Faruk Köse

Faruk Köse

Tepki yasaları hukuk olmaz, adaleti sağlamaz

Tepki yasaları hukuk olmaz, adaleti sağlamaz

HSYK seçimlerinin sonuçları “bizim cenah”ta heyecanlarını “paralel” söylemiyle diri tutanlara “zafer naraları” attırsa da, durum o kadar da iç açıcı görünmüyor. Hani “paralel yapı kaybetti, Hükümet kazandı” deniyor ya, siz buna o kadar da inanmayın.

Eğer “paralel yapı”dan kasıt “Gülen Cemaati” ise, evet doğrudur, onlar kaybetti. Ancak kazananın “AK Parti Hükümeti” olduğunu söylemek için henüz erken. Çünkü Gülen Cemaati’nin oluşturduğu “paralel yapı” kaybetmiş de olsa, “başka bir paralel yapı”nın kazandığına dair “ciddi emareler/veriler” var. Gerçi “yeni seçilen üyelerin profili”ni bilmediğimden (bu konuda Ali Karahasanoğlu’nun dünkü yazısını okuyunuz), kimseyi bir şeyle itham edecek değilim. Ancak “Laik-Kemalist derin yapı”nın sözcülerinin “sevinç çığlıkları”nı da yabana atmamak lazım.

Doğu Perinçek’i bilirsiniz. İslam’a ve müslümanlara bakışını da... Hapisten tahliye edildiği gün, “kınından çıkmış kılıç gibiyiz, göreve hazırız” diye belli çevrelere mesaj yollayan bu şahsın ettiği lafları bir hatırlatayım da görün: 

“Cemaatlerin, tarikatların kökünü kazıyacağız.... Türkiye’yi bölenlerin iktidarını yıkacağız.... Tayyip Erdoğan’ların, Fethullah Gülen’lerin, Abdullah Gül’’lerin iktidarını yıkacağız.... Bu manzara dervişler, müritler, tarikatlar manzarası, bunların hepsinin kökünü kazıyacağız.... Atatürk devrimlerini kesin hedeflerine ulaştıracağız....”

İşte böyle. Detayları bu köşede 12.03 2014’te yazdığım “Heey müslüman! Kimlerle aynı saftasın?” başlıklı yazıda okuyabilirsiniz.

Şimdi, bizim cenah “Hükümet kazandı” diyor, ama “yeni HSYK’ya kefil olduğunu ilan eden Doğu Perinçek”, HSYK seçimlerinin sonucu hakkında bakınız neler diyor:

“HSYK seçimlerinde Cumhuriyet yargısı kazandı. Türk Devrimi’nin büyük Adliye Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un hakimleri ve savcıları kazandı. Seçilen yargıçların ve savcıların, hükümetin emrinde olmayacağı garantisini ben veriyorum. Hepsi pırıl pırıl Cumhuriyet yargıçları. Ergenekon şüphelisi hakimimiz Metin Yandırmaz 5836 oy aldı.... Seçilen yargıçlar ve savcılar, gerekirse Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişiyi Yüce Divana götürebilecek vicdana sahipler. Seçilen yargıçlar ve savcılar, Başbakanlık koltuğunda oturan insanları yargı önüne çıkartacak adalet duygusuna ve bilince sahipler. Yargıda Birlik Platformu Başkanı Sayın Abbas Özden,İşçi Partisi’nde yapılan aramaların yasadışı olduğunu saptamış ve soruşturma açmıştır. Sayın Abbas Özden diyor ki: “Biz Atatürk’ün resimlerini öpe öpe büyüdük.” ....Yurttaşlarımızın gönlü ferah olsun.

Gördünüz mü? Kimse erken havalara girmesin, zira eğer Doğu Perinçek kefil oluyorsa, vay halimize! Eğer hal böyleyse, gün gelip, bugün “paralel yapı” diye bir an önce kurtulmak istediğiniz Gülen Cemaati yandaşlarını mumla ararsanız, hiç de şaşırtıcı olmaz. Zira yeni “yapı”, güçlü bir organizasyonal yapıya sahip oylan Gülen Cemaati yandaşlarını bürokrasiden ayıkladıktan sonra, gücü (tek)ellerine almış olacaklarından, “Laik-Kemalist ve Faşist rejim”in “İslami duyarlılıklar”a karşı tekrar harekete geçmeyeceğini nasıl garanti edebilirsiniz?

Şimdi hem HSYK seçimleri sonrasında, hem de PKK’nın Kobani eylemleri neticesinde yeni yasal düzenlemelerden söz ediliyor. Mesela konuşulanlardan biri, “Devletin gizli anayasası”nın güncellendiği yönünde. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin gizli anayasası olarak bilinen “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi”nin güncelleneceğini duyurdu bile.

“Laik-Kemalist Devlet”in bir gizli anayasası olmasının özellikle de müslümanlar için neler getirdiğini biz yakın tarihlere kadar gördük. O yüzden, “gizli anayasa” türü düzenlemelere “özgürlük adına razı olmamak” lazım. Bu meselenin bir boyutu. Güncel boyutuna gelince:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin MGK toplantısında değerlendirileceğini ve ülkeyi tehdit eden unsurlara yönelik yeniden düzenleneceğini söyledi. Bu kapsamda, “paralel yapı” tabir edilen Gülen Cemaati’nin “tehdit” olarak tanımlanacağına dair yorumlar yapılıyor.

Bir diğer gelişme de Kobani gösterilerine dair Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın söyledikleri. Zira, haklı olarak Kobani gösterilerini “terör olayı” olarak nitelendiren Arınç, “eskiden bunların cezası idamdı, şimdi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veriliyor” diyerek yeni düzenlemenin sert olacağının ipucunu verdi. Kapsamlı bir “iç güvenlik reformu” yapılacak, “Polisin yetkileri artırılacak” vs.

Ancak hemen belirtmeliyim ki, bu tür yeni düzenlemelerin “tepkisel nitelik”te olması halinde, ülkemizi “hayırlı bir gelecek”e ulaştıracağını sanmıyorum. Çünkü muhtemeldir ki, mevzuatta yapılacak “tepkisel değişiklik”  veya tepkisellikle üretilen mevzuat “hukuk” olmaktan çıkar, “baskı vasıtası”na dönüşür. Bu yüzden, yeni düzenlemeler “hukuk mantığı” çerçevesinde ve “esaslı temeller”e dayalı olarak yapılmalıdır.

Etki-tepki hukuku adaleti sağlamadığı gibi, gün gelir başa bela olur. Bu yüzden, genel bir “hukuk ve sistem reformu” yapılabilir, ancak bunun “toplumsal değerler”e ve “sosyal gerçekler”e dayalı olması lazımdır. Yasalarda “olayların gelişimine göre, günü kurtarmak işlevini görecek tarzda tadilat”a gitmek, “sağlıklı bir hukuk sistemi” getirmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
16 Yorum
Faruk Köse Arşivi