Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Kurgulanan değil kurulan hükümetler

Kurgulanan değil kurulan hükümetler

O ne utanç verici yıllardı öyle...

Millet sandığa gider, reyini verir lakin hükümeti başkaları “kurgulardı.” Başkalarından kastedilen elbet siviliyle resmisiyle dışa bağımlı karanlık güçlerdi.

İstiklal mücadelesini, Anadolu insanının maddi ve manevi gücüyle; havada, karada, denizde kaybeden Haçlı zihniyeti, sıcak savaşla başaramadığını soğuk savaşla başarmaya kalkmıştı.

Anadolu insanının tırnaklarıyla kurduğu yeni devlet, daha çiçeği burnundayken Milli Şef’e teslim edilmişti.

CHP zihniyeti ise, İstiklal mücadelesinin öcünü; halkı kıtlığa, yoksulluğa ve adaletsizliğe mahkûm ederek almıştı.

Yenilmek nedir bilmeyen milletimiz, Milli Şef’e de “Yeter Söz Milletin” diyerek Menderes liderliğinde dersini vermiş ve bir on yıl insanlarımız gün yüzü görmüştü.

Çarıklı erkânı-ı harplerin dediği gibi; “Milletimiz Menderes’le çarıktan kurtulmuş, sırtı urba görmüş, içinde talaş olmayan unla yapılmış ekmek yemeye başlamıştı.”

Haçlı zihniyetinin tahmin edemediği ve hesabını tutturamadığı Menderes iktidarı, içerideki ve dışarıdaki aynı zihniyetlerin koordinesi sonucu bir darbeyle devrilmişti.

Darbeye muhatap olan iktidar olsa da bitkisel hayattan yeni yeni çıkmaya başlayan milletimiz, devleti koruma içgüdüsüyle; dinini, diyanetini, bayrağını, vatanını, namusunu ve şerefinikoruma adına “geçici” olarak duraksamıştı.

Cumhuriyet tarihinde ilk defa millet iradesiyle kurulan bir hükümet işbaşından uzaklaştırılmış ve yeni hükümetler kurgulanmıştı.

İşte bu tarihten sonra bir daha “millet iradesiyle kurulan hükümetler” değil, hep “kurgulanan hükümetler, kurgulandıkları şekilde devleti ve milleti idare etmişlerdir.”

Koalisyonlar da bir kurgunun gereğiydi. Koalisyonlardaki hesap edilmeyen tek parti ise MSP idi.

Milli Selamet Partisi ve gençlik teşkilatları, İsrail başta olmak üzere Siyonizmin ve Masonların takibine alındı ve tüm Haçlı zihniyetlerce “baş düşman” ilan edilmişti.

MSP’nin koalisyonlara girmesi ve uzun müddet anahtar parti konumunda kalması, Haçlı zihniyetlerinin istemediği bir durumdu ve bertaraf edilmeliydi.

Bunun için içeriden “dindar kesimler” başta olmak üzere dışarıdan çok sayıda ülkenin istihbarat örgütleri yine devreye girmiş ve Erbakan Hoca nezdinde, ülkenin samimi Müslüman halkını“öteleştirmeye” başlamışlardı.

Bu öteleştirme hareketi 28 Şubat’ta zirveye çıkmıştı. Bu sefer ki oyun büyüktü ve çok karmaşık sürüyordu. Paralel yapı ortaya çıkıncaya kadar bunu görememiştik.

Meğer paralel yapı denilen organizasyon, baştan beri ülkenin kargaşa ve kaosa sürüklenmesi için işbaşındaymış.

Derler ki; “Keser döner sap döner, bir gün olur hesap döner.” Hesap dönmüş ve 2002 yılında ülkemizin ve milletimizin üzerine bir güneş daha doğmuştu.

Bu güneş öyle bir doğmuştu ki “yenilgi yenilgi büyüyen bir zaferin” sönmeyecek ışıklarıydı.

Hamdolsun 2002 yılında bu yana, Haçlı zihniyetler tarafından “kurgulanan” değil, “milletimizin iradesiyle kurulan hükümetlerimiz” var.

“Allah’ın dediği olur.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi