Yasin Doğan

Yasin Doğan

Uzlaşma…

Uzlaşma…

"Uzlaşma" kavramı son dönemlerin sihirli sözcüklerinden biri olmaya devam ediyor. Herkes uzlaşmaya vurgu yapıyor ama ne siyasette, ne de sosyal alanda uzlaşma kültürüne katkıda bulunacak adımlar atmaya yanaşmıyor. Muhalefete göre uzlaşma, iktidarın kendi siyasi düşünce ve projelerinden vazgeçip muhalefetin düşüncesine yakınlaşmasıdır. Eğer iktidar muhalefete danışmadan ve onayını almadan hareket ederse ortada büyük bir sorun var demektir. Uzlaşma için öncelikle diyalog gerekir. Siz Cumhurbaşkanı'nın davetlerine katılmıyor, iktidar partisiyle bir araya gelmekten kaçınıyor, her türlü teklife baştan 'hayır' diyorsanız, uzlaşma söyleminiz hiçbir inandırıcılık taşımaz… İktidar partisinin aldığı oy oranı veya arkasındaki toplumsal destek, muhalefetin uzlaşma anlayışına göre fazla bir anlam taşımıyor. Sandıkta varılan uzlaşma, sahip olunan halk desteği, siyasal meşruiyet uzlaşma anlamına gelmiyor. Hükümet halkın tamamının desteğini almak zorunda! Ana muhalefetin yüzde 20'lik halk desteği ve karşısına aldığı yüzde 80 bir sorun oluşturmuyor. CHP'nin toplumu kucaklayacak adımlar atması, milletin genelinin tasvibini alacak bir söyleme doğru evrilmesi gerekmiyor. Çünkü uzlaşmanın baş sorumlusu iktidar partisi olarak görülüyor… AK Parti'nin yüzde 34 olan oy oranını yüzde 47'lere çıkarması, her geçen gün daha fazla insan tarafından kabul görmesi "uzlaşmacı yaklaşımın" bir sonucu değil! İktidar bu duruma toplumsal bir açılımla, uzlaşmacı politikalarla gelmiş değil! Oysa çok farklı kesimlerden, bölgelerden, mezheplerden ve etnik yapılardan insan gruplarının sandıkta bir parti etrafında toplanması bir tür uzlaşmadır. Bir parti, toplumun farklı kesimlerine yönelik düşünce ve söylem üretemese böyle bir cazibe merkezi haline gelemez. Şüphesiz ki uzlaşma demokrasinin olmazsa olmazı ve önemsenmelidir. Demokratik kültürde katılımcılık, çoğulculuk, çokseslilik, uzlaşma ve tolerans büyük önem taşır. Bir yönetimin ortaya koyduğu felsefe hem milli iradeye dayanmak, hem de halkın farklı kesimlerini yönetim süreçlerine katacak bir anlayışa dayanmak durumundadır. Karar mekanizmalarında farklı grup, kesim ve çevrelerin düşüncelerinin dikkate ve ciddiye alınması, toplumsal paydaşların kararın şekillenmesinde etkin olması demokrasinin bir gereğidir. Ancak uzlaşma, azınlığının dediğinin olması, muhalefetin isteklerinin belirleyici olması demek de değildir. Herkes aynı çizgiye gelsin, herkes hizaya girsin anlayışı uzlaşı değil, dayatmacı bir tektipçilik anlayışıdır. Demokrasi iktidar-muhalefet etkileşimini, katılımcılığı, çoğulcu ve çok sesli bir yapıyı gerektirir. Karar alma mekanizmalarının nasıl şekillendiği, millet iradesinin yönetime ne oranda yansıdığı önemlidir. Muhalefetin uzlaşma dayatmasıyla kendi düşüncesini dikte etmeye çalıştığı bir ortam demokratik siyaseti anlamsız hale getirir. Çünkü her siyasi parti kendi politika ve projeleriyle iktidara aday olur. Siyasi partilerin farklı politika ve projelerden vazgeçmesi siyasetin sığlaşması, demokrasinin anlamsızlaşması anlamını taşır. Uzlaşma kavramının boyun eğme, taviz verme, karşısındakine teslim olma, farklı olana uyum gösterme gibi olumsuz atıflar yapılması uzlaşı kültürünün önünde ciddi bir engeldir. Uzlaşma vurgusu yapan bazı kesimlerin doğrudan bu anlama gelecek taleplerde bulunması da uzlaşma önünde bir engeldir. Uzlaşma toplumsal ve siyasal bir kültürel zemine de sahip olmalıdır. Ailede, işyerinde buyurgan bir yapı varsa, insanlar birbirlerini dinleme, ciddiye alma, tolere etme kültürüne sahip değilse, böyle bir toplumsal zeminde siyaset, uzlaşı eksenli olamaz. Tahammül duygusunun, yanılabilirlik fikrinin, diyalog ve işbirliğinin gelişmediği bir iklimde uzlaşma gelişemez. Uzlaşma kültürünün karşıtı çatışma kültürüdür. Radikalizm, köktencilik, totaliterlik, ayrımcılık, diktatörlük, tektipçilik uzlaşma kültürünün olmadığı zeminlerde güç bulabilir. Bir arada huzur ve barış içinde yaşamak, demokrasinin geliştiği, uzlaşmanın ve tahammülün güçlendiği ortamlarda mümkün olabilir. Bu yüzden uzlaşma kültürünün gelişmesi, toplumsal huzurumuz ve demokrasimiz açısından önemli bir gerekliliktir. Ancak uzlaşma kavramını ehlileştirme, hizaya getirme gibi anlayanlar, uzlaşma kültürüne katkıda bulunmuş olmazlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yasin Doğan Arşivi