Jandarma’nın durumu yeniden ele alınmalı..MGKEmniyet Teşkilatı, MİT, korucu sistemi, zabıta, Kamu Güvenliği Müsteşarlığıyeniden yapılandırılmalı. JİTEM- Özel Harp gibi yapılar yönetilebilir hale getirilmeli. Yani devlet içinde devlet, derin ve paralel yapılar haline gelmemeli.. Hava, Kara, Deniz istihbaratı oryente edilebilmeli.. 

Milli Güvenlik Kurulu da. Dahası, siber savaş, siber güvenlik, siber istihbarat konusu da yeniden ele alınmalı.. Tabii, Kamu Güvenliği Müsteşarlığı da bu çerçevede yeniden değerlendirilmeli.. Özel güvenlik şirketleri de yeniden yapılandırılmalı. Mesela, özel savunma şirketleri kurulabilmeli.. Silah alımı ve satışı yeniden esaslara bağlanabilmeli..

Prosfesyonel ordu, profesyonel güvenlik elemanı eğitimi, istihdamı, ihracı, danışmanlık alanlarında yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var..

Bana kalırsa, belediye zabıtaları ile, trafik, turizm, çocuk, hırsızlık masası gibi asayişle ilgili birimler yerel yönetimlere bağlanmalı. Bunların şef ve müdürleri merkezden atanmalı. Ama yerinden yönetilmeli..

Böyle bir düzenleme ile birçok polis, kendi bölgesinde, aktif görevler üstlenebilir. Tabii finansal ve mali suçlar, terör, uyuşturucu, örgütlü suçlar, istihbarat, merkezi polis teşkilatında olmalı..

Polis akademisi kaldırılmalı.. Üniversite mezunlarından hemen polis olmak isteyenler, 3 ya da 6aylık bir eğitimle mesleğe intikal ettirilebilirler.. Şef olmak isteyenler en azından yüksek lisansını başarı ile tamamlamış olmalı.. Dil bilme şartı aranmalı.. Global köye dünyada dil bilmeyen bir polis, şef olamamalı..

Polis teşkilatı, görevde bir zaafiyet oluşturulmadan küçülebilir. Kendi içinde bir arınmaya gidebilir, daha etkin ve hareket kabiliyeti yüksek bir yapıya dönüştürülebilir.. Başlangıç olarak zabıtaların şehir polisi olarak tanımlanması ve zabıtadan polis teşkilatına, polis teşkilatından zabıtaya transferlerle bu iş çözülebilir. Şehir polislerinin kendi bölgelerinde görev yapmalarına da engel olmamak gerek. Böylece ailelerin parçalanması ve geçim şartlarının zora girmesi, ek tazminatlar ödenmesi gibi sorunlar da çözülmüş olacak..

Belediye zabıtalarından, Jandarma’dan polis teşkilatına bu çerçevede transferler olabilmeli.. Ya da polis teşkilatından bu kurumlara personel görevlendirilebilmeli..

Merkezi polis teşkilatı olağanüstü hal halinde elbette otomatik olarak merkezi yönetime entegre edilebilir.. Ya da merkezi polis teşkilatı her zaman yerelden destek alabilir..

Bu şekilde teşkilat hem yenilenir, hem de hantallıktan kurtularak daha mobil hale getirilebilir..

Trafik, çocuk polisinin ya da turizm polisinin merkezi polis teşkilatına doğrudan ne katkısı olabilir.. Pasaport ya da gümrüklerdeki polis teşkilatları da yeniden yapılandırılması gerekir.. Adli polislik kurumunun ihdas edilmesi gerekir.. Bütün polislerin müdür, amir ve şefleri merkeze bağlı olmalı ama, mesela 2 yıllık adalet meslek yüksek okulundan doğrudan adli polisliğe 3 aylık kursla istihdam yapılabilir. Hukuk fakültesini bitirenler şef olabilir.. Mübaşir ve gardiyanlığının da aslında yeniden düzenlenmesi gerekir..

Polisin kalitesi son yıllarda önemli ölçüde arttı. Daha da artması gerek.. İslam dünyasına, hatta dünyaya örnek olmamız gerek..

Aynı çerçevede sivil savunma hizmetleri, özellikle kırsal alanda savunma birlikleri oluşturmak adına tretoryal savunma birlikleri konusunun da yeniden ele alınması gerek.. Özellikle emekli ya da kamu güvenliği açısından sabıka ve riski olmayan uygun kişiler, bu anlamda kriz dönemlerinde görevlendirilebilmeli..

Yurtdışında görev yapan güvenlik personeli yanında, sadece diplomatik merkezlerin güvenliği değil, Türkiye’den giden yardım örgütlerinin güvenlikleri ve yatırımcıların can ve mal güvenlikleri de bu çerçevede yeniden ele alınması gerek. Artık 160 ülkede varız.. Bu konuda iki ve çoklu anlaşmalarla bu kişi ve kuruluşların güvenlikleri hukuki güvenceye kavuşturulmalı ve bu maksatla izleme merkezleri oluşturulmalı..

Kamu Güvenliği Müsteşarlığı, özellikle sivillerle ilişkiler ve açık kaynaklardan veri toplama alanında son derece etkin bir kurum olabilir. Sonuçta, TSK, Jandarma, MİT, Emniyet gibi birtakım birimler istihbarat faaliyeti yürütecek. Bunların koordinasyonları ile ilgili bir oryantasyon merkezi olabilir.. Risk analizleri yapabilir. Üniversitelerle bu konularda akademik çalışmalar yapabilir..

Bu işe, Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı, kim el atacaksa.. Savunma Bakanlığı’nın ve MİT müsteşarlığının da kendi önerilerini hazırlayıp tartışmaya açmaları gerek..

Üniversiteler de bu konuda çözüm önerilerini masaya koymalı, vakıf, dernek, sendikalar da.. Mesela en azından şehir polisleri için sendikalaşma alanında daha fazla imkan sağlanılır..

Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi